Atatürk’ün söylediği bu
vecizedeki ‘vücut’ kelimesini, millet, ‘kafa’ kelimesini de münevver-yönetici
olarak okursak söylemek istediğimiz daha rahat anlaşılacaktır. ‘Kaht-ı rical’
hangi zamanlarda ortaya çıkar? Sorusu epeyce uğraştırmış olmalı düşünürleri.
Kalkınma nasıl ki, bütün kurumlarıyla birlikte olursa, geriye düşüş de toptan
ve bütün kurumları ile birlikte olmaktadır. Bütün bunların başında da ‘vücudun’
(milletin) sağlığından olması, toplumun hastalanması, vücudun zafiyet geçirmesi
yatmaktadır. Millet hastalanınca, münevverleri -yöneticileri de-
hastalanmaktadır. Kurtuluş ise, ancak nesillerin birkaç göbek devrinden sonra
olabilecektir. Öncelikle sağlıklı bir vücuda sahip olunmalı, münevverler
ardından sökün edecektir.
Geçenlerde CNN-Türk
Televizyonunda bir haber izledim. “İngiltere’de
etkili bir tıp dergisinde yayımlanan bir raporda, doktorlar ve resmi sağlık
yetkililerinin harekete geçerek aynen alkol tüketiminde olduğu gibi çocukların
televizyon ya da bilgisayar ekranı önünde geçirdikleri zamana da kısıtlamaları
gerektiği çağrısı yapıldı.
Rapora göre çocukların TV, bilgisayar ve ekran oyunları saplantısı hem
gelişmelerine zarar veriyor hem de uzun vadeli fiziksel hasarlara neden oluyor.
ABD, Kanada, İngiltere ve Avustralya’da çocukların ekran karşısında 6 – 8
saatlerinin geçirdiklerinin” tepsinin yapıldığı ve bu
sürenin kısıtlanmasının istendiği bildiriliyordu haberde. Ayrıca bu durumun, “Obezite ve kalp sorunlarına sebep olduğu” değerlendirilmiştir.
Görüldüğü gibi haber,
çocukluk devresindeki eğitim ve gelişme hatasından söz etmektedir. Biz biraz
daha ileri gidelim.
“İnsan türü daha ilk döllenme anından itibaren tamamen evrimsel açıdan
programlanmış bir şekilde gelişiyor ve muazzam bir bilgisayar olan beyni de teşekkül
etmeye başlıyor, daha ilk 3/5 aydan itibaren de amigdala (badem demek) denen
derin beyin çekirdeği teşekkül ediyor. Zamanla üst tabakalar oluşuyor. Amigdala
emosyonel tepkilerin hatırlanmasının da regülatörü ve duyguların düzenlendiği
limbik sistemin bir parçası.
Dünyaya gözümüzü açtığımızda beynimizde modüler şekilde çalışmaya
hazırlanmış set-programlar mevcut. Mesela insan lisanı öğrenmeye ve kullanmaya
programlı olarak doğuyor.” (Mehmet Kerem Doksat / 26
Kasım 2008)
“O süreç başladığında, O’nun elvermesi dışında, hiçbir nefs konuşamaz!
Onlardan kimi şaki (imanı olmayan, sonsuza dek cehennemlik) kimi de saiddir. (imanı olan sonsuza
kadar cennetlik) (Hud/105). İşte tefekkür noktası. “O süreç”!
Nasıl bir haldir ki, süreç başladığında, “şaki”ler ve “said”ler birbirinden
ayrılıyor? “Said saiddir anasının
karnında, şaki şakidir anasının karnında” kelamı
ayeti kerimeyi tefsir ediyor adeta. Vakı’a Suresi 38. Ayette Said, “ashab-ı yemin” ,
41. Ayette Şaki “Ashab-ı
şimal” olarak da belirtilmektedir.
Milletin sağlığı,
çocuklarının sağlığı ile çocuklarının sağlıklı yapısıyla tanımlanır,
tanımlanmalıdır. Çünkü çocukları milletin geleceğinin temsilcileridir. Kafa,
vücut, düşünce sağlığı tam olabilmesi çocukların sıhhatli, sağlıklı, sorunsuz
olarak dünyaya getirilmesi ve çocukluk çağlarının da sağlıklı ortamlarda,
sorunsuz olarak geçirilmesine bağlıdır. Ailenin sağlığı, çocuğun sağlığı,
çocuğun sağlığı ise milletin sağlığıdır.
