“Yazmanın çok acı verdiği günleri yaşıyorum uzun süredir.”
Diye başlamış yazısına Ahmet Takan. Silopi, Cizre, Şırnak ve benzeri il ve
ilçelerdeki olayları hatırladıkça yandığını anlatıyor. Yürek burkan acıları
taze tutmak belki uyanamayanların iğnesi olurda acıtır, belki de uyanırlar diye
tekrarlar yapılıyor. Nafile. Bir yandan terör, bir yandan Ortadoğu’daki düşman
sarmalı, yetmezmiş gibi, Türk egemenliğine son vermek isteyen ve canla-başla
çalışan, Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran bir iktidar!. Yazmak gerçekten
zor. Bir görevi baştan savarcasına yapmak, zevk vermiyor insana. Severek,
anlayarak, bilerek yapmalı insan işini.
Ortadoğu’daki yaygaralar,
Türkiye’nin Güney Doğu’sundaki terörist faaliyetler, IŞİD –PKK ve benzerlerinin
Türkiye sathına yaymaya çalıştıkları terör saldırılarının tamamının temelinde,
Türkiye rejiminin değiştirilmek istenmesi yatar. Hazır ellerinde ezici bir
meclis çoğunluğu varken, yaptılar yaptılar. Geri kalırsa avuçlarını
yalayacaklarını biliyorlar.
İstenen şudur: Türkiye’yi
5-6 parçaya ayırarak (PKK’nın siyasi temsilcilerinin ağzından
20-25 parça) küçük devletçikler kurulsun. Sonra
birleşerek, birleşmiş federe şeklinde yeni bir birlik kurulsun. Niye ayırmak
istiyorlar? Çünkü küçüklerle baş etmek daha kolaydır. Sağlam duran, kuvvetli ve
ara sıra da olsa bağımsızlık fikri aklına gelen büyük devletler tehlikelidir.
Anayasa değiştirmek
isteyenlerin söyledikleri şu: 1982 Anayasasının ilk dört maddesi, ideolojik
söylemlere sahip. Bunların değiştirilmesi gerekiyor. İlk dört maddeyi yazalım
buraya:
“Madde: 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde: 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve
adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde: 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al
bayraktır. Milli marşı “istiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
Madde: 4- anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet
olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve
3’ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
İşte kıyametin koparıldığı
maddeler bunlar.
Amaçlarının
gerçekleştirilmesine ket vuran hüküm şudur: ”Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Bu
hüküm yürürlükten kaldırılırsa hedefe ulaşmak kolaylaşacaktır.
Yine anayasanın 66.
Maddesinde belirtilen “Türk
Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” hükmü,
yaratılan çatışmanın esasını oluşturuyor. “Eşit vatandaşlık”tan bahsediliyor. Bu
maddenin eşitliği bozan neresi var anlamak zor. Sen kendine Türk
demeyebilirsin. Burada, seni zorla “Türk”
yapan yok. Yalnızca bu devletin vatandaşıysan, bütün vatandaşlığın haklarına
sahip olabilmenin tarifi var. Hepsi bu. Sen kendini Kürt olarak, Laz olarak..
Tanımlayabilirsin, bu senin en tabii hakkın ve hiç kimse senin bu tanımına
karşı çıkmaz, çıkamaz. Nitekim yaşadığımız bu yıla kadar da Kürt, Laz…
Komşularımız serbestçe kendilerini tanımlamışlardır. Ne bir ayıplama olmuştur,
ne de bir ayırımcılık. Söz konusu madde, tamamen herkese eşit vatandaşlığı
tanımlayan ve özel olarak vatandaş olan herkesin eşit kabul edildiği bir mana
içermektedir. Bu maddeye göre kavga çıkartanlar, başaramayacaklardır. Bir
noktada kesinlikle ayakları tökezleyecek ve yaptıklarından utanacaklardır.
Hiç kuşkum yok, Türkiye
idarecilerine, Anayasa’nın değiştirilmesi gerektiği fikrini de, bu ülkenin
bölünmesini, parçalanmasını, küçük devletçiklere ayrılmasını isteyen dış güçler
ve kadim düşmanlarımız istemiştir.
Anlayamadığım şudur:
Bir kişi neden, neden
düşmanının istediğini canla başla yapmak için çırpınır durur?
Ahmet Takan’ın yaşadığı
acıları anlıyorum. Zaten, o acıyı duymayanlar insan bile olamazlar…
Murat Alparslan Tekoğlu :
YanıtlaSilAltına imza atılacak bir yazı daha. Zihninize sağlık.
Mehmet Kınacı :
YanıtlaSilSayın cumhurbaşkanım üniversitede devleti suçlayan bildiriye imza atanları "BEŞİNCİ KOL FAALİYETİ YAPANLAR" olarak niteledi....Biz İŞGAL ALTINDA mıyız,üniversitelerimize yabancılar AJAN yerleştiriyor???Peki bizi yönetenler o sırada neler yapıyor???Yoksa onlarda mı BEŞİNCİ KOL GÖREVİYLE orada duruyorlar?diye sormadan edemiyorum.....Keşke EŞŞEK olsaydım....EŞŞEK...Sırtıma çuvalı vurur,yürürdüm...