“Biz makam uğruna, iktidar
hırsı uğruna yol arkadaşlarını harcayan, birbirine komplolar yapan, birbirinin
kuyusunu kazan siyasetçilerden değiliz. Bizde hesaplaşma olmaz. Bizde
helalleşme olur.”
Böyle söylemiş Erdoğan. Kaç
zamandır gazetelere bakamadığım gibi, TV haberlerini de kaçırıyorum. Bu sözü
ben, Ahmet Takan’ın 08.05.2012 tarihli yazısından aldım.
Sakat bir mantık, anlamsız
bir cebelleşme, lüzumsuz bir karşı durma…
Hesaplaşılmadan, hellaleşme
nasıl olacak?
Bu yüzden söylemiştik,
“yüksek makamlarda oturmak zordur” diye. Yüksek makamların yüksek karakterli
ruh taşıyanlar tarafından doldurulması bunun için önemlidir. Fakir milletin
ekonomik kıymetlerini har vur harman savur, sonra da helalleş.. Olacak şey mi?
“O (şeytan) size ancak
egonuzu kuvvetlendirecek fikir ve fiilleri, yalnızca helal olmayan bedensel
zevkler için yaşamayı ve Allâh hakkında ilme dayanmayan şekilde hüküm vermenizi
emreder.” (Bakara/169)
İlme ahlaka uygun olmayan,
kaynağı da açıklanmayan bilgiler ve söylemlerle halkın kandırılmasından başka
bir şey değil. Dini referanslı ve söylenildiğinde ve/ya duyulduğunda dini
çağrıştıran kelimelerle konuşmak tamamen halkın oyunu avlamaya yönelik siyasi
yatırımlardır. Niçin yapıyorlar bunu? Cahil sandıkları geniş halk kesimlerinin
kandırılması bu ve benzeri terim ve kelimelerle avlanması kolay oluyor da
ondan. Oysa şeytan egoyu kuvvetlendirecek fikir ve fiilleri daima zerkeder.
Dili uzun olanlar ise, bu fikirleri derhal halka yayar, fiilleri de derhal
uygularlar. Düşünmek, düşünmek asla yoktur çünkü esaret hayatı yaşamaktadırlar.
Helal olmayan yollardan, bedensel (dünyevi) zevkler için yaşamayı ön plana
çıkarmışlardır. Hükümleri de ilme dayanmayan, ezber ve subjektif kararlardır.
Hükümleri de bu yanlış bilgilere dayanır. Kaldı ki, ego (nefis) kuvvetlendikçe
kendisini kuvvetlendirecek yeni bilgilere, yeni fiillere ulaşması zorda
olmayacaktır. Kısır döngü adeta.
“… Size güzel – temiz gıdalar
helal kılınmıştır” (Mâide/4)
“İnsan”a gıda ilahi
kaynaklardan verilir. ‘Güzellik ve temizlik’ ilahi kaynağın özelliğidir. Onda
safiyet, onda süzülmüşlük vardır. İşe yaramaz ve lüzumsuzluklar elenmiştir.
Yoktur. İnsan’ın gıdası tertemizdir. Kirli bilgi barınmaz orada. Vaktiyle ilahi
kaynaklardan bildirilmiş bilgiler asla bozulmaz, saf haliyle insanlığın emrine
verilir. Bir harfine bile dokunulmaz. Öyleyse bu gıda “helal”dir. Ananın ak
sütü gibi helaldir.
Yüksek makamlarda oturan
zat-ı muhteremin söylediğinin başındaki, arkadaşlarını harcama, yolda bırakma
gibi hasletleri de olmuş, yazarını ve tarihini verdiğimiz yazıyı okursanız ne
demek istediğimiz daha da anlaşılır, tek tek sayıyor isimleriyle. Buradaki
yalana niye müracaat edilir. Halkın cehaletine karar verildiği için. Balık
hafızalı olduğumuzu peşinen kabul ettiği için. Burada da ayrı bir sakatlık var.
Konumuz burası değil.
“Muhakkak ki bunlar,
önlerindeki dünyayı seviyorlar ve arkasından gelecek çok zorlu bir süreci hesap
etmiyorlar” (İnsan/27)
Davaları tamamen dünyayı ve
yaşadığı ülkeyi kendi düşüncelerine uydurmaya planlanmış. Hakk, Hukuk şöyle
dursun. Ne düşünüyorlarsa doğruluğuna iman etmişler. Destekçileri de hemen
peşlerinden atılıyorlar. Onlarda da aynı hastalık belirtileri var. Onlarda da
aynı büyüklük, aynı kibir. Dava dedikleri kavgadan ibaret. “zorlu süreci”
söylüyorlar ama inanamıyorlar. Kendilerinin bu süreçten vareste olduklarını
kabul ediyorlar galiba. Nasıl bir hata içindeler ve nasıl anlamıyorlar. Güya
ilimleri, tahsilleri bunları anlamaya müsait. Hatta bir defasında “bunlardan
biz anlarız” mealinde bir şey de söylemişti. Peki, bildiklerini, anladıklarını
varsayalım:
“Vay hâline o (adet diye)
namaz kılanlara ki; Onlar (iman edenin mi’racı olan) salâtlarından (okunanların
mânâsını yaşamaktan) kozalıdırlar (gafildirler)!”
(Maun/4-5)
Helalleşmeden nereye
geldik!
İlintili birbiriyle.
Kandırmak için namaz
kılanların, hesaplaşılmadan helalleştik diyerek kamunun malının üzerine
oturmayı adeta yasalaştırmaktalar. Kendilerini böylece avutmaktalar.
Kendilerini ve insanları kandırmaktalar.
Dünyevi amaçları için,
referansı dinden gelen kavramları kullanıyorlar. İnsanları kandırıyorlar. Oy
avlıyorlar.
Hepsi bu.
NE DİYELİM,
YanıtlaSil"MEVLA GÖRELİM NEYLER,
NEYLERSE GÜZEL EYLER."