Gözü kör olsun şu
ideolojinin, şu yandaşlığın. İnsana doğru dürüst düşünme zamanı bile tanımıyor.
Varsa yoksa ideolojisinin yörüngesinde ve onun menfaatleri doğrultusunda
düşünüp, sonuç çıkartacaksın. Bir örneğini birlikte inceleyelim:
İbrahim Karagül, Yeni Şafak
Gazetesi genel yayın müdürü. Vaktiyle yine aynı gazetede yazdığı muhteşem,
Ortadoğu ve dış politika analizlerini hatırlıyoruz. Ne olduysa, gazetede idari
göreve geldikten sonra oldu. Yazılarının konusu, dokusu, gidişatı, varacağı
sonuç, vermeye çalıştığı mesaj hemen değişiverdi.
Şimdi son yazılarından
birine bakalım: şu paragrafı yerleştirmiş:
“Coğrafyamız yüz yıl sonra ilk kez derin bir parçalanma yaşıyor. Hiçbir
ülke bu senaryonun dışında değil. Kuzey Afrika'dan Pakistan'a hatta
Endonezya'ya uzanan geniş coğrafyada büyük oranda haritaları değiştirecek
küresel bir proje uygulanıyor. Bütün kimlikler ayrışmaya ve çatışmaya ayarlanıyor.”
Tamam, ayniyle katılıyoruz.
Ama bununla sınırlı değil, makalesine
giriş cümlelerinden biri de şu: “On
üç yıldır sağlam adımlarla devam eden büyük yürüyüş, büyük dönüşüm, Üçüncü
Altın Çağ'a yöneldi. Daha büyük düşünme, daha cesur hareket etme, o büyük
yürüyüşü daha da hızlandırma dönemi başladı.”
Bu ne tenakuzdur Sayın
Yönetmen?
‘Coğrafyamızın Yüz yıl sonra
ilk kez derin bir parçalanma yaşaması’ hangi olayların nasıl
gelişmesi, kimlerin kimler tarafından kullanılması sonrası yaşanmıştır?
Sorusunu asla cevaplayamıyor, cevaplayamıyorlar. Es geçiyorlar. Ya idrak
edemiyorlar, ya da ideolojilerinin, inançlarının, maddi kazanma hırslarının
esiri oluyorlar.
Bu ne aymazlıktır, bu ne
körleşme, bu ne körlüktür? Aynı makalenin bir altındaki cümle ile bir üstteki
cümle nasıl bu kadar çelişir. Hem “son
On Üç yıldır sağlam adımlarla devam eden büyük yürüyüş”
diyeceksin, hem de “Yüz
yıl sonra ilk kez derin bir parçalanma yaşıyor” diyeceksin.
Nereye koyalım, nereden çıkartalım, hangi sonuca varalım? Ya kafanız karışık,
ya da yemeye mecbur ediyorsunuz.
Yazının bundan sonraki
satırlarını okumaya gerek görmedim. Ne yazdığından haberim yok. Okumaya da
lüzum yok. Niye okuyayım? Ne anlatacak bana?
Aslında inançlarını
idelojileştirmiş, idelojisine tanrı gibi bağlanmış kişilerin yazılarını
okumamalı, sohbetlerini dinlememeli, yanlarına bile yaklaşmamalı…
İşte durum ortada. Hem
sağlam adımlarla gidiyorlar, hem de son Yüz yıldır parçalanmanın zirvesi
yaşanıyor. Neyin uğruna parçalanma? Elbette BOP aşkına. Parçalayan başkan ise,
BOP eş başkanı. Bunlardan bahsetmiyorlar, bahsedemiyorlar. O kadar yürekleri
yok. O kadar cesaretleri yok. Ne uğruna? Sırf, oturdukları koltuklar,
kazandıkları paralar uğruna.
Yazıklar olsun.
Tamam;
Doğruları söylemek zordur,
olması gerekeni ısrarla anlatmak zordur, karşının bilmediğini ona öğretmek
belki de mümkün değildir.
Lakin biliriz ki, şartlar
ne olursa olsun, doğruyu haykırmak insanın görevidir. İmkânı varken doğruları
söylemeyene de insan demek mümkün değildir.
Evet, Sayın Yayın
yönetmeni, Yüz yıl sonra ilk defa parçalanmanın eşiğinde miyiz, yoksa On Üç
yıldır sağlam adımlar gidiyor muyuz?
Haydi, bir daha tekrar et,
hangisi?
Ama İnsan’ca!...
İlhan Yalçın :
YanıtlaSil"Yüz yıl sonra ilk defa parçalanmanın eşiğinde miyiz, yoksa On Üç yıldır sağlam adımlar gidiyor muyuz?" sorunuzun cevabını ben vereyim Hocam...
Dünya parçalanıyor, biz ise sağlam adımlarla koşuyor, büyüyoruz (!)
H Seval Poyraz :
YanıtlaSilBOB un hedefini çizenler,piyon olanlar belli belli olmasına ya,sonradan değişenler ne karşılığında satın alınıyorlar ki?