“Ayhan Eralp Hoca’ya saygılarımla…”
Hoca, her zamanki muziplik
halinde değildi. Kafasının karışık, zihninin milyonlarca sorunla meşgul olduğu
zamanlardaki, hissiyat yüklü haliyle, gözlüğünün üstünden etrafındakilere biraz
da sorgulayıcı bakışlar atarak, umut dolu fısıldadı:
-“İktidarın, küresel güçlerce dizayn edildiğini görenler, muhalefet
dizaynının daha kolay ve mühim olduğunu ıskalıyor.”
Meraklı gözler keskin
bakışlarla, hocanın bağrını delercesine oklarını fırlattılar. Merak bu ya, hep
bir ağızdan:
-“Nasıl yani hocam.” Dediler ve kulak
kesildiler.
Hoca, en büyük avı
yakalamış usta avcılar edasıyla gözlerini kalabalığın üzerinde gezdirdi.
Dinleyicinin hazır olduğundan emin olarak, yavaş bir tonda başladı söze:
-“Merhum Yazıcıoğlu’ndan dinlemiştim. Üçlü koalisyon iktidarının en
güçlü olduğu dönemlerde, ‘kendisine bir teklif geldiğini, iktidarın yeniden
yapılandırılacağını, iktidardaki hiçbir partinin mecliste dahi kalmayacağını ve
kendisine yeni oluşumun liderliğinin önerildiğini ve kati bir üslupla
reddettiğini’ anlatmıştı. Hatta kendisine ‘kabul etseydiniz, bir başkası kabul
edecek bunu, muhtemelen de süreç çok acılı işleyecek’ dediğimde, kendisine
ihanet teklifinde bulunmuşumcasına acı acı bakmıştı.”
Burada derin bir nefes aldı
Hoca. Ne de olsa yılların hocası, binlerce talebenin eğiticisi, nerede hangi
lafın edileceğini. Hangi noktada ‘es’ verileceğini, hangi cümlede hangi
öğrencinin gözünün içine bakılacağını bilir ve tam zamanında uygular.
Dinleyicilerin nabızlarını ölçtü. Şaşıranları, meraklananları, oralı
olmayanları tek tek kaydetti zihnine. Devamla;
-“2007 yılından itibaren bir iktidar yürüyüşüne başlamıştı, süreç
kendisini oraya doğru taşıyordu. Bir tarafta her alternatifi bünyesine alarak
kendileştiren AK Parti, diğer tarafta ise asla alternatif olamayacak iki parti:
CHP ve MHP.”
Soğuk duş etkisini anında
gösterdi. Mırıltılar, zırıltılar, itirazlar yükselmekteyken, sert bir
başlangıçla kimseye sözü kimseye bırakmadı Hoca.
-“2011 seçimlerinde Meclis’e, üstündeki iki adayın kaset operasyonu ile
alt edilmesinden dolayı ancak girebilen bir Milletvekili Devlet Bey’e yapıcı
eleştirilerde bulunur. Devlet Bey’in cevabı şudur; ’20 vekil yeterli bana 30
fazla vekil var’!.”
Başka anlamdaki itirazlar
yükselmek üzereydi. Bütün hayatları, “meşveret farzdır” eğitimi üzerine
kurulmuştu. İnandıkları ve siyasi çizgilerini onun üzerine kurdukları
partilerinin liderinin küçücük bir eleştiriden kaçınmasına bir anlam
veremediler. Bu sefer itirazları da ta tepelere doğru yöneldi. Dinleyicilerden
birisi Hoca’nın sözünü keserek lafa ortadan daldı:
-“Hocam, geçenlerde şöyle söylemiştiniz: Devlet bey, şu an meclisteki
vekillerinin birkaç tanesini değiştirir. Asıl Mecliste olması gerekenleri seçilmesi
şüpheli yerlere koyar.”
Salonu bir karamsarlık
kapladı. Dinleyenlerin aklı karışmıştı. Bir iştiyakla iktidar olup, hizmet
basamaklarında görevler almayı planlıyorlardı. Yine bir sukutu hayal
yaşayacaklardı anlaşılan. Karamsarlık hâkimdi toplumda ve elbette şu salondaki
küçük toplulukta da bu karamsarlık izleri görülecekti.
-“MHP %25’leri zorlayacak bir vitrin ve vizyon çizemez ve konjonktür de
olağanüstü biçimde yardımcı olmazsa, ancak %10-14 arasında oy alır. Hatta
merkez sağda kurulacak parti ve ittifaklar MHP’yi baraj altında bırakabilir.”
