2 Aralık 2015 Çarşamba

Türkiye Yönetilemiyor, Kahkahamız Yerinde Şükürler Olsun!.


13 yıl boyunca, özellikle son 6 yıldır yapılan hatalar sebebiyle, PKK siyasal düzleme çekilmiş, Türk devleti, Türk ordusu ve Türk milleti karşısında özgürlük savaşçıları gibi algılanması sağlanmıştır. Bundan böyle PKK’ya isteseniz de terör örgütü sıfatını yapıştıramayacaksınız. Sağlanan imkânlar ve göz ardı edilen karşı harekât, onların saf ve temiz insanlar olduğu algısını oturtalı çok oldu ve bir zamanlar bu da sizin isteğinizdi maalesef, dindar Apo algısını yerleştirme gayretleriniz hatırımızda duruyor. Karşınızda terör örgütü değil, bebek katilleri değil, kendi insanını bile acımasızca katleden katil sürüsü değil, yaşamak için bir vatan toprağı arayan zavallı insanlar var şimdi.

Gözünüz aydın olsun BOP eş başkanı ve ona destek verenler.

***

Türkiye yönetilemiyor. Her gün üç-beş ayrı yerde bağırarak konuşmayı yönetim zannediyoruz. Hani politika, hani strateji, hani kurmay zekâsı? İlimden yoksun rastgele anlayışıyla ‘ben yaptım oldu’ diyerek kendini kandırma avuntusu… Başka ne görebiliyoruz? Hiç…

Bir – Kaç cümlesini duyduk Rusya Başkanı Putin’in. Sonra oturdu, neler yapılması gerektiğini tartıştılar, düşündüler ve kararlarını verdiler. Hemen uygulamaya koyuldular. Konuştular mı? Hayır. Sorulara bile cevap vermediler. Putin’deki devlet adamı zekasını arar oldum, ara ki bulasın!. Önce derin derin okumalara girişiyor. Sonra kurmaylarıyla tartışıyor. Sonra buldukları siyaseti uyguluyor. Lazım olan iş, laf değil.

Hani şu derin okuma PKK hakkında? Hiç göremedik. ‘Kürt Sorunu’ deyip, karşısına yalnızca PKK’yı muhatap alanların neyi okuduğunu hala anlayamayanlar varsa, şu ‘buzdolabı’ filan lakırdılarını düşünsün biraz. Biz şöyle yapıyoruz; akşam yatıyoruz. Ya rüya görerek, ya birisiyle telefon görüşmesinde aklımıza bir şey takılıyor ve sabahleyin hemen onu uygulamaya koyuluyoruz. Düşünme yok, tartışma yok, fikir alışverişi yok. Aferin, biz Putin’den de daha kolay politika üretebiliyoruz. Ondan daha başarılıyız. Nitekim yıllar sonra ‘Kürt sorunu yoktur’ diyerek, bir kez daha kandırıldığımızı anlatmak istemedik mi?

Putin’in ne yapmak istediğini çözebilen var mı? Bendeniz çözemedim. Derin bir sessizlik, sonra uygulanacak maddelerin imzalanması. Görüşme talebinin geri çevrilmesi ve hatta toplu aile resminde bile görünmemesi. Fatih Sultan Mehmet’in bir sözünü hatırlayalım: “Sağ kolumun yapacağı işi sol kolum bilseydi, onu keserdim”. Gel de politika, istihbarat, strateji anlat, kim duyar, kim dinler, yorulmakla kalırsın.

Yıkıcı fırtınalar, derin sükûnetlerin sonunda gelir derler. Düşürülen bir uçak değil, Rusya Başkanı Putin’in onurudur ve bunun tamirine çalışılıyor. Tedbir bu noktada düşünülmelidir deriz.

***

Kerkük, Tuzhurmatı, Telafer, Musul… Türk Şehirleri Türk’ten arındırıldı. Şehir yönetimleri Kürtlerin, Arapların ellerine geçti. Mezarlıkları bile dağıtıldı. Hiç sesimiz çıkmadı. Kısık sesleriyle problemi duyurmaya çalışanları dinlemedik. Hazır Musul Konsolosluğu basıldığında ve çalışanlar esir edildiğinde ele geçen fırsatı değerlendirip, hem IŞİD’i temizlemek ve hem de Musul’u ele geçirmek imkânını hovardaca harcadık. Sonra bu IŞİD belası öyle bir büyüdü ki, dünyaya kafa tutar hale geldi. Hatay, Yayladağ ilçesi sınırına komşu ve Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgede, Türkmenlere karşı Suriye ve Rus savaş güçlerinin saldırısı yoğunlaştığında hatırımıza Türkmenler geldi. Çünkü sınırımız tehlikeye girmişti.

