Balkonumun altına kadar
uzanan ağacın dalına bir bülbül kondu. Bir milyon makamlı şarkı faslına
başladı. Güneş deniz üstünden yokluğa doğru gidiyor.
Bülbülün figanı kim için?
Balkona çıktım. Çıkar
çıkmaz dal üzerindeki bülbülün uçup oradan uzaklaşması bir oldu.
Meğer bana güneşi göstermek
istiyormuş.
Güneş, çıplak gözle
seyredilebilecek çağında. Son demlerini yaşıyor.
Kızıla bürünmüş deniz,
ufukta güneş.
Resmin sağ tarafındaki
tepelerin görünen yanı karanlık. Güneş, deniz ve ben. Bülbülün ikramı.
Bir kez daha allak bullak
et dünyamı ey bülbül. Bir kez daha yık hayatımı.
Ve,
Cennet nedir, cehennem
nedir bir kez daha yaşat bana.
Görmek, yaşamaktan
ibarettir.
Duymak, sahici yaşamak.
Artık,
FETİH kelimesi üzerinde
derin, derin düşünmek gerekir.
Fetih nedir?
Fetih neden gereklidir?
Fatih kimdir?
Fetheden neden güzeldir?
Güneş, deniz ve ben. Arada bülbül.
Öyleyse;
Her fatih’e bir İstanbul.
Yılmaz Karahan:
YanıtlaSil"Bülbülün figanı kim için?" Bülbül sizde gül kokusu almış ki sizi fethe başlamış. Tebrikler Mahmut bey...