“Bu roman entelektüel kaygısızlığın ve aydın sorumsuzluğunun ileri bir
örneğini teşkil eder.” (1)
Bir radyo programı
duyurusunda, Prof. İskender Pala ile ‘Aşk’ konusunda konuşacakları
bildirilmişti, aşağı yukarı şöyle bir cevap vermiştik: “İskender
Pala ve Aşk, hayret, Prof. da olsa, aruz üzerine üstat da olsa hiç anlamadığı
ve bilmediği konuda sohbet etmeye cesaret etmiş, hayret.” Sonraları
sık sık TV’lerde boy gösterdi. Uzmanlık alanı olduğu içinde rahat bir biçimde
aşk, tasavvuf, aruz şiirleri ve şairleri, din.. Konularında sohbetlerini
dinledik. Sathi, sığ, kitaplardan okuduklarının dışına çıkamayan, kuru kupkuru
bir cahilin sohbetlerinden başka bir şey değildi bizim için. Çoğunlukla da
kapattık onun programını. Sonuna kadar izlemedik. Ekranda kibrini taşıyamayan
bir acuze gibi duruyordu.
Hanemiz halkından birisi
Şah&Sultan isimli romanını almış okudular. Bize de okumamızı söylediler.
“İskender Hoca bu konuyu bilmez ki, anlamaz ki, nasıl olmuşta yazmış” gibi
itirazlar ileri sürerek okumadım kitabını.
Tek tip insan yetiştirme
okullarında yetişmişti, örneği de pek çoktu. Hem makalelerini yayınladığı gazetede,
hem de fikren dâhil olduğu grubun içinde yüzlercesini tanıyorduk.
Erken çağlarda cahil bir
hoca kılıklının önüne diz çökmüşlerden, ileri tarihlerde üniversite
kürsülerinde Profesör unvanlarını bile taşısalar, o hoca kılıklıların
beyinlerine zerk ettiği zehirlerden asla kurtulamıyorlardı.
Tamamı eğitimlerine bu
yolla başladıklarından hepsi birbirine benzeyen tipler olmuş çıkmışlardır.
Genel olarak ortak
noktaları şunlardır: 1- Sünni inanışın dışındaki kabullere tamamen karşıdırlar
ve bu konuda savaşırlar. Yalan, iftira serbesttir. Güya imanları için yaparlar
bunu. 2- Atatürk düşmanıdırlar. Açıktan söyleyememekle birlikte sohbetlerinden,
makalelerinden, kitaplarından inceledikleri konunun dikkatle dinlenilmesi
halinde anlaşılır. 3- Türk diyemezler. Türklüğü kabul etmezler. Aziz millet,
büyük millet gibi herkesin kabul edebileceği cümleciklerle geçiştirirler. Türk
olmaktan adeta utanırlar. Türk olduğunu söyleyenlere müstehzi bir edayla
bakarlar. 4- Genellikle sakallıdırlar. Sakal bırakmayı İslâm’ın bir emriymiş
(sünnet) gibi yerine getirirler. Oysa Ebu Cehil’in de Saadet Devrinde sakallı
olduğunu söylerseniz sizi hiç duymazlar bile. 5- Konuşmalarında Zekât’ı
ballandıra ballandıra anlatırlar iş Zekât vermeye gelince, ipe un sererler.
Kitaptan örnekler verirler, 1/40 onların zekât konusunda anlatabileceği tek
gerçektir. 6- Nedense tamamı iktidardaki! Partiye intisaplıdır. Yanlış bile
yapsalar asla tenkit yükseltemezler. İçte ve dışta uyguladığı politikalar
onların da uygulanmasını istediği politikalardır. 7- Asla eleştirel
yaklaşamazlar. 8- Varsa da, yoksa da kendi düşünceleri en iyisidir, muhalif
görüşleri dinlemeye, okumaya tahammülleri yoktur…
Araştırmacı yazar İskender
Özdemir, Fikir Sanat ve Edebiyatta Töre Dergisinin 4. Sayısında Prof. İskender
Pala’nın “Şah&Sultan” isimli romanını incelemiş. Romandaki Pala’nın “yanlış iddialarına cevap”
vermiştir. Özdemir; “Aydın olmanın en önemli koşulu, bilimin
namusuna sahip çıkmak, dürüst olmak ve gerçeği aramaktır”. Açıklamasını
eleştirilerine geçmeden söyler. “Aydının sorumluluğu, gerçeği bulmak ve
kitlelere aktarmaktır.” İtiraz kabul etmez bu gerçeği
vurguladıktan sonra, “Ne yazık ki, İ. Pala’nın Şah&Sultan
romanı, bu özelliklere sahip değildir. Bilim ve birliğimiz adına hiçbir değer
taşımamaktadır. Hatta denilebilir ki, Alevî-Sünnî birlikteliğine katkı
sağlamaktan ziyade, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir ruha sahiptir. Bilimsel
açıdan da yığınla yanlışı barındırmaktadır.” (2)
Daha sonra romandaki
iftiralar, çarpıtmalar, bile bile yapılan hatalı anlatımlara örnekler verir
İskender Özdemir. İskender Pala’nın cakasını kırarken, bizim yukarıda
verdiğimiz açıklamaları da doğrular adeta.
