24 Şubat 2017 Cuma

16 Nisan’da Bir Sözümüz Var


Yeniden ağır bir kamplaşma mecrasına sokulduk. Ekim 2016’dan beri fikir üretimi, edebiyat, sanat ve ilmi eserler üretimi sonlandı. Herkesin aklında fikrinde 16 Nisan.

Hayır! Kötü değil. Kötü olan, kamplaşma, ayrışma, lobileşme… düşünebilme yetisini de beraberinde öldürüyor..

Anlaşılıyor ki, 16 Nisan nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın siyaset yeniden düzenlenecektir. Yenilenin olmayacağı gibi düşünülürse de, iktidar sahipleri için öyle değil. Her hâlükârda sistemin içinde kalmak, anayasaya uymak gibi bir zorunlulukları olacaktır. Bugünkü gibi, akıllarına esenleri değil, istişare sonucu tespit edilen politikalara dönecekler ve bugünkünden daha hayırlı olacağı bellidir. Kazanmak zorunluluğu gibi bir hedefi belirlediler. Nedendir bilinmez! Mevcudun suyu mu çıktı ki, değişiklik mecburiyetini taraftarlarına kabul ettirmek isterler? Yoksa bizlerden kaçırmak istedikleri ve henüz bizlerin anlayamadığı bir husus mu var? niye kazanmaya mahkumsunuz?

Nereden çıkartıyoruz bunu?

Yeniden geçmişin kirli çamaşırlarını ortaya dökmelerinden, ‘hayır’ diyeceklerin teröristlerle aynı olduklarını söylemelerinden, özellikle Atatürk düşmanlığını yeniden köpürtmelerinden…

Devletin valilerinin, kaymakamlarının, rektörlerinin, imamlarının iktidar lehine ve resmi dairelerinden propaganda yapmalarından…

Asılsız tarihi bilgileri milletin zihnine kakalamalarından…

Devletin en üstünden, en altına kadar tüm görevlendirilenlerin canla-başla kazanmak için çabalarından.


Kazanma isteği, iftiraları da beraberinde getiriyor. Yalanlarla, dolanlarla kazanılan para helal ettiriliyor. Din adamı kılıklı zevat, Dırar Mescitlerinde utanmadan dini siyasi emellerine alet ediyor. Allah adına söylenen nutuklar, milletin kafasını karıştırıyor. Tavaf esnasında yapılan evet duaları, C.B.nin tavaf anında Kâbe mahalline girmesi, gönderilen resimler, koca koca gazete yazarlarının üstelik hiç de anlamadıkları din konusunda allame kesilmeleri, kıldıkları namazları, yaptıkları tavafları allayarak, pullayarak anlatmaları…

Hâsılı, kazanmak zorundalar.

Buna mecburlar. Ve kazanmak için ne lazımsa yapıyorlar. Her şey bir yana, kazanmak bir yana.

Bunlar zaten hayatlarında hiç kaybetmediler. Kaybedenler yanında hiç bulunmadılar. Daima her talepleri halledildi. Daima her işte ön önde onlar kabul edildi. Sağ iktidarlar zamanında da, sol iktidar zamanında da onlar hep el üstünde tutuldular. Bakanlıklarda, üniversitelerde, devlete ait fabrikalarda hep onlar ön plandaydı. Aynı dönem mektep bitiren bir fukara evladıyla onlar arasında dağlar vardı. Devletin en kaymak işlerine onlar sorgusuz, sualsiz alındılar. Fukara çocukları diplomaları haricindeki işlerde oyalanmaya koyuldular.

Şimdi bizden ‘OY’ istiyorlar.

Yakın geçmişin üstüne kara boyalar çekelim,

Hakaretleri unutalım,

Oslo’yu hatırlayamayalım, Habur’u bilmeyelim, Dolmabahçe’yi çuvala koyalım,

Dış Politika başarısızlığını, kediye yükleyelim,

Ekonominin borç batağında kıvrandığına bakmayalım…

Olur,

Alırsınız… alırsınız!.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...