12 Aralık 2011 Pazartesi

“Kırat Semahı”


Eğer türkülerini, deyişlerini, semahlarını, şiirlerini, sohbetlerini, uzun havalarını, şakalarını, hayat hikâyesini, konuşmalarını, hatırlarını, yaşadığı mekânların tasvirini, kendini, atını, ırmakları, çiçekleri, dağları… Anlattığı eserlerini dinlemediyseniz, okumadıysanız, bilmiyorsanız bilin ki, hayatınızın dörtte üçü heba olmuş demektir. Kaybınız dolarlarla, makamlarla, mevkilerle, yatlar, katlar, atlarla filan ölçülemez. Hemen bulun buluşturun Aşık Veysel’e ait kasetler, CD’ler, şiirler, kitaplar.. Bulun ve dinleyin, okuyun, dinleyin, dinleyin… Bakın neler neler kazanacaksınız.

“Türk’ü seven Türkü söyler” diyen yüce ruh, ‘gök kubbenin altına sığamayan’ (*) ulu çınar’dan bu yazıda “Kırat Semahı” adlı Türküsü – Deyişi üzerinde durmak istemiştim.

Sazının tellerinden duyulan tını tektir dünyada, bir benzeri daha yoktur. Sazından işitilen tek bir nota dahi Âşık Baba’ya (âşıklık, maneviyatta silsile-i makamatın bir merhalesi olması iktiza eder.) aidiyetini belirtir. Sazı, sesi ve Türkçe birleştiğinde, dünyada rastlanması imkânsız bir birliktelik, ortaya muhteşem bir aşurenin çıktığı görülür. Sesine yüklediği anlamlar hangi diyarların bilmeceleridir, kelimelerin tınısı, manası hangi deryalardan alınmış rahmet bilgileridir bir bir açılır sevenlerine. Katiyen cimri değildir bu anlamda. İşte bahsimiz, Veysel Baba’yı öğrenmeye “Kırat Semahı” ile başlanmalıdır derim. Çünkü apaçık bir şekilde baştan sona kendisini anlatmaktadır.

Bir radyo programında dinlemiştim, Âşık Veysel at sırtında beş kere Türkiye’yi dolaşmıştır. Gezip görmediği, ayak basmadığı vatan toprağı parçası kalmamıştır. Türkülerini ulaştırmadığı bir köy, deyişlerini şerh etmediği bir kişi kalmamıştır. Görevini bi hak’kın yaparak göçmüştür dünyadan.

Şimdi, hemen CD’nizi, kasetinizi, bilgisayarınızı çalıştırınız. Mümkünse kulaklık takınız. Can kulağı ile dinleyiniz. Dünyanın diğer bütün seslerinden, renklerinden, şekillerinden soyutlayın kendinizi, Mana-yı İlâhî’yi anlamak üzere kilitlenin.

“Gırat gırat gırat…” yakınmasıyla başlar sözlerine uzun uzun. İlk açılan mana saç uçlarından, ayak parmaklarına kadar kendi vücudunu anlattığıdır. “Gırat” kendisinin bindiği, kendisini bu dünyada taşıyacak olan beden yapısıdır, vücududur. “Üstüne binen alır mırat”;  Murat odur ki, insan oluna. Hayvani tüm sivri uçlar törpülene, insanlık makamına ayak basmaktır amaç. Bu süreç, vücut içerisinde ve bu dünyada tamamlanacaktır. “Sağ yanında çifte kanat”; manevi bilgi havuzundan ulaşılan her bir satır bilgi, alınması gereken yolda kanatlardır, aynı zamanda yol kılavuzu ile bilgi birleşince aşılmaz dağlar aşılır, Kaf Dağları bulunur olur. “Gocadım Eyvaz gocadım”; eyvaz, eşi ayalidir, hem de kendisini sevenlerdir. “Gocadım” ihtiyarlamak, yaşlanmak anlamı yüklenebileceği gibi, bulunduğu makamda arzu edilen, fakat durulmayan bir makama da işaret eder. Olgunlaşmak, “Hak’ta erimek” manaları Goca Baba’ya hiçte yabancı makamlar değildir.

