“Allâh indînde Din, İslâm’dır! Kendilerine Kitap (bu
konuda bilgi) verilenler, onlara verilen
bu ilimden sonra haset ve ihtirastan dolayı ayrılığa düştüler. Kim Allâh’ın
işaretlerindeki varlığını (Esmâsı’nın açığa çıkışı olan işaretleri) örterse, muhakkak ki Allâh ‘Seriy’ul
Hisab’dır (yapılan işin hesabını anında sonuçlandıran) . (Al-u İmran/19)
Hazreti Peygamber’in son
Hacc’ına -Veda Haccı- denilmektedir. Veda Hacc’ından dönüşte, Gadir Hum
mevkiinde, 124 Bin Müslüman’a (Ashab) yaptığı konuşmaya
ise ‘Veda Hutbesi’
ismi verilmektedir. Bu hutbenin akabinde, Maide Suresi’nin 3. Ayeti nazil
olunmuştur, “… Bugün sizin için Dininizi
ikmal ettim (Din konusundaki bilgilenmenizi), üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin
için Din (anlayışı) olarak İslâm’a (Allâh’a
tam teslimiyete) razı oldum…”
Böylece Din tamamlandı,
ikmal olundu.
Sohbetlerimizde ve
yazılarımızda çok sık kullanırız, ‘son din İslam’ tanımını.
Oysa son olabilmesi öncesinden de ‘dinlerin’ gelmiş olmasına bağlıdır. Hatta
sayısız din gelmiş olmalı ki, ‘son din’ denilsin. Kaynak Kur’an’ı Kerim olmak
şartıyla, gelen dinlerin bildirilmesi lazımdır ve o dinlerin bir isminin olması
gerekir. Ezberlerimize aldığımız, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi dinleştirilmiş
ve adeta bir ırkın, bir toplumun dini gibi algılanan, düzenlere din diyemeyiz.
Bildirilen 224 Bin
Peygamber gelmiştir. Her peygamber, bir bölüm, bir kısım, bir cümle, bir sayfa, bir kitapla ilahi mesajı bildirmiş
ve nihayetinde Hz. Muhammed (sav) ile Kur’an’ı Kerim açıklanmış ve Kur’an’ında
açıklanan sisteme (dine) isim olarak İslam
adı verilmiştir. Daha önceleri din ismi verilmemiş ve o ana kadar
bildirilenler, Peygamberinin adı ile anılmıştır. Kur’an’ı Kerim’de ise, dinin
tamamlandığı ve adının da İslam olduğu açıklanmıştır. Asla, son din
denilmemiştir. Ayrıca, ‘son din’ tanımı, bir acziyetin ifadesi olarak da
anlaşılabilir. Allah aciz miydi ki, gönderdikleri tahrif olunsun,
değiştirilsin? Bu itibarla, korunan Allah Sistemi, başlangıcından itibaren
Allah ilminin, ahlakının tamamlanması içindi.
Başlangıcından beri
anlatılan, açıklanan bir sistemdir. Buna ‘Allah Sistemi’ diyebiliriz. Ve sistem
her an, an be an daima yaşanmaktadır. Hayy olan böylece ilmini bildirmiş ve
kendini anlatmıştır. Son Hacc’ının Arafat’taki hutbesinde, Tamamlanan nimeti
ile öncesi devirleri ‘cahiliye’ devri
olarak tanımlamıştır Allah’ın Resulü. Cehalet dönemlerini ise ‘ayaklarının altına almıştır’.
Veda Hutbesi’nde ‘dinde
aşırıya gidilmesini yasaklamış ve öncekilerin helak olmasının dinde aşırı
gidilmesi sebebiyle’ olduğunu vurgulamıştır. (Aşırıya
gitmekte, riya ve şirk vardır.)
“Aşırı gitmek”, Allah
Sistemi’ne aykırı inançları barındırmaktır. Başka bir sisteme inanmak, adeta
bir yerlerdeki, göklerdeki, uzaklardaki bir tanrıya iman gibi. Orta yol ise,
İslam’dır, tamamlanmıştır, tamamlayan Peygamber’i ise, tamamlandığı için son
Nebi’dir. “insanın yapısı ve özellikleri
hiç değişmediği içindir ki, hakikatini yaşamasına yönelik nübüvvet açıklamaları
kıyamete kadar değişmeyecektir.”
