1 Ekim 2010 Cuma

Ağa, Oğlu ve Maraba

Ağanın oğlu dursun, silahını doğrulttuğu kişinin üstünden bir türlü çeviremiyordu. Bağırıyor, küfür ediyor, dövünüyordu. Niye? Diye bağırdı. Tetiğe bastı. Adam duyulmayan bir bağırtı bıraktı semaya. Yere düştü. Kan akıyordu ve yere yığılan köylünün hırıltılı sesi çıkıyordu.

Dursun silahı elinden bırakmadı. Ağanın oğlu. Yanında oturdu yaralının. Silah elinde.

Bir saat kadar sonra jandarma komutanı ve askerler indi cemseden. “Silahını bırak dursun”, dedi kumandan. Dursun silahı yana bıraktı. Ayağa kalktı. Ellerini uzattı. Kelepçelediler.

Kan ter içinde ağa koşarak geldi olay mahalline. “Dursun”. Dedi. “Dursun. Ne yaptın.”

Ağlayan gözlerle baktı dursun babasına.

Cemseye bindirirlerken, ağa; “komutan, ne olur bu çocuğun hali?”,

Komutan bir ağaya baktı, bir yerde can çekişen yaralıya. “adam öldürmeye tam teşebbüs” dedi komutan.

-“Adam mı” dedi ağa. “Ne adamı.” “O, marabadır, bir maraba ne zamandır adam oldu?”.

Yaralıyı aracın uygun bir yerine hırpalamadan yatırdılar, komutan faltaşı gibi açılmış gözlerini ağanın gözlerine dikerek, “araç bin” komutunu verdi. Karakola doğru yol aldılar.

1 yorum:

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...