Hiç duymak istemedikleri
analizle karşılaşmak, gerçekten sıkışıp kalınan fikir girdabında, yeni
cendereler yaratıyordu hemen hepsinin aklında. Nerdeyse bölündü, bölünecek
durumdaki ülke için yapılabilecekler, sadece bir-kaç milletvekili çıkartıp,
arada bir kürsülerde nutuk atmak mı olacaktı? Kimse bunu kaldıramazdı. Öyleyse
bir şeyler yapılmalıydı. Dinleyicilerden en önde bulunan ayağa kalkarak;
-“Peki, CHP ne olacak”. Diye sordu. Sanki
yaslanacak bir duvar arar gibiydi. Hoca, başını kaşıdı, iskemlesini öne doğru
çekti, kollarını açarak ve sağcılık ve muhafazakârlık tuzağına düşen
Türkiye’de, yeni bir siyaset çizgisi, yeni tanımlamalar getirilmesi gerekirken,
acı gerçeği fısıldayıverdi.
-“CHP çok ciddi açılımlar yapacak gibi duruyor. MHP’nin aday
yapmayacağı çok sayıda ismi listelerinden aday gösterebilir. Bu durumda
içeriden kaybettiklerini ancak telafi ettirecek ve yine %25 civarında oy
alabilecek.”
-“Desenize Hocam, yine bir dönem daha AKP ile mücadele edeceğiz. Hani
yolsuzluklar, hani adam kayırmalar, hani haramiler, hani israf… milleti milyon
sorunla boğuşan, milyon probleme mecbur eden partiden başka seçenek
bırakmadınız.”
Ne yapalım bu da bizim
fikrimiz. İster değerli görür dikkate alır ona göre tedbirler bulursunuz, ister
değersiz bulur çöpe atarsınız. Ne yapalım ki, biz böyle düşünüyoruz.
Soğuk kış gününde, bulgur
bulgur terler oluştu alnında Hoca’nın. Söylemek zorundaydı.
-“Ak Parti, yolsuzluk mücadele görüntüsünü dizayn eder, açılım konusunu
toslamadan götürürse, yapacağı vitrin değişiklikleri ile %45 üzerinde oy alır.”
Yine dinleyicilerinin umutlarını kıran bir sonuca varmıştı Hoca. Asılan
suratları görünce, biraz da espri olsun kabilinden şu cümleler döküldü
ağzından: -Ki, zaten Devlet Bey’in
hedefi AK Partiyi 2015’te %48, 2019 seçimlerinde de %45’in altına çekmektir.”
Bir yumuşama yayıldı dinleyenlere, yüzlerinde buruk bir tebessüm belirdi. Ama
Hoca’nın lafları bitmemişti daha.
-“Unutmayalım, dedi Hoca.
-“Unutmayalım: İktidarın küresel güçlerce dizayn edildiğini görenler,
muhalefet dizaynının daha kolay ve mühim olduğunu ıskalıyor.”
İlhan Yalçın :
YanıtlaSilAyhan Hocam, çok karamsar bir tablo çizmiş.
Tamam, dedikleri durumun tespiti. Lakin, çıkış yolu yok demese de çıkış yolunda bir kibrit yakmaması yanlış...
Ben de Ayhan Hocam gibi inanıyorum ki, MHP kendini toparlamazsa 2015 seçimlerinde % 10-15 oyu ancak alacak. Asıl kırılma bundan sonra olacak...
Ya MHP idaresi değişecek yada Türk Milliyetçileri kendilerini ifade edecek yeni yerini bulacak.
O zaman, seyreyleyelim gümbürtüyü.
Muhalefetin dizayn edildiğini dile getiren bizler, bunu yaşanan olaylar karşısındaki tavırlara ve sezgilerimize göre söylüyoruz. Hala içselleştirmedik.
Son sözümüzü söyleyeceğimiz günler yaklaşıyor. Allah yardımcımız olsun.
Düşünenlerin fikirleri kıymetlidir. Ufuk açan her fikir değerlendirilmeye layıktır. Böylece bir tartışma ve fikir alış-verişi ortamı açılırsa, biz de görevimizi yapmış oluruz.
SilÖnemli olan, daha çok katılım ve fikir sahaya sürmektir.
Bekleyeceğiz...