8 Mayıs 2014 Perşembe

Kısaca Ermeni Meselesine Bakış -III


Ermeni meselesinin bir de Erivan ayağı vardır.

Geçenlerde sosyal medya sayfasında şunları yazdım:

“Soykırım çığırtkanı Ermenicelere sormak isterim: 1918 yılına kadar Türk şehri olan Erivan (Revan)’da bugün bir tek bile Türk yaşamamaktadır. Ne oldu, nasıl oldu, nasıl izah edersiniz?”

Yazdığım mesajla ilgili hiçbir tartışma olmadı, ne bir fikir söyleyen ne de itiraz eden oldu. Anladım ki, önemsiz bir konu ve hatta hiç kimseyi ilgilendirmeyen bir konu. Oysa mesajı yazdığım sayfa umumiyetle Türk Milliyetçisi olduğunu iddia edenlerin sayfasıydı. Bundan ne anlamalıyız? “Sözde ermeni Soykırımı” söyleminin de sözde olduğunu. Ve hatta, Türk Milliyetçileri arasında bile, bir Ermeni düşmanlığının olmadığı. Hatta hatta, içinde bulunulan durumun muhafaza edilmesi gerektiğine inanıp, yeni düşmanlıklar üretmek istememelerindendir. Düşmanlık üretmek kötü bir şeydir, buna bizde inanırız. Ancak, bilinmesi gereken ve unutulmaması gereken tarihi gerçekler de var.

Özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren gücünü kaybeden Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılıp, parçalanıp ve emperyalist ülkelerce paylaşılmasını sağlamak üzere, imparatorluk içinde yaşayan halkların ayaklandırılması, milliyetçiliklerin kışkırtılması yolu seçildi. Nitekim Balkanlar bu politikalar nedeniyle kaybedildi. Ermenilere Doğu Anadolu Bölgesinde bir devlet kurulması sözü verilmişti. Rus ordularının yanında Türk devletinin karşısında savaşa girerek, Türk topraklarında acımasız ve toplu katliamlar yaptılar. Katliamlara katılanları devlet içinden çıkartmak politikasını uygulamaya geçtiler. Bu politikanın uygulanması ise, Türk Genel Kurmayı’nı idare eden Almanlar aracılığı ile dayatılmıştı. Uygulamaya konuldu. Elbette acı olaylar oldu. Memleketinden çıkartmak insan topluluğu için kolay değildir. Hiçbir olay olmasa bile vatanını terke zorlamak bile acıdır. Kolay değildir. Elbette bu acılar karşılıklı yaşanmıştır ve acıya saygı gösteriyoruz.

Acılar bununla kalmadı.

Dış destekli Ermeniler Doğu Anadolu’da olmasa da şimdiki Ermenistan bölgesinin kendilerine verileceğini anladıktan sonra, Türk şehri olan ve 1827 yılındaki Ruş işgalinde %90’ı Türk olan Revan şehrini yağmaya, yıkmaya başlarlar.

Akademik çalışmalarını Ermeni meselesi üzerine yoğunlaştıran Beşir Mustafayev’in verdiği bilgilere kulak verelim:

“1918 Mart ayına kadar Erivan bölgesinin 199 Türk köyü, 1919 Eylül ayına kadar Ecmiyadzin bölgesinin 62 Azeri köyü tümüyle yerle bir edilmiştir. Müslüman ahali acımasızca katledilmiştir. İnsanlar kılıçla parçalanmış, mızraklarla delik deşik edilmiş, evlerin içinde çocukları canlı-canlı yakılmış, 3-4 günlük bebekler süngülere takılmış, 25 yaşındaki bir gelini diri-diri toprağa gömmüşlerdir. Böylece Erivan’dan Türk izlerini yok etmişlerdir. Sağ kalan ahali ise İran ve Osmanlı topraklarına sığınmıştır.”(Beşir Mustafayev, Kafkaslarda Müslüman-Türk Soykırımı 1905-1920, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi)

Sadece akademik çevrelerde kalmıştır bu çalışmalar. Ne Türkiye’de, ne de dünyanın diğer ülkelerinde geniş olarak tanıtılamamıştır. Ermenilerin maruz kaldığı ufak tefek olaylar, bire bin katılarak anlatılırken, Türklerin başına gelen ve gerçekten ‘soykırım’ tanımına girebilecek ağır olaylar unutulmuş, unutturulmuştur.

