“Bir bakınız Ortadoğu’ya. Her kafadan çıkan seslerin verdiği
rahatsızlık, nerdeyse dünya çapında yayılmakta. Ve hepsinin tek ısrarı
var. ‘Benim düşüncem, benim imanım doğru’. Birisi Allahuekber diyerek silahını ateşliyor, diğeri Allahuekber
diyerek kelle kesiyor. Ne garip bir durum. İzahı zor.”
“Ortadoğu’dan hareketle ilim ve
medeniyet” başlıklı yazımızda bunları söylemişiz.
Şimdi şu iki cümleyi
okuyalım:
“ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin aday adayı olan
emlak imparatoru Donald Trump terör belasından korunmak için tüm Müslümanların
Amerika’dan kapı dışarı edilmesini önerdi.”
“NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, ittifakın IŞİD’e karşı savaşmak
üzere Suriye’ye asker göndermeyeceğini açıklarken “Bu savaşta Müslümanlar ön
cephede, kurbanlar Müslüman. Bu mücadeleyi onlar için yürütemeyiz.” Dedi.”
“Stratejik Derinlik” dehalarından nasip-dâr
olmadığımızdan, yüksek politikanın! Ne demeye geldiğini, neler anlatmak
istediğini de pek tabi anlayamıyoruz.
Bizimkisi ‘bodoslama’ tabir
edilen cinsinden olacak. Şöyle düşünüyorlar:
-“Mahallenin itleri kavgaya
girmiş, bırak kırsınlar birbirlerini.”
Dert bizim. Dert bizimle.
Dermanı, ABD’lerde, NATO’larda aramaya lüzum yok. Yine kendi derdimizde
arayacağız çözümü. Çünkü şifa, derdin mütemmimidir. İlaç, derdin içinde
gizlidir.
Hiç istemediğimiz halde bir
Rus uçağının düşürülmesine sebep oluyoruz. Böyle olmasını istemediğimiz halde
yine kendi maharetimizle Suriye Türkmenleri üzerine bombalar yağıyor, asla
istemediğimiz halde Türkiye içeriden parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya… hem
istemiyoruz, hem de gelişen olaylara sebep oluyoruz. Anlaşılması zor durumlar. Beynimizin
içinde başkalarının iradesi mi var yoksa? Elektronik güçlerle gönderilen
sinyallerin, beyin çalışmasında arızalar yaptığı ve sinyal gönderenin isteği
doğrultuda faaliyete geçtiği tartışılan bir husustur. Başarılı ilim adamlarına,
işini doğru dürüst yapan mühendislere, bagajında çok kıymetli yolcular taşıyan
uçak pilotlarına, aradığı adresi bulmaması gereken karanlık casuslara
uygulandığı varsayılan beyin faaliyetlerinin felç edilmesi hususu, acaba bizi
idare edenlere de mi uygulanmıştır? Sormadan edemiyoruz.
Son aylarda Güney Doğu’muzda
meydana gelen terörist faaliyetlere bir anlam vermek ne kadar zor. Mantarın yayılması
gibi bir anda oluverdi her şey. Hazırlanan ortamı analiz eden yok artık. O aşamayı
çoktan geçtik.
Kanallar kazılmış,
hendekler açılmış, bombalar yerleştirilmiş, silahlar döşenmiş, savaşçılar
yetiştirilmiş… biz burada suçluyu değil aramak, kendi derdimize düşürülmüş,
nasıl bu beladan kurtulmanın telaşındayız. Yakılan kültür eserleri, yıkılan
evler, tarumar edilen ormanlar, hançerlenen sineler, yollara vuran göç
kervanları, ailesini terk eden genç fidanlar, devletine karşı silahlı direnişe
geçen terör örgütü mensupları… say sayabildiğin kadar.
Artık, suçlu aramanın bir
anlamı yok. Bu beladan nasıl kurtulacağız derdindeyiz.
Dedik ya, kolay.
Derman daima derdin
içindedir. Uzaklarda aramaya gerek yok.
Öncelikle yanlışları tespit
etmeli, öncelik sırasına göre listelemeli. Yapılan hatalardan dönülerek, gereği
duraksamadan uygulanmalı. Hepsi o kadar.
İlk bakılması gereken yer
ise, Suriye ve üzerinde uygulanan hatalı politikalar.
AB’ye, ABD’ye, NATO’ya
güven ve onların sözünden çıkmama inadından vaz geçme ve bağımsız Türk-Atatürk
politikalarına geri dönüş.
Unutulmasın, güvenilen
dağlara zamanı gelince kar yağar.
Unutulmasın, Türk’ün, Türk’ten
başka dostu yoktur.
Mehmet Kınacı ;
YanıtlaSilBiz NATO üyesi değil miyiz?Nato komutanı aynı zamanda NATO orduları komutanı değil mi??NATO mermer NATO kafa!!!