28 Kasım 2011 Pazartesi

Özür Dilemek ve Hakikat


Erdoğan’ın özrünün hiçbir anlamı yoktur. Devletlerin özrü nasıl olur? Erdoğan kendisi adına özür dilemiştir. Kendisini bağlar. Belki partisini de bağlar. Lakin sanmam. Partisinden bu özre karşı çıkacak onlarca vekil vardır. Sadece kendini bağlar, ya da bu metni yazan ‘muhtemelen Y.Akdoğan’ı bağlar, yani danışmanını. Niye korkuyorsunuz? Neden korkuyorsunuz? Rahat olunuz, hayatınızı kendinize zehir etmeyiniz. Her şey siyaset değil, her şey oy değil. Bakınız, yandaş yazarlarınız bile yüz vermedi çoğunlukla bu özre. Tekrar söylemek iyidir Erdoğan’ın özrünün hiçbir anlamı yoktur. Anlamsız kaygan bir yolda kendini yormaktadır. En önemlisi de Erdoğan özür dilerken devleti suçlama noktasına varmıştır.

Haklı olarak, Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Profesör Yusuf Halaçoğlu; “Başbakan buna nasıl karar verebilir. Meclise getirsin bakalım. Dedesi yaptıysa özür dilesin. Başbakan şahıstır. Başbakanlık adına yapamaz, bunu yapabilmesi için Meclisten karar çıkartması lazımdır” derken doğruyu söylüyor.

Atatürk’ün üzerinde durduğu en önemli konu, hatta düşman kuvvetleri boğazımıza kadar dayandığı anda en önemli gördüğü konu, yurt içindeki eşkıyaların ayaklanmalarının bastırılmasıdır. Hatta cepheden asker çekerek, Anadolu içlerindeki ayaklanmaları bastırmak üzere eşkıyanın üzerine salmak ve daha sonra cepheye yürümek en önemli politikalarındandır. Neden? Çünkü iç bütünlüğü sağlanmayan bir millet cephede ne yapacaktır? İç bütünlüğü sağlamlaştırılamayan askerle cephede ne yapılabilecek? Hiçtir bu soruların cevapları.

“Trakya’nın maneviyatını yükseltmek maksadıyla, Anadolu halkı, baştan aşağı yek-vücut bir hale getirildi, kararlar istisnasız, bütün komuta heyetleri ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. … İngiliz himayesi altında müstakil bir Kürdistan kurulması hakkındaki propaganda ve taraftarları bertaraf edildi, Kürtler Türklerle birleşti.” (Nutuk:Cilt 1,Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları)

İşte mesele budur. Anadolu’nun bütünlüğünü kurtarmak ve ileriki günlerde bu bütünlüğü korumak. Bu itibarla Erdoğan’ın özrünün hiç kıymet-i harbiyesi yoktur. Yok hükmündedir. Zamanın gerçekleriyle değerlendirilmeyen tarihi vakalar üzerindeki yorumlar hatalara gebedir. Hatalar ise yeni yeni hataları doğurur.

Bugün Dersim özrü dileyenler, yarın Kürt katliamı yaptığınızı söylediklerinde nereye kaçacaksınız? Neyi nasıl savunacaksınız. Akıllı olun, tarihiniz size onur duyacağınız sayfalar bırakmıştır. Vakarınızla o sayfalardan üzerinize düşen bilgiyi alın ve tarihinizle gurur duyun.

Bugün de ülkemizin en önemli meselesi olarak, bölücülük durmaktadır. Bu problem halledilmeden, sosyal sahada, ekonomi alanında yapılacak ilerlemelerin hiç manası olmayacaktır. Bölücü terör odaklarını kendilerine destek veren yabancı ülkeleri de açık ederek, ortadan kaldırmak, tesirsiz hale getirmek, dağları temizlemek, büyük şehirlerin bile ana arterlerinde hoyratça kanlı eylemler yapan bu gözü dönmüş eşkıya artığı yapılanmayı dağıtmak, zararsız hale getirmek devletimizin en önemli görevidir. Bu görevi yapıyorken de devletimizin tek bir dayanağı Türk Milleti olacaktır.

1 yorum:

  1. Gazi Çevik:
    Yetmiyormuş gibi, hadiseye kaynak olarak; hamaset ve kurgudan ibaret belgesiz, kayıtsız sadece kulaktan dolma bilgilerle yazılmış "Son Devrin Mazlumları" adlı bir kitabı kaynak gösteriyor. Çünkü yazan Necip Fazıl. Öyle ya, Necip Fazıl deyince sözde milliyetçi-muhafazakâr kesimden " kesinlikle Necip Fazıl yazmışsa doğrudur" diyecek çook insan var...

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...