‘Teknikleri’ çoğul
kelimesiyle başladık ya yazıya, şimdi bu yazıda maddeleştirilmiş paragraflar arayacaksınız
biliyorum, nasıl olur da en iyi propagandayı yaparız beklentisiyle. Böyle bir
niyetimiz yok. Hatta diyebiliriz ki, hayal kırıklığı yaşayacaksınız.
Kubbealtı Lügatinde
propaganda: “Bir fikir veya harekete
taraftar kazandırmak, düşünce, kanâat ve değer hükümlerini değiştirmek,
davranış tarzlarını istenen yönde etkilemek amacıyle söz, yazı vb. yollarla
yapılan çalışma” şeklinde tanımlanıyor. Bu tanımda dikkat
edilmesi gereken cümle şurasıdır: “istenen yönde etkilemek…”
****
Atatürk’ün âlem-i gayb’a
göç etmesinin hemen akabinde, ABD ve Rusya’nın yaptığı toplantı sonrası varılan
antlaşmada ülkemiz Amerika’nın etki alanına sokulmuştur (Ermenistan
Rusya’nın). Akabinde ülkemizde askeri üsler, Amerikan mektepleri,
Mason localarının açılışı hızla yayıldı. Artık, onlarsız bir karar almak,
onlarsız bir eylem yapma imkânı kalmamıştır. Devleti yönetenler, astlarına
verdikleri emirleri anında onlara bildiriyor ve nasıl bir yol tarifi almışlarsa
öylece amirlerinin emirlerini yerine getiriyorlardı. Bu bilgileri ismet
İnönü’nün hatıralarında görüyoruz. “Her bürokratın etrafı uzman denen
yabancılarla dolu. İğfal etmeye çalışıyorlar. Başaramazlarsa işi sürüncemede
bırakmaya çalışıyorlar. O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar. Bürokrata bir emir
veriyorum, sonucu bana gelmeden Washington’un haberi oluyor. Sonucu memurlardan
önce Sefirlerden öğreniyorum.” Durum bu!. Ve bu duruma,
karşı devletin etkili propagandasıyla gelinmiş. Devlet yönetiminin içine kadar
sızmış olan casuslar, durmaksızın antikomünizm propagandası yaparak beyinleri
yıkıyorlar. Memurlar aciz içinde. Bugün durum farklı mı? Hayır, asla, daha
beteri olduğuna şüphe yok. Çıkardığımız mahrem kanunların bir kısmında ‘yabancı uzman çalıştırılabilir’ maddesini
kendi isteğimizle yazıp, Yüce Meclis’ten Milletvekillerinin oylarıyla
yasalaştırıyoruz. Benzeri maddeler, ya karşı devletlerin yıkıcı propagandalarıyla,
ya da içeriden satın alınmışların kafa karıştırmalarıyla yapıldığı itiraz kabul
edilemez bir gerçeklik.
****
Propaganda denilince akla
Naziler gelir. Bütün başarılarının altında etkili propaganda yatar.
Propagandanın etkisi, yönlendirilmeye yatkın ahalinin tercihlerinin
belirlenmesinden geçer ki, Naziler de bu yöntemi kullanmışlardır.
Halkın korkularını tespit
ederek, korkularına karşılık alınacak tedbirlerin deklaresi, yaşanan ekonomik
krizden çıkılma yollarının halkın beynine işlenilmesi, muazzam kalabalıklarla
mitingler yaparak bunun etkisinin yayılmasının sağlaması, vatanseverlik
duygularının törpülenmesinin sağlanması, işsizlik oranın yükselmesi halkın
endişeli bir hayata sevk ettiğinden, korkulara neden olduğundan, umutsuzluğa
sürüklenen halkın, kendileri olmaması halinde bu krizden çıkışın imkânsızlığına
inandırılması gibi verilerin propagandasıyla halkı yönlendirmesi çok ama çok
etkili olmuştur.
Nitekim ülkemizde de, bu
güne kadar sağlam ekonomiden dem vuranlar, gelmekte olan bir ekonomik krizden
bahseder olmuşlardır (Cumhurbaşkanı).
Kriz ister geliyor, isterse hiç ayak sesleri duyulmuyor olsun, iktidar kesimi
krizden bahsediyorsa, bunun anlamı gelmekte olan bir krizi duyurmak değil,
halkı krizle korkutmak olmalıdır. Bilinen o ki, krizden muhalefet güçleri
bahseder iktidar değil, öyleyse böyle bir anlamı vardır.
Devlet gücünü elinde
bulunduranların, karşı konulamaz parasal güçleri, sahip oldukları medya ordusu,
sosyal medyayı sarmış trolleri, istedikleri zamanda istedikleri kadar büyük
kalabalığı toplama imkânları muhalif kesimi korkutmaktadır haklı olarak. Korku,
içe yerleşince başa gelmesi muhtemeldir. Bu sebeple, karşı ne olursa olsun, ne
yaparsa yapsın her muhalif kuruluş kendi yapması gerekenlerine odaklanmalı,
rakip olarak gördükleri iktidar güçlerinin yokluğunu kendilerine inandırarak,
halka da kabul ettirmelidirler. Aksi halde yalana, yönlendirmeye karşı toplumu
koruyamayacaktırlar.
****
Cumhurbaşkanı’nın gizli
mesajlarla beyin yıkama faaliyetleri:
İktidar güçleri kendilerine
yeni bir propaganda çeşidi buldular. Cumhurbaşkanı. Toplu açılışlar yapıyor,
camilere gidiyor, halkı selamlıyor, filim setlerine gidiyor, muhtarları
Saray’da topluyor… Anayasa’da ve ahlak kurallarına göre yasaklanmış olmasına ve
görevi olmamasına rağmen, parti ismi zikretmeden de olsa (ki,
asıl gizli mesaj verme yeri burasıdır) 400 vekil istiyor,
başkanlık sistemi için anayasanın değişimi için gerekli vekil sayısını istiyor…
Bir anlamda bilinçaltına
yerleştirilmeye çalışılan, ‘subliminal mesages’ denilen, küresel çetelerin
ustalıkla hazırladığı bir propaganda tekniği. RTÜK televizyon reklamlarında bu
tür propagandaları yasaklamıştır. Yasalarımız tüketicinin korunması bakımından
gizli reklamı veya bilinçaltı reklamı yasaklamıştır.
Cumhurbaşkanı’nın yaptığı
propaganda çalışmalarını da, bir gizli propaganda eylemi olduğunu düşünmekteyiz.
Bu sebeple ilgili mercilere (Savcılıklar, Yüksek Seçim Kurulu, RTÜK
gibi) müracaat edilerek, yapılan bu çalışmaların
televizyonlardan yayınlanmasının önlenmesinin talebi gerekir.
(Devam edecektir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder