21 Kasım 2011 Pazartesi

Yunanistan, Türkiye ve Borçlanma

Yunanistan darbeye maruz kaldı!

Yunan Kemal Derviş’i ülkeyi, krizi toplaması için Başbakan’lığa oturtuldu.

Ne olmuştu?

Belki de açlıktan yoksullar sokaklara dökülmüştü. Yani, yoksullar darbe yaptı ve Yunan hükümeti devrildi. Avrupa’nın devlerinin Yunanistan’a verecekleri -yardım, kredi, borç- adına ne derseniz deyin, kendince felaketi gördü Yunanistan Başbakanı, ve “Halkıma danışacağım” dedi Hükümet. Sen misin böyle düşünen dediler. Yerle bir ettiler Yunanistan’ı. Halk sokaklarda kırdı geçirdi, zaten fitili uzamış, yanmaya hazırdı, bir kibrit çakılmasıyla yetti.

Burada ne oldu? Kapitalizm zorda olan halka oylattırılırsa, aleyhinde oy çıkacağı tabiidir. Bunun önüne geçtiler, demokrasi havarisi geçinenler.

Ya önerdiğimiz yardımı -planı- alırsın dediler, ya da Avro’dan ayrılırsın. Fransa Başkanı ve Alman Şansölye’si birlikte geliştirdiler politikayı. Yunan Başbakanı iddiasından vazgeçti, referandumdan geri döndü. Oysa küresel güç Yunanistan’ın kurtuluşunu ama gerçek kurtuluşunu kendi iradesi ile ortaya koymuştu. Avro’dan ayrılmak. Sanıyorlardı ki Yunanistan Avrupa Birliğine yüktür!  Tam aksini söyleyenlerdeniz biz, Avrupa Birliği tüm güçleri ile Yunanistan üstüne abanmış asalaklar gibiydi, kanını son damlasına kadar emdiler, batırdılar, bitirdiler Yunanistan’ı. Baktılar ele geçirilecek bir şeyi kalmadı Yunanistan’ın ayrılın dediler veya bizim söylediğimizi yaparsınız. Kansız bir ihtilal ile hükümeti değiştirdiler. Yeni bir belayı Yunanlıların başına tebelleş ettiler.

Ergin Yıldızoğlu bakın nasıl yorumluyor: bir AB üyesi olarak Yunanistan’ın seçilmiş siyasi liderlerinin özgürce karar alamayacağı; halkın yaşamını etkileyen kararların halkın onayına sunulmasına izin verilmeyeceği; iktidarın, üye ülkelerin hükümetlerinde değil, bir hegemonya inşa etmekte olan Almanya-Fransa ekseninde yoğunlaşmakta olduğu gözler önüne serildi. Franz Fanon’un “ulusal mekânda ötekinin iktidarı” tanımından hareket edersek, Yunanistan’ın da neredeyse bir sömürge statüsüne indirgendiğini de...”

İşte böyle bu küresel çetelerin demokrasi dediği kendilerinin söylediklerinin yapılmasından ibarettir.

Kendilerini öyle pazarlıyorlar, öyle reklam ediyorlar kusursuz, günahsız. Yunanistan’da başbakanlığa oturtulan kişi zaten istifa eden Papandreu’ya danışmanlık yapıyordu. Yani ülkenin bu hale gelmesinde katkısı göz ardı edilemez. AB’nin para politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında etkili makamlarda görevler yapmıştı. Katıksız bir AB savunucusudur, isterseniz buna küresel güçlerin teknesinin koruyucusu, onların su taşıyıcısı da diyebiliriz. Bu itibarla asla Avro’dan vazgeçmeyecek ve sahiplerine itaate devam edecektir.

Profesör Deniz Gökçe; “2011 boyunca Merkel ve Sarkozy’nin önderliğinde tüm Avrupalı siyasilerin performansı çok kötüydü” diyor. (Akşam,15.11.11) “Avrupa’da zirve zırvaya dönüşmüştü”. Yunanistan’ı ardından İtalya’yı kurtarma planlarında yapılan zirveler gerçekten de zırvaya dönüşmüştü. Ne bir çözüm önerisi getirebildiler ne de soruna doğru bir tanım. Aslında yapamadıklarından değildi tabii ki, tanımlama işlerine gelmiyordu, çünkü kendilerini açık edeceklerdi. Korktukları buydu.

Türkiye’de 2011 yıl sonunda, yıllık cari açığın 80 – 85 milyar dolar olacağı ve bu miktarın da GSYH oranın %10 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Tehlikeli sınırlardadır bu sayı. Borçlanmanın, hovardaca harcamanın gözden geçirilerek, makul bütçe planlarına dönülmesi, tasarruf oranının artırılması önlemlerinin alınması gerekmektedir. Aksi halde komşumuz Yunanistan’ı kurtarma derdine düşenlerin Allah muhafaza, o kötü günlerde yanımızda olmayacağı kesindir.

Değil yanımızda olmak bir kaşık suda boğmak isteyeceklerdir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...