I
Aylar
var, iki satır yazıyı bir araya getiremiyorum. Çalışmak zor geliyordu. İçimden
gelmiyor, her açtığım boş sayfa yüzüme bakıyordu, gülerek, alay ederek..
Olmadı,
olmuyordu işte. Başka işlere baktık bizde. Başka iş dedimse, boş, bomboş zaman
öldürücü, boşa geçen, ömürden giden zaman.
Olsun.
Bununda
tecrübe edilmesi gerekirmiş demek.
Yazıyı
bırakışımız, siyasi tercihlerdeki değişimlerden kaynaklanıyordu. Hazmı zor
değişimler. Yalnızca olacakları seyretme moduna takıldım bir süre. Nitekim tercihini
değiştirenler, siyasal olarak kazançlı çıktılar. Dünyayı, dünyalarını kazandılar.
Her kazancın bir tarafında zararlar da söz konusudur. Bunu zaman gösterecek. Bu
konuda haklı olmayı hiç istemem. Çünkü değişim tarihinden itibaren beynime
hücum eden muhtemel o zararlar, ileride telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilir.
II
(Göz
Kelebeği) denen bir parazit, balıkla beslenen kuşların sindirim organlarında gelişimini
tamamlayarak yumurtalarını kuşun dışkısına yapıyormuş. Yumurta dönemini dışkı
üzerinde geçirdikten sonra bir salyangozun vücuduna girerek, larva dönemini
tamamlayıp, yaşamının diğer bölümünü geçirmek üzere bir balığın derisinden girerek,
göz tabakasına kadar ilerliyormuş. Başlangıçta, balık için görme, tehlikeleri
atlatma konusunda bu parazit yardımcı olsa da, neslinin devam ettirebilmek
için, yeniden bir kuşun sindirim organlarına ihtiyaç duyduğundan, gözüne
yerleştiği balığın bir kuş tarafından yenilmesi için ne lazımsa yapıyormuş. Kuşa
avlanan balık, sindiriliyorken de bu parazit yeniden yumurtlama evresine
geçerek neslini sürdürüyormuş.
III
Hikmetinden
sual olunmaz.
Biz
hala ‘seyir’ halindeyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder