27 Nisan 2012 Cuma

“Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını”


“Dağ” kelime ve kavram olarak ne kadar çok kullanılmıştır Türk Edebiyatında. Şiirlerde, hikâyelerde, romanlarda, masallarda, sözlü edebiyatta, aşıklamalarda…

Dağlarda kalan, dağları delen, zirvelerde cebelleşen, dağlarda eyleşen, dağlara yerleşen, dağlara çıkan, dağlara sığınan, dağlara bakan, dağları söyleyen…

Hep bir özlemin, hep bir hasretin türküsüdür dudaklarda dağlar.

Kime hasret, kime özlem? Dağlar metaforu hasretin, özlemin neresinde? Sıla-i Rahim dağların arkasında mıdır? Mecnun’unu çöllere sürerken Fuzûli, Ferhat’ı dağları delmeye göndermek de ne oluyor? Köroğlu neden, Dadaloğlu neden dağları mekân tutar?

Sorular, sorular derken kulaklara dokunan bir türküdür, ciğerler delen. “Aşan bilir karlı dağın ardını”. Dağı aşmayan tabii ki bilemez, ardında ne var dağın. Daha önce dinlediğimiz, “Karlı dağlarda kaldım yetiş Ya Ali” mısrasını hatırlayınca iyice bir anlaşılıyor manası. Hedef seçilir önce, menzil hesaplanır. Bulunulan yer ile hedef arasında dağ vardır. Dağ aşılacak menzile varılacak. Hepsi budur. Dağ başında kalmakta var, işte “yetiş Ya Ali” deyişi ‘Rehberi, Kılavuzu’ işaret eder. Ehl-i Beyt en emin kılavuz, en emin rehber söyleyişidir. Dağ rehberle aşılacaktır ve öğrenilecektir ardında ne var.

“Çeken bilir ayrılığın derdini”. Ayrılık, dağın ardına varılınca son bulur. Hedefte sevgili vardır. Dağ aşılacak ve varılacak. Ayrılık, dünyaya gelindiğinde başlamıştır. Yakar kavurur. Özlem dağlar gibidir. Varmak için arada dağlar öbeklenmiştir. Çıkmak niyetle başlar. Niyet, ayrılığın ateşin kavurması, savurmasının sonucudur.

“Bülbül kaça aldın gülün narhını / Gül alıp satmanın zamanı değil”. Oyalanma, gecikme mükedderdir çoğu zaman. Bülbülün çığırışı gül içindir. Sesini gülden, kokusunu gülden, makamını gülden almıştır. Gülü söyler, güle söyler. Söylerken de yolda eğlenir. Oysa eğlenmenin, gecikmenin zamanı değildir. Hedefte yar bekler, acelemiz vardır.

Dağ aşılacak, menzile ulaşılacaktır.

Hedef İnsandır.

Hz. İnsan.

1 yorum:

  1. Gazi Çevik:

    “Türkü; bağlamanın dert ortaklığı eşliğinde sevdanın, hasretin, sılanın, özlemle bekleyişin en duru, içten ve özlü anlatımı, Türk’ün gönül dilinin yüreğe işleyen ezgi ile bütünleşmesi. Türküler kadar sevdalı, türküler kadar dostça, türküler kadar Türk'çe yaşamak dileklerimle.” Gazi ÇEVİK

    Asırlarca yaşayacak bir türkü. Çünkü uğruna yaşanmış hesapsız bir sevda var. Nuri Üstünses'ten alınan bu Divriği türküsünün hikayesi Binboğalarda, Toroslarda başlar. Ovalı Osman’la obalı Senem’in kavuşamadıkları sevdanın hikayesidir. 40 yıldan fazla zaman geçmesinin ardından, o ana kadar hiç karşılaşmayan sevdalıların bir haberleşme sonucunda sevgilerini diri tutmaları üzerine yakılmış bir türküdür.

    "Yaprak gazel olmuş durmuyor dalda
    Vefasız güzelden bize ne fayda
    Bu ayda olmazsa gelecek ayda
    Ölürüm vazgeçmem sevdiğim senden"

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...