Ermeni meselesinin bir de
Erivan ayağı vardır.
Geçenlerde sosyal medya
sayfasında şunları yazdım:
“Soykırım çığırtkanı Ermenicelere sormak isterim: 1918 yılına kadar
Türk şehri olan Erivan (Revan)’da bugün bir tek bile Türk yaşamamaktadır. Ne
oldu, nasıl oldu, nasıl izah edersiniz?”
Yazdığım mesajla ilgili
hiçbir tartışma olmadı, ne bir fikir söyleyen ne de itiraz eden oldu. Anladım
ki, önemsiz bir konu ve hatta hiç kimseyi ilgilendirmeyen bir konu. Oysa mesajı
yazdığım sayfa umumiyetle Türk Milliyetçisi olduğunu iddia edenlerin
sayfasıydı. Bundan ne anlamalıyız? “Sözde ermeni Soykırımı” söyleminin de sözde
olduğunu. Ve hatta, Türk Milliyetçileri arasında bile, bir Ermeni düşmanlığının
olmadığı. Hatta hatta, içinde bulunulan durumun muhafaza edilmesi gerektiğine
inanıp, yeni düşmanlıklar üretmek istememelerindendir. Düşmanlık üretmek kötü
bir şeydir, buna bizde inanırız. Ancak, bilinmesi gereken ve unutulmaması
gereken tarihi gerçekler de var.
Özellikle 19. Yüzyılın ikinci
yarısından itibaren gücünü kaybeden Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılıp,
parçalanıp ve emperyalist ülkelerce paylaşılmasını sağlamak üzere, imparatorluk
içinde yaşayan halkların ayaklandırılması, milliyetçiliklerin kışkırtılması
yolu seçildi. Nitekim Balkanlar bu politikalar nedeniyle kaybedildi. Ermenilere
Doğu Anadolu Bölgesinde bir devlet kurulması sözü verilmişti. Rus ordularının
yanında Türk devletinin karşısında savaşa girerek, Türk topraklarında acımasız
ve toplu katliamlar yaptılar. Katliamlara katılanları devlet içinden çıkartmak
politikasını uygulamaya geçtiler. Bu politikanın uygulanması ise, Türk Genel
Kurmayı’nı idare eden Almanlar aracılığı ile dayatılmıştı. Uygulamaya konuldu.
Elbette acı olaylar oldu. Memleketinden çıkartmak insan topluluğu için kolay
değildir. Hiçbir olay olmasa bile vatanını terke zorlamak bile acıdır. Kolay
değildir. Elbette bu acılar karşılıklı yaşanmıştır ve acıya saygı gösteriyoruz.
Acılar bununla kalmadı.
Dış destekli Ermeniler Doğu
Anadolu’da olmasa da şimdiki Ermenistan bölgesinin kendilerine verileceğini
anladıktan sonra, Türk şehri olan ve 1827 yılındaki Ruş işgalinde %90’ı Türk
olan Revan şehrini yağmaya, yıkmaya başlarlar.
Akademik çalışmalarını
Ermeni meselesi üzerine yoğunlaştıran Beşir Mustafayev’in verdiği bilgilere
kulak verelim:
“1918 Mart ayına kadar Erivan bölgesinin 199 Türk köyü, 1919 Eylül
ayına kadar Ecmiyadzin bölgesinin 62 Azeri köyü tümüyle yerle bir edilmiştir.
Müslüman ahali acımasızca katledilmiştir. İnsanlar kılıçla parçalanmış,
mızraklarla delik deşik edilmiş, evlerin içinde çocukları canlı-canlı yakılmış,
3-4 günlük bebekler süngülere takılmış, 25 yaşındaki bir gelini diri-diri
toprağa gömmüşlerdir. Böylece Erivan’dan Türk izlerini yok etmişlerdir. Sağ
kalan ahali ise İran ve Osmanlı topraklarına sığınmıştır.”(Beşir
Mustafayev, Kafkaslarda Müslüman-Türk Soykırımı 1905-1920, Türk Dünyası İncelemeleri
Dergisi)
Sadece akademik çevrelerde
kalmıştır bu çalışmalar. Ne Türkiye’de, ne de dünyanın diğer ülkelerinde geniş
olarak tanıtılamamıştır. Ermenilerin maruz kaldığı ufak tefek olaylar, bire bin
katılarak anlatılırken, Türklerin başına gelen ve gerçekten ‘soykırım’ tanımına
girebilecek ağır olaylar unutulmuş, unutturulmuştur.
