9 Mayıs 2012 Çarşamba

Hesaplaşılmadan, Hellaleşme



“Biz makam uğruna, iktidar hırsı uğruna yol arkadaşlarını harcayan, birbirine komplolar yapan, birbirinin kuyusunu kazan siyasetçilerden değiliz. Bizde hesaplaşma olmaz. Bizde helalleşme olur.”

Böyle söylemiş Erdoğan. Kaç zamandır gazetelere bakamadığım gibi, TV haberlerini de kaçırıyorum. Bu sözü ben, Ahmet Takan’ın 08.05.2012 tarihli yazısından aldım.

Sakat bir mantık, anlamsız bir cebelleşme, lüzumsuz bir karşı durma…

Hesaplaşılmadan, hellaleşme nasıl olacak?

Bu yüzden söylemiştik, “yüksek makamlarda oturmak zordur” diye. Yüksek makamların yüksek karakterli ruh taşıyanlar tarafından doldurulması bunun için önemlidir. Fakir milletin ekonomik kıymetlerini har vur harman savur, sonra da helalleş.. Olacak şey mi?

“O (şeytan) size ancak egonuzu kuvvetlendirecek fikir ve fiilleri, yalnızca helal olmayan bedensel zevkler için yaşamayı ve Allâh hakkında ilme dayanmayan şekilde hüküm vermenizi emreder.” (Bakara/169)

İlme ahlaka uygun olmayan, kaynağı da açıklanmayan bilgiler ve söylemlerle halkın kandırılmasından başka bir şey değil. Dini referanslı ve söylenildiğinde ve/ya duyulduğunda dini çağrıştıran kelimelerle konuşmak tamamen halkın oyunu avlamaya yönelik siyasi yatırımlardır. Niçin yapıyorlar bunu? Cahil sandıkları geniş halk kesimlerinin kandırılması bu ve benzeri terim ve kelimelerle avlanması kolay oluyor da ondan. Oysa şeytan egoyu kuvvetlendirecek fikir ve fiilleri daima zerkeder. Dili uzun olanlar ise, bu fikirleri derhal halka yayar, fiilleri de derhal uygularlar. Düşünmek, düşünmek asla yoktur çünkü esaret hayatı yaşamaktadırlar. Helal olmayan yollardan, bedensel (dünyevi) zevkler için yaşamayı ön plana çıkarmışlardır. Hükümleri de ilme dayanmayan, ezber ve subjektif kararlardır. Hükümleri de bu yanlış bilgilere dayanır. Kaldı ki, ego (nefis) kuvvetlendikçe kendisini kuvvetlendirecek yeni bilgilere, yeni fiillere ulaşması zorda olmayacaktır. Kısır döngü adeta.

“… Size güzel – temiz gıdalar helal kılınmıştır” (Mâide/4)

“İnsan”a gıda ilahi kaynaklardan verilir. ‘Güzellik ve temizlik’ ilahi kaynağın özelliğidir. Onda safiyet, onda süzülmüşlük vardır. İşe yaramaz ve lüzumsuzluklar elenmiştir. Yoktur. İnsan’ın gıdası tertemizdir. Kirli bilgi barınmaz orada. Vaktiyle ilahi kaynaklardan bildirilmiş bilgiler asla bozulmaz, saf haliyle insanlığın emrine verilir. Bir harfine bile dokunulmaz. Öyleyse bu gıda “helal”dir. Ananın ak sütü gibi helaldir.

Yüksek makamlarda oturan zat-ı muhteremin söylediğinin başındaki, arkadaşlarını harcama, yolda bırakma gibi hasletleri de olmuş, yazarını ve tarihini verdiğimiz yazıyı okursanız ne demek istediğimiz daha da anlaşılır, tek tek sayıyor isimleriyle. Buradaki yalana niye müracaat edilir. Halkın cehaletine karar verildiği için. Balık hafızalı olduğumuzu peşinen kabul ettiği için. Burada da ayrı bir sakatlık var. Konumuz burası değil.

“Muhakkak ki bunlar, önlerindeki dünyayı seviyorlar ve arkasından gelecek çok zorlu bir süreci hesap etmiyorlar” (İnsan/27)

Davaları tamamen dünyayı ve yaşadığı ülkeyi kendi düşüncelerine uydurmaya planlanmış. Hakk, Hukuk şöyle dursun. Ne düşünüyorlarsa doğruluğuna iman etmişler. Destekçileri de hemen peşlerinden atılıyorlar. Onlarda da aynı hastalık belirtileri var. Onlarda da aynı büyüklük, aynı kibir. Dava dedikleri kavgadan ibaret. “zorlu süreci” söylüyorlar ama inanamıyorlar. Kendilerinin bu süreçten vareste olduklarını kabul ediyorlar galiba. Nasıl bir hata içindeler ve nasıl anlamıyorlar. Güya ilimleri, tahsilleri bunları anlamaya müsait. Hatta bir defasında “bunlardan biz anlarız” mealinde bir şey de söylemişti. Peki, bildiklerini, anladıklarını varsayalım:

“Vay hâline o (adet diye) namaz kılanlara ki; Onlar (iman edenin mi’racı olan) salâtlarından (okunanların mânâsını yaşamaktan) kozalıdırlar (gafildirler)!” (Maun/4-5)

Helalleşmeden nereye geldik!

İlintili birbiriyle.

Kandırmak için namaz kılanların, hesaplaşılmadan helalleştik diyerek kamunun malının üzerine oturmayı adeta yasalaştırmaktalar. Kendilerini böylece avutmaktalar. Kendilerini ve insanları kandırmaktalar.

Dünyevi amaçları için, referansı dinden gelen kavramları kullanıyorlar. İnsanları kandırıyorlar. Oy avlıyorlar.

Hepsi bu.

1 yorum:

  1. ALLAH'IN KULU9 Mayıs 2012 02:55

    NE DİYELİM,
    "MEVLA GÖRELİM NEYLER,
    NEYLERSE GÜZEL EYLER."

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...