BOP, daha sonra
Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanmasında, ABD’nin ilk kararı,
kendi askerlerini kullanmadan, projenin uygulanacağı yörelerden temin edilecek,
gönüllü veya paralı askerlerin vurucu güç olarak ortaya sürülmesidir. Kuzey
Afrika, Yemen, Sudan, Mısır ve Suriye de görüldüğü gibi. Şimdilerde iyice
anlaşılmış oldu ki, PKK ve El-Kaide gibi örgütler BOP terör örgütünün “işgal gücü”dür.(Tevfik
Bir, şahsi sitesi, Mart 2013). PKK’nın kandil yönetiminde
meydana gelen değişiklikle, Murat Karayılan yerini Cemil Bayık’a devretmişti.
Sözde yönetim değişikliği değil bu, Suriye’de planlanan PYD gelişmesinin ve BOP
planlarının da oluşması için çizilen yolun duraklarından birisi. Nitekim
değişimin akabinde Suriyeli PYD grupları silahlarını gösterip, çatışmalara
girdiler ve kontrol ettikleri (Esad’ın terk ettiği)
alanları genişlettiler. Şimdilerde, özerklik çalışmalarını başlattılar bile.
Bir Kürt hareketi olarak mı
değerlendiriyorsunuz? Böyleyse yanılırsınız. Bir-kaç yıl evvele kadar İsrail
Savunma Bakanı’nın bir Kürt Yahudi’si olduğunu söylersek, Irak’ın Kuzeyinde
oluşturulan özerk bölgede, Kürt Peşmergelere silahlı eğitim, askerlik eğitimi,
kurmaylık eğitimi, istihbarat eğitimi verenlerin de İsraillilerin olduğunu
bilirsek anlam değişir. Besbelli ki, bu eğitimi verenler, ellerine yol
haritasını da iliştirmiş olmalıdırlar.
Bakmayın ‘Çözüm Süreci’ ismini
verdiklerine, bakmayın ‘barış,
analar ağlamasın’ gibi süslü ve herkesin kabul edebileceği
laflara. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarpıtılmış Abdullah
Öcalan’ın, örgütünü daha rahat yönetebilmesi, BOP planlarında verilen
görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirebilmesi için süslü laflara
ihtiyaç duydular ve kullanıyorlar. Amaç, halkı kandırmak. “PKK’nın partisinin adı nedir, Barış ve Demokrasi
Partisi (BDP). Barış, burada sonuçtur, Türkiye’yi ve bu topraklarda İslam’ı
yıkma adına söylenen şifre sözcüktür. Hedef, İslam’dır, hedef Türk Milleti’dir,
amaç bu toprakların işgalidir. Bu bir sistem operasyonudur”.
(Tevfik Bir)
Siyonist emeller (özellikle
Siyonist kelimesi kullanılmaktadır. Türkiye’ye bağlı, bir taşına halel
gelmesini istemeyen Yahudi vatandaşlarımızı ayırmak için)
güdenler bugün itibariyle, çok daha güçlenmişler ve neredeyse dünyanın tamamını
idareleri altına almak niyetindedirler. Niyetlerinin tahakkuk vasıtası olarak
da buldukları yöntem BOP: “genişletilmiş
BOP, Batı’da Fas kıyılarından doğuda Pakistan’a, kuzeyde Türkiye Karadeniz
kıyılarından güneyde Aden kıyılarına kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsayan
bir bölgenin projesidir. Bu bölgedeki devletlerin rejimlerinin, yönetimlerinin
ve ülke sınırlarının değiştirilmesi projesidir”.
(Tevfik Bir) İşte bu proje, Siyonistlerin yapımı bir projedir. Ve maalesef bu
projenin eş başkanı, Türkiye Başbakanıdır. Siyonist akıl, Firavun aklıdır.
Düşmanı Hakk’tır. Kendisinin yüceliğini, Tanrı’nın kendisi olduğunu her
fırsatta bildirir. Bunun için pek çok yöntem kullanır. Küçük bir örnek verelim:
eli kanlı bebek katili Abdullah Öcalan, gönderilen heyetlerle yaptığı bir
görüşmede şu lafı eder: “AKP’yi
10 yıldır ayakta tutan benim, biz AKP’yi çıkartan gücüz!” (28
Şubat 2013, Milliyet). Bu güç kimin gücüdür? Hele bir
düşünelim. Siyonist güçler olmasın! Bu söze karşı ne bir eleştiri geldi, ne de
itiraz. Çünkü Öcalan, şimdilerde Türkiye’yi yöneten “üç kişiden birisi” durumundadır.(Saadettin
Tantan, 20.7.2013, Yeniçağ)
“Huntington’un tartışma yaratan ‘Medeniyetler Çatışması’ makalesinde
Soğuk Savaş yıllarında ABD’nin silahları kontrol altında tutmaya yönelik
çabalarının Varşova Paktı ile NATO üyeleri arasında istikrarlı bir denge
sağlamaya yönelik olduğu belirtilirken, 1990 sonrasında ise nükleer güç ve
kapasitenin Batı çıkarlarını tehdit edebilecek güçlerin eline geçmesini
önlemeye yönelik olduğu vurgulanmaktadır.” (Fikret
Birdişli, Güvenlik stratejileri Dergisi, 2012/Sayı 15). “21.
Yüzyılın din ağırlıklı bir uygarlıklar çatışması ile belirleneceği” (Emre
Kongar, Yeni emperyalizm ve Huntington eleştirisi isimli makalesi, şahsi veb
sitesi) Politikası tespit edilmiş ve bu amaçlarına ulaşabilmek
için de; ‘dini terimlerin politik amaçlar için kullanılmasının araç olarak
kabul edilmesi, geleceğin kavgalarının temelinde Din’in bulunacağının
tespitinden sonradır ki, Din ve dini terimlerin kullanılması günümüzde iyice
yoğunlaşmıştır. Ve hemen dünyanın tamamında bu politika uygulama alanı
bulmuştur. Söz konusu politika tamamen Siyonist emellere ayarlı ve Allah ile
aldatma politikasından başka bir şey değildir.
“Kürt Yahudilerinin varlığı, Kürt terör hareketine İslami bir maske
takmak isteyenlerin bu maskelerinin düşmesini sağlaması bakımından önemlidir.
Şeytan Öcalan ise 21 Mart 2013 tarihli yazısında ne demişti, ‘Bugün kadim
Anadolu’yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla
yakın İslam bayrağı altında.. İslam vurgusu yapmaya çalışan maskeli şeytanın ve
Firavun’un yalanlarını bu millet yer mi? sanırım yiyoruz.”
(Tevfik Bir)
Bülent Arınç’ın Abdullah
Öcalan’ın “lise yıllarında dini bütün,
namazında, abdestinde bir kişi olduğunu” (21.12.2012
gazeteler) söylemesinin anlamı şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Yaşar Kiraz .
YanıtlaSilSevr Antlaşması’nın 62.ve 64.maddelerine göre ise İngiliz,Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak, bir yıl sonra Kürtler dilerse Birleşmiş Milletler’e başvurup bağımsız bir devlet olma talebinde bulunabileceklerdi. 1912 yılında ABD başkanı Wilson, Wilson ilkelerinde Türkiye sınırları içerisinde Ermenistan ve Kürdistan kurulmasını salık veriyordu. (02/07/2013 Tarihli Mondros,sevr ve lozan gerçekleri isimli makalemde var,Wilson prensipleri
Birde Hocam,Berlin Anlaşması 61.Madde,Ayestefonos Anlaşması 16.Madde
Eline sağlık,yüreğine sağlık