“Erivan’ın Kukark kasabasının Vartanlı köyünde gerçekleşen katliam arşiv
belgelerinde şöyle yer almaktadır: “Nisan’da toplantı yapılacağı kandırmasıyla
Azerileri bir odaya topluyorlar. 1200-1500 kadar insanı küçük bir odaya
toplayarak, Ermeni Keşiş Vahan, iki halkın barış içinde yaşaması yönünde
edebiyat okumuştur. Neden edebiyat? Çünkü bunlar daha önce planlanmıştı. Daha
sonra eli silahlı Ermeniler içeri girerek Keşişi dışarı çıkararak kapıyı
kapatmış, içeriye saman ve benzin dökerek insanları diri diri yakmıştır.
İçeride bulunan kadın ve çocukların çığlık sesleri yeri göğü inletmiştir. Ama
çığlık ve yakarışlar nafile.” (Mustafayev,
aynı çalışma)
Ermeni zulmü bunlarla da
bitmez, günümüze kadar devam eder. Daha dün kanlı ve acımasız, Hocalı ve Dağlık
Karabağ baskınları ve işgalleri, medeni dünyanın gözü önünde cereyan etmiştir
ve işgal halen sürmektedir.
***
Taziye mesajlarıyla filan
düzelebilecek bir problem değildir anlatılan. Kendini kandırmaktan başka bir
işe yaramaz. Derin politika, ‘stratejik derinlikli’! siyasetlerin izlenmesi
gerekir. Nasıl santrançta yapılan her hamleye bir, karşı hamleyle cevap
verilecekse, dünyayı saran soykırım yaygaralarına da öylesi bir hamle gerekir.
Nitekim, şimdiden taziye yetmez, ardı sıra özür beklendiği önemli ağızlardan
söylenilmektedir Türk Televizyonlarında!. Mustafa Erkal Hoca’nın incelikli zekâ
ürünü vurgulaması gibi: “Taziye
özrün merdivenidir”. Özür de dilense, toprak talebi, tazminat
talebi peş peşe gelecektir. (Ki, tazminat toplamının 3 Trilyon Dolar
olduğu hesaplanmış!)
***
Ne yapılmalı?
İlk yapılması gereken,
Azerbaycan’ın Türkiye ile birleştirilmesidir. İkinci olarak, İran ve Güneyde
Suriye ile Irak da dâhil edilerek sağlam ekonomik, ticari, kültürel ve askeri
işbirliği imkânları aranmalı ve mutlaka bulunmalıdır. Elbette dünyanın diğer devletleri
bu politikanın uygulanmasın istemeyeceklerdir. Onların istememeleri bu
siyasetin mutlak olarak uygulanmasının zaruret olduğunu anlatacaktır.
***
Vaktiyle Ermenileri
kullanan güçler şimdilerde Kürtleri kullanmak istemektedirler. Dağa çıkan
silahlı PKK kadrosu ve Meclis’teki ve Belediyelerdeki siyasi uzantıları
özellikle medyadan büyük destek almaktadırlar. Gemi azıya almışlar ve
saldırılarına devam etmektedirler.
Yukarıdaki önerimizin
hayata geçirilebilmesi halinde, Kürt sorunu olarak önümüze konulan bu meselenin
de sona ereceğini tahmin etmek zor değildir.
Çözüm kesinlikle siyasidir.
Mehmet Kınacı :
YanıtlaSilMesele, HRİSTİYANLARIN "KUTSAL TOPRAKLARI"nı Müslüman Türk'ün almasıdır....Bu FECİİ mesele..1071'den beri Hristiyan dünyasını yakıp yakıp kül ediyor...Hatta 1300'lerde BALKANLAR toptan TÜRK olunca YANGIN Viyana-Roma önlerindekilerin paçalarını tutuşturmuştur...Şükür ki bu gün DOMUZ DİNLİ MÜSLÜMANLAR sayesinde Ermeni Hristiyan dünyasına ÖNCÜLÜK etmektedir.....Bu arada KESİLEN MÜSLÜMAN(ki TÜRK unvanıyla)HAK ETMİŞ DE KESİLMİŞTİR.....DOMUZ DİNLİ MÜSLÜMAN...Kafirin hası...Adalet duygusu bile taşımayan "KAVAT".....