Bir de çok sık kullanılan “üç semavi din”
tanımlaması vardır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, İslam,
başlangıcından itibaren Tek bir sistemin tamamlanması için bildirilen,
açıklanan bilgiler bütünüdür ki, Kur’an’ı Kerim ile tamamlanması
nihayetlenmiştir. Hz. Muhammed’in (sav) “Güzel ahlakı tamamlamak için geldim”
hadisi şeriflerinden de izah bulduğu gibi, öncesinden herhangi bir din gelmemiştir.
Bu itibarla üç semavi din tanımı da bize göre yanlış olmaktadır. Ki, bu söylem,
tamamen dünyevidir ve siyasidir. An itibariyle konumuz da siyaset değildir.
Birilerinin hoşuna gitmesi için, aslı olmayan, yanlış olan bazı cümleleri
kurmak da bir Müslüman için anlaşılabilir değildir.
İslamiyet’i radikalizmle
ilişkilendirerek ve dünya kamuoyuna eli silahlı radikal Müslüman tipleri
göstererek, artık Müslümanların ılımlılaştırılmasını sağlamak üzere, İslam’ın
önüne bir takım eklerin getirilmesi de yanlış olmaktadır. Ilımlı İslam, dinler
arası diyalog (bunun bir benzeri medeniyetler arası
diyalog) gibi tanımlamalar da tamamen siyasidir ve kendi
düzenini kurmak isteyen İslam dışı güçlerden ve yabancı menşelidir.
Haa!..
Buraya kadar gelmişken,
eğer düşüncelerinde, inançlarında bir Allah var ve ötelerde bir yerde duruyor,
bir de peygamberi var dünya denilen yerde, o Allah, peygamberine
(peygamberlerine) bir şeyler söylüyor, onlarda dünyada yaşayan insanlara
anlatıyorlar… gibi bir inancınız varsa; Din ha son olmuş, ha üç semavi din
olmuş, ha ılımlı İslam olmuş… hiç fark etmez.
Erenler ne güzel
söylemişler:
“Sonlu olmak istemiyorsanız, rotanızı sonlulara göre ayarlamayınız”.
“Rakamların sonu olmadığını bilirsiniz değil mi?”
…
Fahrettin Öztoprak :
YanıtlaSilHiçbir din son olamaz. İslam çıktığında bu din son dindi. Doğal olarak böyle denmesi lazımdı. Oysa aradan 1400 yıla yakın bir zaman geçti. İslam topluma, hele ki Türk toplumuna kifayet etmiyor. Şeriatla hiçbir yere varılamaz. Şeriat hak, hukuk ve adalet demek değildir. Şeriat kısasa kısastır, göze göz, dişe diştir. Şeriat ilkeldir. Kafa keser, köle yapar, cariye yapar. Şeriat 10 yaşındaki kızları evlendirir, onları yaşlı adamlara bile karı olarak verir.
Şeref Deveci:
YanıtlaSilSON HAK DİN İSLAMDIR. HERKES KENDİ KAFASINA GÖRE BİR ŞEY UYDURUP BU DA DİNDİR DİYOR. GERÇİ İSLAMI DA KENDİLERİNE UYDURDULAR YA
Fatih Serdar Akıncı :
YanıtlaSilbazı kavramların yanlış ifade edilişi veya yöntemler itibari ile yanlış bir uygulama yapılması bu makamları bağlamaz....İslam dinine emmevi-abbasi zihniyeti tarafından sokulan bidatler veya gayri islami anlayışlar üzerinden İslamı eleştirmek hakkaniyet duygusunu zedeler
TC Perihan Gürbay :
YanıtlaSil"Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, aksi taktirde zaafa düşer, kuvvet ve devletinizi elden kaçırırsınız"(8/46)... Eger bugün emeviler ve isid denilen islamin yüz karasi temsil ediyorsa. islamiyet asla bu sekilde anlatmaya veyahut tanima zarar verir
Murat Alparslan Tekoğlu :
YanıtlaSilBu soru son hak din İslam' mıdır ? diye sorulursa evet derim. Son din olamaz çünkü batıl din anlayışı her daim kıyamete kadar sürer. Kimisinin dini paradır, güçtür, şehvettir, futboldur, vs vs . Son hak din, Allah katında makbul olan "tek din" kemale erdirilmiş, tamamlanmış olan barış ve esenlik manasına gelen İslam'dır.