“Gırat hastalanmış yemez yemini”; / “Vurdu gitti bir hırsınan gemini”; İnsanları dünyaya bağlayan dünya güzellikleri vardır. Ayrıca, dünyaya sıkı sıkıya bağlanmak üzere çok çeşitli sebepler aklını başından alır yetişmekte olan insanın, kendisine sunulan her bir güzelliği elinin tersi ile itebilendir bu yolda ilerleyen. Seni bu dünyaya bağlayan tüm bağlardan (gem) kurtulmak en baştaki görevindir. “Türkmenoğlu çeksin gamını” ;dünya ahvalinden ayrılmak ayrıca, dertler üretir, sıkıntılar verir. Mesela bolluk içinde yaşarken, bir anda parasız kalanın içine düştüğü durum pek de iç acıcı değildir. Bu arada Veysel Baba, kendisinin “Türk”lüğünü korkusuzca söylemesi de dikkate şayandır. Tıpkı Atatürk’ün “Türk olarak gelmeyi” bir övünç olarak ortaya koyması gibi. “Canım ata gurban serim güzele güzele”; Hz. İsmail’e hatırlatmayla kurban olanın “tamam”landığını latif bir deyişle anlatır. Bu dünyada kendisine yaptığı hizmetten dolayı da “at”ını “canım” yüceltmesiyle taltif eder.

“Enişen aşağı keklik sekişlim” ; / “Yokuşa yokarı davşan büküşlüm” ; / “Tavuzguşu gibi uğru nakışlım” ; insan dünyaya bir ana ve babadan gelmektedir. Geldiği gün bebeklik ile büyüdüğü, olgunlaştığı döneme (ihtiyarlık) kadar ki hikâyesi bir güzel anlatılır. Bebeklikten yukarıya doğru ve belli süreden sonra da aşağıya doğru ne de güzel anlatır. Son hali ise artık kendini bulmuş, sözü dinlenir, hali gözlenir olmuştur, tıpkı “tavuzguşu” gibi, “uğru nakış”lanmıştır.

“Gocadım belim büküldü”; / “Üstüm silahım döküldü”; / “Terzi galmadı söküldü”; / “Gocadım eyvaz gocadım”;

“Atım sen ne güzelsin nazardan sakın”; / “Sağına soluna hamaylı dakın”; / “Bozok ellerinde Yozgat’a yakın”; / “Atım beni nazlı yare gavuştur”;

Ve final. Yâr’dan ayrılanın içinde bir yaradır sıla. Sıla-i Rahim insanlara bir görev olarak yüklenmiştir. Mevlâna da ilk beyitlerinde Mesnevi’nin anlatır. Kendi ortamından kesilen kamışların, ney olup üflendikten sonraki sıla hasretini.

“Atım beni nazlı yare gavuştur”;


(*) Bu tanımlamayı, rahmete yürümüş, Kayserili “Borucu İsmail” Bey’den işitmiştim.

4 yorum:

  1. Veysel Aşkın adı, Şiirin adı, Türkünün Adı, Türk'ün Adı...
    Kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş...
    Şairler önemli, ama o şairleri topluma kazandıranlar da önemli.
    Belki şimdi de Anadoluda Veysel'ler var... Ama şimdi Onları bulup çıkaracak, teşvik edecek Ahmet Kutsi Tecer'ler yok...
    Türk Halk şirrinde de, Halk Müziğinde de Derlemecilerin azalması, Halk Şiirine ve Halk Müziğine darbe vurdu...

    YanıtlaSil
  2. Son yüzyılın en büyük şairidir Aşık Veysel. Ben son zamanlarında tanıdım. Bir arkadaşım Ankara Numune Hastahanesinde(yanlış hatırlamıyorsam) yatıyor dedi. hastalanmıştı. Ziyarete gittik. Zaten az bir zaman sonra da vefat etti.Anadolu'da Türk Halk musikisinin gelişmesine büyük katkısı oldu, Büyük ozan, büyük şair, Bir daha böyle bir ozan gelir mi bilemem. Rahmet olsun...

    YanıtlaSil
  3. Ömer Özkan :

    Cok güzel bir yazi: TÜRKÜZ TÜRKÜ SÖYLERIZ geleneginin tarihi belgesi.

    YanıtlaSil
  4. Yurdakul Kut:

    Eline sağlık çok güzel anlatmışsın Aşık Veysel'i.
    "Benim sadık yarim kara topraktır."
    Diyen Veysel'e Allah rahmet eylesin.
    Aga gözlerim dolarak okudum. Tekrar eline sağlık.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...