23 Eylül 2011 Cuma

“Kahrolası İstikrar”


Yazının başlığı Mustafa Aslan’ın blog’unda yayınladığı “bıçak kemiğe, bomba boş dağlara” isimli yazısından aparılmıştır, müsadesi ile…

 “Tayyip Erdoğan laik değildir, Tayyip Erdoğan bir Müslüman’dır. Ama Tayyip Erdoğan laik bir devletin başbakanıdır. Kişi laik olmaz, devlet laik olur.” Tayyip Bey böyle söylüyor. 15.9.11 haber bülteni, Star TV”

Sakatlıklara bakar mısınız?

Bu sözlerde suç unsuru arayacak olanlar çıkabilir. Aramalarına gerek yok, Tayyip Bey haklı olarak ve Hakkı olarak kendini anlatıyor. Bundan daha tabii bir şey olamaz.  Şimdiden söyleyeyim ki, lafları söylediği yer Türkiye dışıdır ama Tayyip bey tamamen Türk Halkına seslenmiştir. Yakın gelecekte yapılması beklenen Anayasa’nın ipuçlarını bulabiliriz bu cümlelerde. Anayasa yapacak olanlar kendi duygu ve düşüncelerini, inançlarını, belleklerine yerleştirdikleri statüleri, aldıkları yalan yanlış eğitim sonuçlarında bulanık zihinlerinde bulunan karanlık fikirleri… Dayatacaklardır.

Sanıyorlar ki, İslamiyet sadece kendileri tarafından anlaşıldığı gibi anlatılır ve yorumlanırsa en doğrusudur. Bir başkasının yorumunu da, söylemini de asla kabul etmiyorlar. Kendi öğrendikleri ki, bize göre yanlış ve/veya eksik olan hatalı olan bilgilerinden kurtulabilseler her şey kendiliğinden mecrasına girecek. Yazık ki öyle bir niyetleri olmayacak. Çünkü kendi bilgilerinin en doğru olduğuna inanmışlar. Biz biliriz ki, bu tür düşünceler ve inanışların sonucu ‘Şirk’e ulaşır.

Türkiye de İslamcı, Mısır da Laik. Kafaya bak! İlginçtir aynı gün AKP Milletvekili Mehmet Metiner bir TV kanalında sorgucunun, birkaç gün evvel internete düşen konuşmaları üzerine, sorusuna: “O gün başka bir kulvarda” olduğunu söyledi. Demek ki bu insanlar kulvar değiştirdikçe, gömlek değiştirdikçe söyleyecekleri ve inançları da değişiyor!. Bu zihinden doğru kararlar çıkabilmesi zor. Bu yüzden işte, başkalarının fikirleri, onların görüşleri ile politika oluşturuyorlar. Düşünme yetilerini kaybetmişler.

 Ne olur kendin ol! Ne olur kendiniz oturun başkalarının etkisi olmadan, düşünün ve karar alın, velev ki yanlış olsun, uygulamaya koyulun, destekleyeceğime söz veriyorum. Kendimizin aldığı yanlış kararlar bir gün gelir düzeltilir. Zararı o ana kadardır. Önemli değildir bu. Başkalarının emellerine hizmet eden fikirler, kararların sonucunda oluşan zararlar öyle değildir. Telafisi zordur. Düzeltilmesi belki de imkânsızdır.

Statükocu suçlamasına maruz kalıyoruz. İstikrarın devamını isteyenler de reformcu! Galiba kullandıkları kelimelerin manasını bilmiyorlar. Ya da işlerine öyle geliyor. İstikrar statükoyu devam kararı değil mi? istikrar isteyenler mevcut statüyü korumaya devam kararı verenler değil mi? öyleyse “istikrar” ve “statüko” kelimelerinin manalarını bilmiyorlar diyebilir miyiz? bu soruya cevap vermek; “kahrolası istikrar” sorusuna, yakarışına, söyleşine de cevap verecektir.

Şimdi kendi başımıza şöylece bir dağın tepesinde, ağaca sırtımızı vermiş, derinlere dalmış ve hayal (arzulanan boyutta) dünyasında kendimize bir tefekkür derinliği açmış olalım.

Ya statükocu olarak aşağılanacak, ya da tüm aşağılamalara aldırmadan statülerini muhafaza etmek isteyen “kahrolası istikrar”cılara gerekli dersleri vermek, gerekli mücadeleyi vermek adına kılıçlarını bileyleyeceksin.

Yine saçmaladım. Mustafa Aslan’dan özür dileyerek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...