Cengiz Çubukçuoğlu:
YanıtlaSilMuhammet alemlere dininizi tamamladım dedi dört kitabı birledi anlayana
Mehmet Kınacı:
YanıtlaSilŞu anda GÜCE ve MALA tapınanların dini İSLAM mı????İslam değilse, MÜSLÜMAN "akletmez misiniz?" ayetine uygun olarak "Allahın varlığını ve birliğini" bile tartışabilmelidir....ANCAK O ZAMAN ÖZLENİLEN İSLAM MEDENİYETİ DOĞACAKTIR....DOĞMATİZMLE değil!!!!!
Abdurrahman Biçer :
YanıtlaSilYukarıdaki sorunun içeriği terminolojik olarak tam doğrudur...
Ancak "İslam" ismini oradan çıkartırsanız...
Paganist dinlerde sonuncuyu bulmak mümkün değildir...
Ertugrul Celik
YanıtlaSil"Deist" diyebileceğim güzel bir yorum. "Şeriat" ve " din" arasında bir farka işaret ediyor. Ezberlerimize aykırı, aklımıza yakın bir yazı. Yazzarın eline, aklına sağlık.
Abdullah Yıldız •
YanıtlaSilAllah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, sanki göğe yükseliyormuş gibi, göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır.
Serdar Murat Bal:
YanıtlaSilSon din olmadığı gibi ilk din filan da yoktur...Son din fenomeni; değişikliğe uğramaktan korkup kendini güvenceye alma çabasından ortaya çıkan bir doğmadır. Belli jeopolitikteki-yöredeki inançların zamanla kemikleşmesinden-esnemeyen kalıplara bürünmesinden dolayı farz denilen ibadeteler oluşmuştur.....Hiç bir semavi dinin kitabı kendi peygamberleri tarafından yazılmamıştır...Peygamberlerden sonraki iktidar-imtiyaz sahipleri tarafından yazılmıştır ve bu durumada peygamberler ümmi idi denilerek bahane bulunmuştur. Bu sebeble; Peygamberlerin, bir-bütünsel-halkçı düşünen mesajları da kutsal kitapları yazan iktidar-imtiyaz sahipleri tarafından içerilmiştir. Ayrıca Kutsal kitaplar da en nihayetinde düşünce zincirlerinden oluşan bir nesneden ibarettirler ki asla putlaştırılmamaldırlar. Kalbi saflaşmış ve doğum ölüm döngüsünde sona yaklaşmış her insan; Tanrısal zeka alanı ile irtibat kurma yeteneğine sahip olabilir, yaşamla ilgili içgörü-vziyon alabilir, ruhsal kodlar taşıyan kelam-sözler edebilir...
İbrahim Halil Kutluay :
YanıtlaSil"Hiç bir semavi dinin kitabı kendi peygamberleri tarafından yazılmamıştır...Peygamberlerden sonraki iktidar-imtiyaz sahipleri tarafından yazılmıştır ve bu durumada peygamberler ümmi idi denilerek bahane bulunmuştur. "
Bu iddianız doğruysa içinde geçen meydan okumaya cevap verip tek bir suresini yeniden yazmayı neden denemiyorsunuz?
"Ayrıca Kutsal kitaplar da en nihayetinde düşünce zincirlerinden oluşan bir nesneden ibarettirler ki asla putlaştırılmamaldırlar. "
Düşünce zinciri öylemi ?
Sizin küçümsediğiniz düşünce zinciri bilimadamları keşfetmeden 1300 sene önce ayın kendi ışığı olmadığını ve güneş ışığı yansıttığını, bitkilerde cinsiyet olduğunu, dünyanın şeklinin elipsoid olduğunu ilan ediyor...
Sizce o "ümminin" elinde nasıl bir teknoloji vardı ki bunları günümüz teknolojinden 1000 seneden fazla önce ilan etti?
"Kalbi saflaşmış ve doğum ölüm döngüsünde sona yaklaşmış her insan; Tanrısal zeka alanı ile irtibat kurma yeteneğine sahip olabilir, yaşamla ilgili içgörü-vziyon alabilir, ruhsal kodlar taşıyan kelam-sözler edebilir..."
E işte buyrun !!!
Size ve sizin gibi iddia sahiplerine Kur'an zaten meydan okuyor.
