Bir önceki yazımızın sekiz
yerinde ‘muhalefetin sessizliğini’ vurgulamışız.
“Salı günleri konuşuyorlar ya”, “Mecliste basın toplantısı yapıyorlar ya”, “ara sıra da olsa televizyonlara çıkıp
tartışıyorlar ya” gibi eleştiriler-uyarılar aldık.
Söylenilenler doğruydu.
Muhalefet temsilcilerinin sesleri belirtilen mecralarda duyuluyordu.
Uyarı yapan dostlara
teşekkürler ederek, bu mudur muhalefet, bu mudur siyaset? Sorusunu sormamız
icap eder.
Siyaset, kurtarıcı,
savunmacı ve hücumcu oyunların bir arada oynandığı ve oyun sahasının meydanlar
olduğu, siyasetin anlatılacağı anların daimi olmasının gerektiği ve
dinleyicilerinin de basın muhabirleri değil, halkın bizatihi kendisi olduğunu
vurgulamak isteriz. Bunun ötesinde yapılanların, kendini avutmak kabilinden,
olsa da olur olmasa da, yapılsa da olur yapılmasa da anlamındaki kaçak
güreşmekten başka bir mana ifade etmediğini de ilave etmek isteriz.
Erbab-ı siyaset mesajlarını
millete verecektir. Eğer siz; ben basına anlatırım, basın da kamuoyuna
yazılarıyla, televizyonlarıyla duyurur, ben de görevimi yapmışların
rahatlığıyla uykuya varırım diyorsanız, baştan kaybetmişliğin ezikliği altında
bükülür gidersiniz.
Görsel medya da kısa
cümlelerle, direkt verilen mesajlar etkili olsa da, rakip daha pahalı ve daha
geniş medya ortamlarında, profesyonel destekçileri sayesinde sizin
mesajlarınızı karartmayı ve kendi istediği mesajların öne çıkmasını çok kolayca
sağlayacaktır. Bu durumda, sizin uğraşlarınızın da heba olup gideceği bir
gerçektir.
Yazılı basında ise, uzun
uzun anlatılan projelerin, politikaların okuyucularının sayısı sıfırdır.
Taraftarlarına bir kısa hikâyeciği okutamayan siyaset, bir-kaç sayfa tutan
basın bültenini asla ne taraftarına ne de diğer kesimlere okutamayacaktır. Dünya
edebiyat ve kültür literatüründe önemli yerlere sahip yazarlarımızın okunma
sayılarına bakarsanız ne demek istediğimiz net olarak anlaşılacaktır.
Bu açıklamaların ışığında,
artık ‘yüz yüze’
siyaseti sahneye sürmenin vaktidir. Kapı-kapı dolaşılarak memleketin vaziyeti,
ekonominin zor durumu, sosyal siyasetin tıkanmışlığı anlatılmalıdır. Makul
örnekler, seviyeli ve esprili dillerle aktarılırsa, milletin anlayacağından
emin olabilirsiniz.
Basın toplantıları veya
kimsenin kulak asmadığı anlamsız yorumlarla siyasetin yaya kaldığı, artık
uçmanın zamanının geldiği idrak edilmelidir. İş işten geçmeden, teşkilatlar
ve adaylarla dağları, yaylaları, kahvehaneleri, toplantı salonlarını, kısaca
meydanları doldurmanın vaktidir.
Yolunuz açık, nefesiniz
tesirli olsun.
Ne Mutlu Türküm Diyene.
Abdullah Enis Mehricihan :•
YanıtlaSilMahmut Emin ağabeyim uzun zamandır hiç bir şeye bakmıyorum neden biliyor musun iyi olsun diye uğraş verdikçe kötüye gidiyor ... Ellerine sağlık yazı çok güzelde bunu bir yönetici okusa ne kadar aktifleştirmek ister?
ALLAH'A emanet .
artık uçmanın zamanının geldiği idrak edilmelidir. İş işten geçmeden, teşkilatlar ve adaylarla dağları, yaylaları, kahvehaneleri, toplantı salonlarını, kısaca meydanları doldurmanın vaktidir.
İlhan Yalçın :
YanıtlaSilHocam, özelde MHP yine uyarınızdan bir pay almayacak. Başta belirttiğiniz şekildeki muhalefetine devam edecek. Siz ve sizin gibiler, benim gibi alaylılar dahi onlardan fazla emek harcıyoruz kanaatindeyim.
PKK temsilcisi BDP kadar olamadılar.