ABD, YPG (PYD)’li Kürtler vasıtasıyla sınırımız boyunca bir koridor oluşturmak istemiş ve adına da Kürt Koridoru demişti. Suriye varlıklarının paylaşım savaşında, başından beri Suriye (Esad) tarafında yer alan Rusya’da bu paylaşımdan nasiplenmek istemişti. IŞİD bahanesiyle, Türkmenler üzerine saldırdılar ve kanlı çarpışmalar oldu. Türkmenlerin sahip olduğu bölge düştü, sonra yeniden Türkmenler eline geçti ve bu savaş kızıştı. Ağır silahlı Rus uçakları bombalamaya devam ederlerken, Türkiye hava sahasını aştılar, yapılan ikazlara aldırış etmediklerinden Türk uçakları tarafından bir uçakları düşürüldü. Ve sorun derinleşti.

O bölgede IŞİD yok iddiamız var. Evet yok, lakin IŞİD’i pek aratmayacak katılıkta toplama güçlerin de varlığı inkar edilemez.

Türkiye’nin tarafsız kalması gereken Suriye politikasında yapılan hatalar nedeniyle, Bayırbucak Türkmenleri de, Suriye aleyhinde savaşmaya geçtiler. Tarafsız bulundukları süre içinde ki 3 yıldan fazla sürdü, rahatları ve huzurları yerindeydi.

Şimdi desek ki, yapılan hatalar yapılmış oldu kabulümüzdür. Bir hata daha yapıp, şu Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgeyi, Türkmendağı adıyla namlanan bölgeyi Türkiye’ye ilhak ediverin de yapılan bunca hatalar bir işe yarasın bari. Karışacaksa böyle karışsın.

***

Hangi konuya eğilseniz, bir yönetilememe sorunuyla karşılaşıyorsunuz.

Mesela, yandaş sendika Türkiye’de açlık sınırını hesaplıyor, fakirlik sınırını hesaplıyor. Onların rakamlarını alalım: Memur-Sen’in yaptığı araştırmaya göre Ekim ayına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.414.-Tl olarak hesaplanmış, yine 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 3.905.-Tl belirlenmiş. Bu rakamlara göre Türkiye’de yaşayanların kahir ekseriyeti yoksulluk sınırında, çok önemli bir kısmı da açlık sınırında yaşıyor. PKK cinayetleri durmaksızın devam ediyor. Bir ilin Baro Başkanı gündüz gözüyle, polislerin de içinde bulunduğu bir ortamda öldürülüyor. Durum bu iken, Brüksel’de yapılan AB toplantısında Başbakan’ın, ‘Şak’ yaparak kahkahalar attığı resimleri süsledi değerli basınımızın sayfalarını. Söyler misiniz, halimiz içler acısı iken Başbakan bu kahkahanın tadını nasıl yaşıyor?

Yönetemezseniz ve bu görev size verilmişse, yönetemeyişi kapatmak için yabancı ortaklarınızla şak da yaparsınız, kahkaha da atarsınız. İnsanca olan acıma, üzülme, derdini üstlenme gibi hassalarınızı kaybederseniz…

Arkanızda, yandaş tesmiye olunan dev basın şirketleri varken.. Yutturursunuz.

Yutturursunuz, lakin nefesiniz bitip de yeniden nefese ihtiyacınız olana kadar.

Haydi, Türkmendağı Türkiye’nin olsun, Türkmen rahata, huzura ersin, can güvenliği Türk ordusunun hizmetine verilsin.

Biz de sizi destekleyelim.

Sonra istediğiniz kadar kahkahalarınıza dönebilirsiniz.

NOT: Bu yazı yazıldıktan sonra akşam haberlerinde: “Türkmen bölgesinin Türkiye sınırı olan 98 Km.lik alanın, ABD askerleri ile korunması” kararını dinledim.

Böyle bir hataya düşülmemelidir.

Önümüzde, 1991 yılında Irak’taki olaylar nedeniyle ABD askerlerinin Kuzey Irak tarafında Türkiye’nin de yardımı ile uydurulmuş 36. Paralel bölgesinde konuşlandırılmasını hatırladım. ‘Çekiç Güç’ adıyla anılan bu uygulamadan sonra, Türkmeneli ikiye bölünmüş, Kerkük-Erbil, Erbil’de-Musul’dan ayrılmış, sonuçta Türk aileler parçalanmış, Saddam zulmünü önlemek maksadıyla çağrılan bu çekiç güç, tam aksi Saddam zulmünün artmasına neden olmuştur. Ayrıca, yıllardır baş belası olan Kuzey Irak’taki Kürt devletçiğinin temelleri atılmıştır.

Sakın ola ki, sınırımıza yabancı askerlerin konuşlanmasına izin verilmeye. Korunacaksa kendimiz koruyalım. Aklımızı başımıza toplayalım.

Unutmayalım:

Mümin, aynı delikten iki defa ısırılmaz!...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...