5 Ağustos 2010 Perşembe

Neyzen Tevfik’ten

Çiçek Pasajı’ndaki sıra sıra meyhanelerde demlenmek Neyzen Tevfik’in en çok sevdiği anlarındandır. Bendeniz bu hikayeyi rahmetli Tahir Karagöz’den dinlemiştim.

İstanbul’un işgal günleri. İngiliz askerleri edepsizliklerini yapmaktalar. Meyhaneler, kahvehaneler gibi toplumun bulunduğu yerleri sık sık arama tarama yaparak insanları bezdirmekte, korkutmaktadırlar. İşte Neyzen Baba’nın keyiflice demlenmek için gittiği Çiçek Pasajı Meyhanelerinin birine, İngiliz askerleri baskın yaparlar. Arama, kimlik kontrolü yapacaktırlar. Meyhanedekilerin bazısı korkar hemen kaçarlar, sandalye altlarına saklananlar, korkup rengi kaçanlar, ayağa kalkıp esas duruşa geçenler…

Neyzen Tevfik son yudumunu alır ve masanın üzerine çıkar. Yüksek sesle; “Efendiler,” der. “Efendiler, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Viyana kapılarında size bir şey yapamadı, fakat Selanikli Sarı Mustafa Paşa İstanbul kapılarında …nızı belleyecek. Böyle biline.”

***

Bir radyo programında dinledim. Konu, Neyzen Tevfik.

Anlatıcı konuk, araştırma sırasında bir hatıratta karşılaştığını söyledi. Neyzen’i tanıyan bir kişi Karaköy civarında bir yerde, önünde açılı bir mendil, dilendiğini görür Neyzen’in. Bir anlam veremez. Bunun mümkün olamayacağını düşünür. En sıkıntılı günlerinde bile kimseden beş para istemeyen Neyzen’in bu davranışına bir anlam veremez. Uzaktan takip etmeye başlar. Akşama yakın, neyzen mendili toplar cebine koyar ve yürümeye başlar. Tarla Mahallesine kadar yürür. Orada bir evin kapısını çalar. Çıkını cebinden çıkarır ve kapının önüne bırakır. Ayrılır. Kapıyı bir kadın açar, çıkını alır ve girer içeri.

***

Mazhar Osman Neyzen’in arkadaşıdır. Her yıl 10-15 gün hastanesine yatırarak bakımdan geçirir. O günlerden biri.

Neyzen hastabakıcılardan birine takmış kafayı. Hocanın hastaneye gelmesini bekliyor kapıda. Mazhar Osman Hoca kapıdan giriyorken başlıyor Neyzen şikayete; “şu hastabakıcı bana iyi davranmıyor, ilaçlarımı vermiyor, temizliği iyi yapmıyor…” diye sıralarken, Mazhar Hoca; “vay pis herif vay” diyor. Neyzen Tevfik bu durur mu hiç? Hoca’nın arkasından yürürken.

“O pise pis deme pis utanır ar eder

O pisin zerresi düşse pisi murdar eder”

Beytini yapıştırır.

***

Bu hikayeyi de Tahir Karagöz Hoca’dan dinlemiştik.

Neyzen Baba Bebek Sahilinde bir yalıya davetlidir. Günlük giydiği elbiseler üstündedir. Ayakkabısı yırtık. Otobüse binmek için yürürken, ayakkabı boyacısı bir çocuk “boyayalım amca” der. Bir ayakkabısına, bir çocuğa bakar. “sen iyi boyacı mısın evlat” diye sorar. “OO der çocuk. Çok iyi boyacıyım.” “gel öyleyse yüzümü boya.” Bir güzel boyatır yüzünü, iyi boyacı ya! varır yalıya çalar kapıyı. Ev sahibi kapıyı açar. Bakar ki, Neyzen’in yüzü siyaha boyanmış. Hayret ve gülmek arasında bir hal alır. Neyzen Tevfik; “Çok şükür çıkmayan boyadan değil” der.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...