Bir önceki yazımızda,
Mısır’da 529 ‘Müslüman Kardeşler’ örgütü üyelerine, Haçlı güçler tarafından
verilen idam cezasının muhatabının aslında, Türkler ve Türkiye olduğunu
vurgulamıştık.
Geçtiğimiz gün, Türkiye’de
görülemese de (güneş doğmuştu) ‘Kanlı ay tutulması’ hadisesini yaşadık. Bir
dostumuzun zarif mesajından alıntılayalım, tarihte iki önemli menfi olayda
‘kanlı ay tutulması’nın tesirini görüyoruz: “1. 1492’de İspanya Yahudileri Türkiye’ye geldi, 2. 1948-1949
Atatürk’ün kapattığı Mason Locaları Türkiye’de tekrar icraata başladı ve İsrail
devleti kuruldu.”
Kanlı ay tutulmalarının
akabinde meydana gelen yıkıcı olayların içinde Yahudiler veya oyunları
bulunuyor. Menfi bir olay beklemeli miyiz? Bilmiyorum. Ancak, “Allah’ın izni ve koruyuculuğu altında
Türkiye’mize bir şey olmayacaktır” müjdesini de aynı mesajdan
aldık. Ancak, Yahudi Şeytan ortaklığının hedefi Türk’ü yıkmak, Türk’ün hükümran
olmasını engellemek olunca, oyunlarını çeşitli ortamlarda, çeşitli araçlar
kullanarak oynamaya devam ediyorlar. Kimi zaman direkt olarak ülkemizde bir
oyun açıyorlar, kimi zaman da Türklerin ilgi sahasına giren, özellikle İslam
ülkeleri ve Müslüman halklar üzerinde. İşte Mısır ve Suriye’de oynan oyunlar bu
kabildendir. Oyunun kurucusu ve çoğunlukla oyuncusu Yahudi – Haçlı Küresel
güçlerdir. Şunu da çok iyi biliyorlar, bütün oyunları akim kalmıştır. Bundan
böyle de öyle olacaktır bi-iznillah.
Mısır ve Suriye, BOP
politikaları uygulama alanları içindedir. Eş Başkanlığını Türkiye Başbakanı’nın
yaptığı politikalar, amansızca saldırılarına devam ediyordu. Planlayıcısı ABD,
uygulama askeri de Türkiye idi adeta. O günlerde bir açıklama yapan “K.R. Bolton, İran’daki son çalkalanmalarla
birlikte Tunus, Mısır, Yemen V.b. ülkelerde yaratılmış olan problemlerin esas
olarak, Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi ile özellikle yıkılması planlanan
devletler piyasasından ikisi olan İran’a, sonra Suriye’ye yönelik tasarlanmış
bölgesel bir sürecin bir parçası olduğunu varsayıyorum. Bolton, Mübarek’i
devirme gerekçesini de açıkladı: ABD, Sudan’da askeri üs kurmak istiyordu.
Mübarek buna karşı çıkıyordu.” (Arslan
Bulut, 05.03.2011, Yeniçağ) Bu açıklamalar yapılırken, bizim
yöneticilerimiz maalesef onların amaçlarına hizmet etmeye devam ediyorlardı. Arslan
Bulut şu bilgileri de verir: “Henry
Barkey ve Morton Abramowitz’in; Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin
Ortadoğu’da demokrasiye liderlik iddiasında bulunabilmesi için İran’daki rejime
de meydan okuması şarttır. Suriye’deki gibi mafya tarzı otoriter rejimlere
karşı da ayaklanma gerekir.” Talimatlarını da verirler.
Nitekim Mısır ve Suriye için benzer politikaları uyguladıklarına şahit olmuşuzdur
ve halen devam etmektedir.
Dış politika bir satranç
oyunu gibidir demiştik. Politika uygulamalarında, kin, intikam, hırstan uzak
olunurken, basiret, dikkat ve özenli olunmalıdır. Ülkeler arasında karşılıklı
çıkarlar en başta gelen hususlardır. Kaldı ki, Ortadoğu’da bizim çıkarlarımız
1,5 Milyar Müslüman’ın da çıkarıdır. Belirlenmesi gereken politikalar bu ana
kabulün üstüne oturmalıdır.
Mısır’da 529 kişiye verilen
idam cezaları, Türklerin hedeflerine ket vurmaya yöneliktir. İflas etmiş olan
BOP politikalarının yeniden canlandırılması için Müslüman kanlarına ihtiyaç
duymuşlardır. İdam kararlarına karşı öyle bir politika ortaya konulmalı ki,
ileri sürülecek vezir bile olsa asla göz kırpılmamalıdır. Bunun için,
izlenmekte olan Suriye Politikasında radikal değişime ihtiyaç vardır.
Oyun, Mısır ve Suriye
üzerinde olduğundan; Suriye politikaları yeniden gözden geçirilmelidir. Suriye
lideri aleyhinde söylenilen (alçak, diktatör, zalim) gibi sıfatları
kullanmayarak, gerekirse özür dilenerek ve Suriye ile birlikte, Esat ile
birlikte olarak, muhalif kuvvetleri dağıtmalı ve huzurlu bir Suriye
oluşturulmalıdır. Bilahare Suriye halkı nasıl bir yönetim istediğini iradeleriyle,
seçimlerle kararlaştırırlar. Böylece, Mısır’daki verilen idam kararları da
sonuçsuz kalacaktır, çünkü karşılığında çok değerli bir hamle yapılmış
olacaktır ki, bu hamleye karşılık sessiz kalmak mecburiyetleri vardır, çünkü
ötesi savaştır.
Bu hamle ortaya
konulduğunda, Yahudi – Haçlı Küresel güçlere şah denilmiş olacaktır.
Ve,
Başarı kesindir. Amaç
Ortadoğu’da, ışığının nereden alındığı belli olmayan yıldızlaşmak değil, İslam
ülkelerine, Müslümanlara Türk’ün bir hizmetini sunmaktır. Böylece, ‘Kanlı ay tutulması’nın
da olumsuz etkileri berhava edilecek ve Yahudi emelleri gerçekleşmeyecektir.
Yolunuz açık olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder