20 Temmuz 2011 Çarşamba

İki Dünyada Birden Yaşamak

 “Biz çekilmedikçe, bilgeler hayatımızdan çekilmeyecektir”. Cümlesini okuyana dek sıkıntıdan patlayacaktım, kusura bakmasın ama Hoca çuvallamış bile dedim, bu cümleyi okuyunca da nihayet oh dedim! Çünkü yazısına “Bilgeler çekildi mi hayatımızdan?” Soru başlığını koyarak girmiş ve ilk cümle olarak da; “çekilmeleri gerekiyordudiyerek başlamıştı. Yazının sonuna kadar ter bastı, son cümlede oh dedim. Profesör Ahmet İnam’ın 23 Haziran 2011 tarihli Akşam Gazetesinde yayınlanan makalesinden bahsediyorum. “çekilmeleri gerekiyordukesin kanaat bildiren cümlesi soğuk duş etkisi yaratmıştı, zihnimde bıraktığı sedalar ise hayıflanmama, üzülmeme neden olmuştu, tadına doyulmaz nefasetteki onlarca yazısının ardından…

İki dünyada yaşıyorsun. Birincisi, ovaları, dağları, dereleri ve gökyüzü ile seni barındıran ve içinde yaşatan dünya, ikincisi, senin içinde barınan ve senin içinde yaşattığın dünya. İki dünya bir birine alternatif değil ama zıttır. Aralarında çatışma, didişme olabilir. Savaşlar kırılganlıklar olduğu zamanlarda, kırılganlık durumunu düzeltmek tedavi etmek için bir ustaya, uzmana gidilmesi iktiza eder.

Bizi barındıran dünyanın kırılganlıkları anında gidilecek, yardım talep edilecek kişi ve kurumlar var bunlar; “doktorlar, mühendisler, bilim danışmanları. Hele hele geliştirdikleri inanılmaz ‘teknik’lerle sizin ’toplum önünde konuşamama’,’kendine güvenememe’,’girişimci olamama’, ‘gergin ve sinirli olma’ ‘cinsel yaşamınızda mutlu olma’ sorunlarınızı şıp diye çözen kuruluşlar var.’Al sana şu kadar daha dolar beni sportmen yap, güzelleştir, zeki bir insan haline getir’ diyorsunuz, onlar geliştirdikleri inanılmaz bilimsel, inanılmaz derin, inanılmaz felsefi yöntemlerle dilekleri yerine getiriyorlar.”.. “içi yanan çağımın insanını tuzaklarına düşürüyorlar”.  İnam Hoca’nın “içi yanan çağının insanlarını” içi yanarak böyle anlattığını görüyoruz yazısında.

Efendim, birde senin içindeki dünyadan bahsettik, bu dünyadaki kırılganlıklar vuku bulduğunda da gidilmesi gereken ustalar, uzmanlar vardır. Hoca’nın vurguladığı Bilge’ler. Bilge’lere gidilmelidir. Peki Bilgelerin adları nedir, adresleri nasıldır, nerelerde bulunurlar, ne yaparlar, nasıl geçinirler, ne yerler-içerler?.. Sorularını cevaplamalıyız. Efendim bizler onları bulamayız, Onlar bizi bulur. Bulunmak! Bulunmak kaybolma sonunda ortaya çıkan bir olgudur. Bulunabilmek için kaybolmak, kaybolmak için yola çıkmak lazım gelir. Ancak, yola çıkan kişi yolunu kaybedebilir. O halde bulunabilmemiz için yola çıkmamız, aramamız ve yolumuzu kaybetmemiz bizden istenendir. Yani bizden istenen Talip olmamızdır.

Bilgeler; bizler, sizler, onlar gibi sıradan bir hayat yaşarlar. Çarşıda, pazarda, bakkalda, kahvede, barda, kıraathanede, esnaf ise dükkanında, memur ise masasının başında, iş adamı ise yazıhanesinde.. yani bildiğimiz, hepimiz gibi yaşayan insanlardır. Görünüşlerinde hiç bir fark yoktur. Tanışıldıktan sonra farklılıklar ortaya görülür olur. Çok konuşmazlar, bilmedikleri konularda ağızlarını açmazlar, sorulursa söylerler bir iki cümle, sorulmazsa karışmazlar. Yardımseverlerdir. Daima mütebessimdirler, severler, sayarlar, karşıdan bekledikleri hiç bir şey yoktur. Kendilerine verilen görevleri ellerinden geldiği kadarıyla en iyi bir şekilde yapmaya çalışırlar. “Etrafları hep iyi insan” olarak tanır, kimseye bir zararları dokunmaz, bilerek ve isteyerek kimsenin kalbini kırmazlar. Sinirlendikleri, kızdıkları anlar olmaz mı? Olmaz olur mu? Olur tabi. O’nların kızgınlıkları bizlerinki gibi değildir. Kızgınlıkları, kırılmaları kendilerine yapılanlarla ilgili değildir, mesela bir küçük çocuğu döven birisine kızabilirler, yaralı bir hayvana tekme atan birisine kızgınlık belirtebilirler, yetimin hakkını vermeyenlere kırılabilirler, layık olmadığı halde başkalarına asılsız iftira edenlere bozulabilirler… aman ha aman bu gibi durumlara düşmemeye gayret edilmelidir. O’nların kılıcı Zülfikâr’dır. Hani Türkçe’mizde bir söz vardır ya; “eceli gelen köpek cami duvarına siyer” diye, işte bu söz tam da bu durumu anlatır.

Neyse efendim işte bu Bilge’lere gidilir.

“Biz çekilmedikçe, Bilgeler hayatımızdan çekilmeyecektir.” demişti ya İnam Hoca, her şeyin bize bağlı olduğunu, biz istersek nelerin olabileceğini bilerek, düşünerek; Bilgelerin hayatımıza girmesi ve iç dünyamızı aydınlatması temennisi ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...