Roman da kullanılan
kaynakları, romanın kurgusu ve İskender Pala’nın Şah Hatayi hakkındaki
iftiralarını bir bir sıralar.
Yazının devamı derginin 5.
Sayısında yayınlanacak galiba, çünkü “devamı var” deniliyor sonunda.
Bu yazı ve devamı mutlak
okunmalıdır.
Çok önemli bir yıkıcılık
örneğini faş ediyor yazar.
**************************************************
1) (1) İskender Özdemir, TÖRE Sayı 4., “Aydın
sorumsuzluğu: Şah&Sultan”
2) (2) İ. Özdemir, aynı makale.
Atila Göray:
YanıtlaSilİnsanları anlamak zor. hele de aydınım diyen insanları..
Kim bunlar? nerede yetişmiş.?Hangi tarlanın ürünüdürler?
Fikir babaları kimdir?
bunlar bir şablondan üretilme ruhsuz sankı "üffffffffffff " almamışlardır..... bu nu ençok
YanıtlaSilkendileri bilir..... umursamazlar... çünkü umursamamak tek ezberleridir.........
"insanlar & ve insan suretındekiler" den ben bunu anlıyorum.......
"ey ,iman edenler, iman ediniz....." bilirler ruhsuz oldukları ıçın yenıden iman edemezler...........
reyyan
Kutlu Altay Kocaova .
YanıtlaSilBu yazıdaki eleştirilerin birçoğu yanlış ve haksızdır. Zîrâ İskender Pala, Şâh & Sultân romanında, her iki tarafında Türk olduğunu, Çaldıran Savaşı'nın Türkler arasında yapılan ve olmaması gereken bir savaş olduğunu söylüyor.
Yazdığı gaze
te ve mensûbu olduğu kesim, önyargılı olmayı gerektirmiyor. Ben, kendi internet sitemde, bu kitâbla ilgili bir eleştiri yazısı yazmıştım. Dilerseniz, okuyabilirsiniz.
Taçlı Sultân olayı ise hâlâ tamâmen kesinlik kazanamayan, ancak bütün Osmanlı vak'a-nüvislerini anlattığı bir olaydır. Bu olayı anlatmış olması yanlıştır, ancak büyük hat'ada değildir.;
http://www.kutlualtay.net/sahsultan.htm
Şu satırlar sizin yazınızdan: “…Ancak bâzı bölümlerinde verilen ya da verilmek istenen mesaj o kadar ağır ki, bu romanın diğer bölümlerinin üzerine geçiyor.
Sil.. elinden içki içeceğini iddia etmek tuhaf bir durumdur. Hatta 1500 yılında, Osma
nlı sarayında kaleme alınan Oruç Beğ Târihi adlı büyük eserde bile Emir Timur’un Yıldırım Bayezid’a çok iyi davrandığı anlatılmaktadır.
.. Mâdem Timur’dan dolayı Osmanlılarda Türk kızı almamak gibi bir gelenek vardı. Selim niye, bir Türk kızı ile nişanlanmıştı?
.. Bu ise târihî roman yazma iddiasındaki biri için büyük hatâdır.
.. Timur bahsindeki hatânın dışında ciddî bir hatâda Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’in ikinci eşi Taçlı Begüm’ün esir edildiği iddiasıdır ki, bu da gerçek dışıdır.”
…
Ben daha ne diyeyim? Bu kadar çarpıtma hangi Prof. Unvanlı kişide bulunur?
Kutlu Altay Kocaova:
YanıtlaSilYazarın hat'ası, bunu bir târîh kitâbı gibi sunmasıdır. Gerçi bu hat'ayı, konusunu târîhten alan birçok yazar ve senarist yapıyor ama yanlıştır.
İskender Pala, romanını "konusunu târîhten alan bir kurgu roman" olarak sunmalıydı.
Şakir Eker:
YanıtlaSilKutlu Bey,ben de ilk yazdığınız yoruma katılıyorum.Bir insanın fikri mensubiyeti onun yazdıklarını değerlendirirken yanlış olduğuna delalet etmez.
Eğer seçim olacaksa da ben her zaman Atam Yavuz Sultan Selim Han hazretlerini seçerim her zaman.Şah'ın da Türk olduğunu kabul etmekle beraber..