“Erivan’ın Kukark kasabasının Vartanlı köyünde gerçekleşen katliam arşiv belgelerinde şöyle yer almaktadır: “Nisan’da toplantı yapılacağı kandırmasıyla Azerileri bir odaya topluyorlar. 1200-1500 kadar insanı küçük bir odaya toplayarak, Ermeni Keşiş Vahan, iki halkın barış içinde yaşaması yönünde edebiyat okumuştur. Neden edebiyat? Çünkü bunlar daha önce planlanmıştı. Daha sonra eli silahlı Ermeniler içeri girerek Keşişi dışarı çıkararak kapıyı kapatmış, içeriye saman ve benzin dökerek insanları diri diri yakmıştır. İçeride bulunan kadın ve çocukların çığlık sesleri yeri göğü inletmiştir. Ama çığlık ve yakarışlar nafile.” (Mustafayev, aynı çalışma)

Ermeni zulmü bunlarla da bitmez, günümüze kadar devam eder. Daha dün kanlı ve acımasız, Hocalı ve Dağlık Karabağ baskınları ve işgalleri, medeni dünyanın gözü önünde cereyan etmiştir ve işgal halen sürmektedir.

***

Taziye mesajlarıyla filan düzelebilecek bir problem değildir anlatılan. Kendini kandırmaktan başka bir işe yaramaz. Derin politika, ‘stratejik derinlikli’! siyasetlerin izlenmesi gerekir. Nasıl santrançta yapılan her hamleye bir, karşı hamleyle cevap verilecekse, dünyayı saran soykırım yaygaralarına da öylesi bir hamle gerekir. Nitekim, şimdiden taziye yetmez, ardı sıra özür beklendiği önemli ağızlardan söylenilmektedir Türk Televizyonlarında!. Mustafa Erkal Hoca’nın incelikli zekâ ürünü vurgulaması gibi: “Taziye özrün merdivenidir”.  Özür de dilense, toprak talebi, tazminat talebi peş peşe gelecektir. (Ki, tazminat toplamının 3 Trilyon Dolar olduğu hesaplanmış!)

***

Ne yapılmalı?

İlk yapılması gereken, Azerbaycan’ın Türkiye ile birleştirilmesidir. İkinci olarak, İran ve Güneyde Suriye ile Irak da dâhil edilerek sağlam ekonomik, ticari, kültürel ve askeri işbirliği imkânları aranmalı ve mutlaka bulunmalıdır. Elbette dünyanın diğer devletleri bu politikanın uygulanmasın istemeyeceklerdir. Onların istememeleri bu siyasetin mutlak olarak uygulanmasının zaruret olduğunu anlatacaktır.

***

Vaktiyle Ermenileri kullanan güçler şimdilerde Kürtleri kullanmak istemektedirler. Dağa çıkan silahlı PKK kadrosu ve Meclis’teki ve Belediyelerdeki siyasi uzantıları özellikle medyadan büyük destek almaktadırlar. Gemi azıya almışlar ve saldırılarına devam etmektedirler.

Yukarıdaki önerimizin hayata geçirilebilmesi halinde, Kürt sorunu olarak önümüze konulan bu meselenin de sona ereceğini tahmin etmek zor değildir.

Çözüm kesinlikle siyasidir.


1 yorum:

  1. Mehmet Kınacı :


    Mesele, HRİSTİYANLARIN "KUTSAL TOPRAKLARI"nı Müslüman Türk'ün almasıdır....Bu FECİİ mesele..1071'den beri Hristiyan dünyasını yakıp yakıp kül ediyor...Hatta 1300'lerde BALKANLAR toptan TÜRK olunca YANGIN Viyana-Roma önlerindekilerin paçalarını tutuşturmuştur...Şükür ki bu gün DOMUZ DİNLİ MÜSLÜMANLAR sayesinde Ermeni Hristiyan dünyasına ÖNCÜLÜK etmektedir.....Bu arada KESİLEN MÜSLÜMAN(ki TÜRK unvanıyla)HAK ETMİŞ DE KESİLMİŞTİR.....DOMUZ DİNLİ MÜSLÜMAN...Kafirin hası...Adalet duygusu bile taşımayan "KAVAT".....

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...