Anne rahminde meydana gelen
(sevgi ile) döllenme sonrası ilk olarak beyin vücuda gelmekte, beyin, dünyada
bir insanı taşıyacak ve rahat bir ömür sürdürecek diğer organların meydana
gelmesi için emirler göndererek oluşumun ve insan vücudunun meydana gelmesini
sağlamaktadır. Beyin “muazzam
bir bilgisayar” olduğuna göre ve vücudun diğer organlarına
emir veren ve oluştuğu anda akıllı olan bir varlık olarak tanımlayabiliriz. O
halde, doğum henüz gerçekleşmeden evvel anne karnında, bebek (cenin) ile dış
dünya arasında da iletişim sağlanmaktadır. Bu iletişimi bebek, annenin gözü,
kulağı, elleri ile yapar. Annenin gördükleri, duydukları, bebeğin de
gördükleri, duydukları olur. Annenin hoşlanmadığı ortamlarda bulunması, canının
sıkılması, nefret etmesi gibi hissiyatları da bebeği doğrudan etkiler ve aynı
duyguları annesi ile birlikte yaşarlar. Demek ki, çocuğun eğitimi ve gelişimi
daha anne karnında iken başlamaktadır.
Öyleyse, sağlıklı bir
millet olabilmek için annelere (aileye) büyük görevler düşmektedir.
Karınlarındaki bebeğe bir emanet olarak bakarak, onun hoş kokular içinde, güzel
musikiler eşliğinde, hoş sohbet adamlar arasında, yabancılardan, kötü
niyetlilerden uzak durarak ve ana rahmindeki devreyi kusursuz tamamlayarak
dünyaya getirmeleri bir zorunluluktur.
Çocuğun doğumundan sonra
ise;
İçinde bulunduğumuz
ekonomik zorluklar sebebiyle artık anneler de bir işte çalışmaktadırlar.
Çocuğun dünyaya gelmesinden itibaren (aslında doğuma bir-kaç ay kala) çalışan
anneye izin verilmelidir ve bu izin çocuğun okula başlayacağı güne kadar devam
etmelidir. Çocuğun anne ve aile sevgisi ile büyümesi, anne sütü içmesi,
beslenme zamanının, oyun zamanının, uyku zamanının anne sevgisi ve hassasiyeti
ile ayarlanması ve bakımının yapılması çok büyük önem arz etmektedir. Çocuğuna
bakmak ve yetiştirmek üzere işinden izinli sayılan annenin sosyal güvenlik
primlerinin devlet ve/ya bir sigorta fonu tarafından karşılanması gerekecektir.
Milletine sağlıklı, kafası sağlam, vicdanı hür, beyni hür, irfanı hür bir evlat
yetiştiren bir anne için yapılacak her türlü fedakârlık, milletin bekası adına
helal olacaktır.
Sağlıklı kafa yapısına
sahip insanlar çoğaldıkça da millet -vücut- sıhhatine kavuşacaktır.
Doğruyu Allah, Resulü ve
Dostları bilir.
Harun Meral :
YanıtlaSilBatı toplumlarını en fazla tehdit eden husus, dağılan aile ve aile de verilemeyen terbiyedir. Ayrıca sağlıksız beslenmeden başlayan, aile ortamı dışında ayaküstü yiyecekler ile başlayan sağlıksız insanların sayısı küçümsenemeyecek kadar çoktur. Bu nedenle Türk çocuklarının hem beden hem de ruh sağlığı ve betin olarak çok itina ile yetiştirilmesi gelecek açısından stratejik bir önem taşımaktadır.
Harun Meral :
YanıtlaSilÇocuklar geleceğimizdir, bu düsturla hareket edilmelidir.
Mustafa Tekinkuş:
YanıtlaSilBir Çin atasözü imiş.."Bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, OTUZ YIL SONRASINI DÜŞÜNÜYORSAN İNSAN YETİŞTİR...Gelecek ve geleceğimiz onlar...Allah herkese salih evlatlar nasip etsin...