28 Eylül 2011 Çarşamba

Bir Yol Hikayesi

Evimiz küçücüktür. Zaman geçtikçe kendiliğinden çoğalan eşyalara yer bulmak zordur. Ya ihtiyacı olanlara verilir ya da taşınabilecek bir yer aranır. Atıldığı bile olur. Üç halı, iki kilim, ayakkabılar ve kullanamayacağımız giysiler, battaniye, çeşitli çul parçaları… Arabaya yükleyip, Konya’ya götürmek gerekti. Epeyce ağırlık bindi arabaya. Tek başınaydım, yavaş bir seyirle ikindi civarlarında seyahat ediyorum. Bazen bir türkü dolanır dilime, ne sonu vardı, nede yeni bir mısraı… tekrarlar dururum. Bazen şiir mısraları takılır dilime, bazen de geçmişten bir takım hatıralar.. tek başına gidiyorsun ya, lazımdır böyle hülyalar. Yolun çabucak bitmesi için. Fakirlikte var bir yandan, araba eski, radyosu çalışmıyor,  arka tampon sallanıyor, bazen sinyalleri çalışmıyor, motor yağ da yakmaya başladı, değiştirilmesi gerek emektarın, işte iki yaka bir araya gelmez denir ya, öyle. Beklemek gerekiyor. Sırada yapılacak başka işler var.

Yol gidiş geliş o zamanlar. Önüne bir kamyon takıldı mı, geride konvoy yüz metrelere bir anda çıkıveriyor. Hava da sıcak mı sıcak. Pencereden gelen rüzgâr rahatlatıyor. Yolda denk gelen çay salonlarından yolcu çayını içmekte fena değil, hele yeni demlenmişine rastlarsanız ohhh.. Dedirtiyor insana. Yorgunluk belirtisi hemen kayboluyor. Sıcak çay, boğazdan inerken teinin vücuda bıraktığı ferahlığı duyumsamakta önemli bir yolculuk keyfi.

İhtiyaçları giderdikten sonra molayı da uzatmamalı, varacağın yere vaktinde varmalıdır. Hemen yola koyuldum. On kilometre sonra Kulu ilçesinden geçeceğim. Bu fakir ilçeyi çok severim. Zaman zaman yol kenarında durarak, elle çekilen bir arabanın içinde köfte yapan bir ihtiyar vardır. Hem köftesinden yer hemde ayaküstü hoş beş ederiz. Orayı hedefledim, biraz zaman ayıracağım. İşte uzaktan da göründü. Fakat oda ne? Bir adam yolun ortasına kadar çıkmış elinde kasketi, aşağıya yukarıya doğru durmadan sallıyor. Durdurmak istiyor beni. Korna filan çaldım ama çekilmedi kenara. Mecburen durdum yanında. “Allah senden razı olsun beyim, çocuğu unuttuk, çocuğu unuttuk.” Dedi. “Ne olur beni, Cihanbeyli’ye kadar götür, şimdilerde araba filan geldiği yok!”

Köfteden olduk ama telaşlı, sıkıntılı bir vatandaşa yardım fırsatı yakaladık. Ön koltukta zorda olsa bir kişilik bir yer ayarladık. Adam zar zor oturdu. Eşya dolu arabanın içi. Adama bir şey diyemedim. Kendiliğinden başladı anlatmaya.

“Kız istemeye gittik Cihanbeyli’ye. On - onbeş kişi varız. Hayırlı işimizi bitirdikten, karnımızı da doyurduktan sonra izin istedik. Çocuk yanımızdaydı, iyi hatırlıyorum. Yolda otobüsü durdurduk. Hep birden hücum ettik kapılara. Bir yandan da muavin bağırıyor. Acele edin diye. Ne yapalım. Hele ki otobüs boştu, herkese yer vardı. Oturduk. Ben önlerde bir yerde, hanım da arkalarda bir koltuğa oturdu. Gördüm. Ben çocuğu onun yanında sanarken, o da benim yanımda sanırmış. Taa geldik Kulu’ya, vardık eve. Hanım bana sordu, kız yanında mı? ben ona dedim. Senin yanında değil mi? Diğerleri zaten genç insanlar, oralı bile değiller. Hemen dışarı çıktım. Yarım saattir bekliyorum. Allah senden razı olsun. Beni aldın götürüyorsun.”

“Üzülme, telaş etme, yabancı yerler değil orası. Ya birileri alıp götürmüştür, ya da en son bulunduğunuz yerde bekliyordur. Korkma .” diyerek yatıştırmaya çalıştım. Adam dövünüyordu. “Kız istemeye giderken, bir de kızdan olmayalım..”

Cihanbeyli ileriden göründü. “amca bey dedim. Sizin tam otobüse bindiğiniz yerde duralım. Oralara sor. Olmazsa, sizi yolcu edenlerin evlerine gidersin. Mutlaka oradadır çocuk. Telaşlanma. Korkma. Sakin olursan sonuca rahat ulaşırsın.” Adam dövünmeye devam ediyordu…

“Aha şurası”. Dedi adam. Durdum. Adam hemen kapıyı açtı, kaçar gibi gitti.

Nereye gitti, ne yaptı, çocuğu buldu mu, ya bulamadıysa? Yok canım olur mu öyle şey. Polis var, jandarma var, ağlayan yabancı bir çocuğu birileri görse ilgilenir, polise haber verir. Dağ başı mı burası?

Böylece ben geri kalan doksan kilometreyi bitirdim. Bitirdim ama gel birde bana sor. Aklım hep adamdaydı.

1 yorum:

  1. İnsan bir haber verir değil mi:))) Çok güzel bir hikaye. Eminim ki çoktur yol hikayeleriniz, bekleriz devamını...

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...