Abdurrahman Biçer:
YanıtlaSilBilim Namusu der ki:
Bir Sünniye göre Alevi de Müslümandır. Çünkü Alevinin de TEVHİD inancı vardır. Fakat Aleviler tek kalem olarak incelenemezler. Alevilerin 5 vakit namaz kılanları, tam Ramazan oruç tutanları var. Bir kısım Aleviler de ibadetlerden bihaberdir...
Sünni olanların da hatırı sayılır bir bölümü ibadetlerden bihaber...
Fıkıh bilgisini avamdan kaç Müslüman hıfz etmiş durumdadır?...
Yolda erkeğe/kadına soruyor spiker:
Esma-ül Hüsna size ne ifade ediyor?...
El cevap çeşitleri...
--- O ne ki?...
--- Öyle bişi hatırlıyorum ama neydi?...
--- Allah'ın güzel isimleri... (burada spiker devreye girerek soruyor)
Bir kaç tanesini sayabilir misiniz?...
El cevap...
--- Kem... küm...
Demek ki bizler; Besmeleden bile nasibini alamamış bir toplum haline geldik. Besmelede iki tane MUHTEŞEM Esma var!...
Er-Rahman ve Er-Rahiym...
Birileri elbette TÜRK isminden korkacaklar... Bu ismi kullanmaktan kaçacaklar...
Fakat tasvip etmediğim bir adam olan Pakistan'lı Mevdudi "İlimden Felsefeden Dine" isimli kitabında diyor ki:
Hepimize göre İslam'ın şartı BEŞ tir. Fakat bana göre İslam'ın şartı ALTI dır. Bu ALTINCISI ise TÜRK'ü SEVMEKTİR..."
Bilmem anlatabildim mi?...
Ayhan Bulut :
YanıtlaSiliskender öküzün eleştirisinin haksızlık olduğunu düşünüyorum.. çünkü iskender öksüz bey hatayı, roman ile bilimsel eseri birbirine karıştırmakla yapmış.. edebi eser fiktif-kurmaca olmasıyla bilimsel eserden ayrılır. bir ülkeye klasik türk
edebiyatını ogretmek herhalde bir cahilin yapabileceği bir başarı olamaz. illaki bir edebi eser eleştirisi yapılacaksa,kriterler tarihin değil edebiyatin mihenk tasina vurulmali.. aksi takdirde sanat eseri ile bilimsel eseri birbirine karıştırıp sanatı öldürmüş oluruz.. ayrıca eserin ayrımcılık yaptığını söylemek tam bir haksızlıktır.. bunu söylemek, şah ismailin doğu anadolu üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için neler yaptigindan bi haber olmaktır.. bu konuda ahmet yaşar ocak hocanın kitaplarını hareketle öneririm şah ismailin yaptıklarını bilmek isteyenlere..
Mehmet Kılınç:
SilEdebî eserler de tarihî gerçeklere uygun olmak zorundadır.
Ayhan Bulut:
Siltarihi gerçekleri vermek edebiyatın işi olmadığı için edebiyat edebiyattır, tarih olmadığı gibi..
Mehmet Kılınç:
SilTarihi gerçekleri göstermek edebiyatın işi değildir;ama tarihî şahsiyeytleri ve olayları anlatmaya kalkıştığında onları gerçeklere uygun olarak anlatmak mecburiyetindedir. Edebî eser apaçık yanlışlar ve yalanlar izerine kurgulanamaz. Ya tarihten elini çekecek, masal yazacaksınız yahut ona uygun hareket edeceksiniz.
sen araştırdınmı alevisin ama aleviliği bile bilmiyorsun. Alevilik bir mezhep değil hz. ali (r.a) sevmektir ama siz zamanın kızılbaşlarına uyarak islam dinine uymayan inançlarla dinden çıkmaya bile razısınız. allah hepisnizi islah etsin.
YanıtlaSilİskender Özdemir adlı yazarım diye geçinen ipsizin yazılarını tastik ediyorsunuz. son kitabı olan YAHUDİLİĞİN BÜYÜK SIRRInda hep tevrat' an alıntı yapmış. sanıyorum ki bu arkadaş yahudidir. ve siz ve sizin gibi cahiller böylelerini desteklersiniz ancak.
YanıtlaSilSayın Adanalı arkadaşım,
SilAdınızı gizleyerek hakaret ediyorsunuz.
Yine de yorumunuz için teşekkürler ederim.
Doğrusu, senin "atalarının dinine" asla inanmıyorum. Şirk ve riya içinde yüzüyorsunuz. Hidayete ermenizi niyaz ederim.
Saygılarımla