Kendine güvenen kim varsa, tanıyıp güvendiği herkesi hatta varsa inandığı tanrılarını da yanına alıp onun tek bir suresini bir araya getirsin diyor.
Hadi durmayın... Görelim marifetinizi.
Murat Alparslan Tekoğlu :
YanıtlaSilKuran'ı iktidar-imtiyaz sahiplerinin yazdığını iddia etmek Kuran'ı anlamamaktır veya hiç okumamaktır. Şayet bu iddia doğru olsaydı iktidar-imtiyaz sahipleri doğal olarak kendilerine yontarlardı. Burada, iktidar ve imtiyaz sahiplerinin aleyhine veya onları uyaran, onları adalete çağıran ve hatta sahip oldukları iktidar ve imtiyazlarından feragat ettiren yüzlerce ayet örnek verebilirim.
İktidar ve imtiyaz sahipleri Kuran'ı yazdırttı demek yerine "hadis" adı altında peygambere yalan söylettiren ve kendi iktidar ve imtiyazlarını meşrulaştırmak gayesiyle bazı sözler uydurtmuşlardır denilseydi buna katılırdım ama bu mesnetsiz iddia, içeriği olmayan içi boş bir yaklaşım olmaktan öte gitmiyor.
Murat Alparslan Tekoğlu :
YanıtlaSilAyrıca "ümmi" kelimesi okuma yazma bilmeyen manasına geldiği gibi kök itibariyla anasından doğduğu gibi saf ve temiz kalan, hiçbir ideoloji ve dinden beslenmemiş manalarına da gelir. Mekke döneminin ileri gelen ailelerinden birisine mensup, ticaretle uğraşan bir insanın okuma yazma bilmediğini iddia etmek gülünçtür. Bu hataya maalesef bir kısım İslam uleması da düşmüş ve yanlış yorumlamıştır.
Serdar Murat Bal:
YanıtlaSilBir yaprağın yeşilinden, çiçeğin tomurcuğuna, mavi sulardan, parlak Yıldızlara kadar heryerde Tanrısal zekayı görmek , hissetmek , huşu-vecd, feda ve aşk Duygularıyla dolarak ona varma, ulaşma isteğiyle eylemde bulunmak ( meditasyon, secde ve sair ritüeller ) ibadet olgusunun temelidir...
İbrahim Halil Kutluay Murat Bey;
YanıtlaSilHer konuda öncelik ayete bakmaktır ancak her konu ayetle aydınlatılacak olsaydı eğer peygamber veya peygamberler göndermeye ne gerek vardı.
Kitap var edilir, kutsallığı ilan edilir, olay biterdi.
Oysa cevap peygamber efendimizin hayatında da vardır.
Ha bu tip iddialar çok. Kimisi "Tevratı yeterince bilmeyen" demektir diyor, kimisi sizin yazdıklarınızı yazıyor ama hudeybiye anlaşmasında o yaşanan sahneyi nedense görmezden geliyorlar.
Sizi tenzih ediyorum ama bana peygamberimizin okuma yazma bilmemesi daha mantıklı geliyor. Kaldı ki o dönemde zaten Koca Mekke'de okuma yazma bilen insanların sayısı da belli.
İlmi bizden çok daha fazla olan İbn-i Kesir gibi bir alim bunu da açıkça yazmış.
Öte yandan Bedir Savaşından sonra esirlerin okuma yazma eğitimi karşılığında serbest bırakılması da bu dediğim durumu gösterir. Bizde hep bu ayetin eğitime verdiği önem olarak gösterilmesi adeti vardır. Oysa bu hem o manadadır hemde fiziksel bir ihtiyaçtır.
İbrahim Halil Kutluay :
YanıtlaSilSerdar Murat Bey; son mesajınızla ilk mesaj arasında dağlar kadar fark ve kendinizle dahi tenakuz var. Biz hala Kur'an ve iktidar sahipleri konulu iddianıza yanıt beklerken siz daldan dala devam ediyorsunuz.
Ahmed Kür Şad :
YanıtlaSilBu nasil bi soru ? Bu soruyu soran kisi musluman ise su an islamdan cikmis vaziyettedir..cunku bir ayeti inkar makamindadir...yok musluman degil ise..ona islamin son din oldugunu anlatmaya calismak bosuna zaman kaybidir
İbrahim Halil Kutluay:
YanıtlaSilAhmet kardeşim, burada sorgulanan islamın son din olup olmadığı değil "tanımın" doğru olmadığı. Ki orada doğru bir bakış var. Çünkü Allah, tüm peygamberleri ile tevhid dinini göndermiştir. Mahmut ağabey gayet yerinde bir konuya değinmiş.
Ahmed Kür Şad:
YanıtlaSilInneddiyne indallahil islam !
Mevzu bu kadar
İbrahim Halil Kutluay:
YanıtlaSilAyete hayır diyen mi var ki?
O ayete dikkat etmen gerek. Ne diyor? "Allah katında din islamdır."
Zamana dair bir konusu varmı yok? işte o noktadan hareketle bende aslında tüm peygamberlere tevhid dini inmiş ancak insanlar bunu çarpıtmışlardır diyorum. Bu iddiamı da ilahi emirlerin aynı olmasına dayandırıyorum. Zaten Mahut ağabey 'de sanırım aynı noktadan, "ilk son yoktur hepsi islamdır" demeye getiriyor.
Sen diyorsun ya bize hep empati yap. bu seferde sen yap!!!
Ahmed Kür Şad:
YanıtlaSilO sekildeyse bile yanlis olur..hepsi islam ise basi ve sonu yoktur
Murat Alparslan Tekoğlu:
YanıtlaSilİbrahim bey ;
Peygamberimizin okuma yazma bilmediğine dair delil olarak verdiğiniz Buhari hadisinin farklı versiyonlarını araştırmanızı tavsiye ederim. Mesela benim okuduğum versiyonunda Peygamberimizin bahse konu olan metindeki ibareyi alarak bizzat kendisinin eliyle sildiği yazıyor. Konu hadisler ve hadislerin dindeki yeri konusu olmadığından es geçiyorum.
Ümmi kelimesinin geçtiği ayetleri lütfen inceleyiniz. Bana bir ayette “okuma yazma bilmeyen” manasına kullanıldığını gösterebilir misiniz ? Bakın ben size çok açık ve net bir ayet örnek veriyorum :
“O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi.” Cuma suresi 2. Ayet
Bu ayette ve diğer ümmi kelimesinin geçtiği ayetlerden çok net anlaşılır ki ümmi, Kuran’ın ifadesiyle Ehli Kitap olmayan, daha önceki Tevrat ve İncil’den haberi olmamış, o inançlara tabi olmamış manasına gelir. Ayette geçen ümmi kelimesini okuma yazma bilmemekle ilişkilendirirseniz peygamberimizin okuma yazma bilmeyenlere gönderildiği anlamı çıkar ki böyle bir anlam söz konusu bile olamaz.
Peygamberimizden 7 asır sonra yaşamış olan İbni Kesir benimde görüşlerinden yararlandığım değerli bir tefsir bilginidir ve saygıdeğerdir. Lakin bu konudaki görüşü kendi anlayışına göre yapılmış bir yorumdur. Bana ve bazı müfessirlere göre bu yorumu isabetli değildir.
Bedir savaşındaki bazı esirlerin okuma yazma öğretme karşılığı salıverilmesini ümmi kavramını sizin anladığınız gibi anlaşılmasıyla ilişkilendirmek çok güç. Durumu iyi olan bazı esirler fidye karşılığı, olmayanlar okuma yazma öğretme karşılığında, hiçbir şeyi olmayanlarda şartsız salınmıştır. Bu ayetlerin ruhuna uygundur.
Serdar Murat Bal:
YanıtlaSilİbrahim bey, Kuran'ı yazıya geçiren dönemin iktidar sahibi Osman' dır... Osman aynı zamanda İskenderiye kütüphanesini yakarak, Döneminde kendisine rakip olabilecek ruhani bilgilri de ortadan kaldırmıştır...Siz düşünün artık Osman'ın hırslarını ve bilinç düzeyini...Ayrıca Allah'ı istediklerimi yapmazsanız asarım keserim oylarım şeklinde tehditkâr bir kişiliğe büründüren bir yaklaşım ne düzeyde evrenseldir sorgulamak gerekir...İslam dini Arap milletine bir din vermiştir ancak Arap dinsel milliyetçiliğinden öteye geçerek evrensel bir nitelik kazanamamıştır ki zaten henüz Yeryüzünde evrensel bir din yok malesef...