14 Ekim 2014 Salı

Anayasa Nasıl Değiştirilir


Sekiz-on ay kadar önce, anayasa tartışmaları yapılırken bir taraftan da biz dalmış ve aşağıdaki maddeleri sosyal medya sayfalarında yazmıştık. (Yeniden, hükumetin ve aydınların gündemine girdi, tekrarda fayda var.)

  1. Savaşta yenilen tarafın anayasasını, yenen taraf yapar.
  2. İhtilal (darbe) yaparsın, (kanlı-kansız mühim değil) yeni bir anayasa yaparsın.
  3. Bir ülkeyi sömürgen altına alırsın ve onların anayasasını yaparsın.
  4. Arabulucu olarak görevlendirilirsin ve anayasa yaparsın.
  5. Yine bir savaşla aldığımız topraklar üzerinde yeni bir devlet kurulur ve anayasa yapılır.
  6. Sömürgeni terk ederken, kendine daha sıkı bağlamak üzere bir anayasa yaparsın.
  7. Birlik kurarsın ve yeni bir anayasa yaparsın.
  8. Devletin şeklini (cumhuriyetten… bir şeye) değiştirirsin ve anayasa yaparsın.
Peki, biz niye anayasa yapıyoruz, bunlardan hangisi gerçekleşti?

Selahattin Arslan Bey şu ifadelerde bulunarak, tartışmaya katkı sunmuştu: Değerli kardeşim, Anayasa hazırlamanın hukuki koşullarını çok güzel ifade etmişsiniz. Sizi kutluyorum. Bizim o beğenmedikleri darbe anayasası dedikleri 1982 anayasası, hazırlayacakları anayasadan kat be kat üstündür. O anayasa da ihtiyaca göre gerekli güncellemeler zaten yapıldı. O anayasa da ayrıca olmazsa olmaz ve değiştirilmesi suç teşkil eden yasak maddeler vardır.(1,2 ve 3. maddeler) Yine o beğenmedikleri anayasa halkımızın % 94 oyunu almış anayasadır. Şimdi hazırlanacak anayasanın aynı oranlara çıkmasını ben mümkün görmüyorum. Bizi karanlık ve tehlikeli günler bekliyor...”

Anayasa niye değiştirilir sorusu henüz cevaplanmamıştır. Doğrusu hükumet taraflarından da konu hakkında doyurucu bir makale yazılmamış, tartışmalar yapılmamıştır. Tek söylenen, ‘Küresel Sisteme Eklemlenmek’ ve ‘İleri Demokrasi’.

Banu Avar 2011 yılında yazdığı “Bilderberg Cemaati” başlıklı makalesinde şunları söyler: “1950’li yıllardan sonra pek çok iç ve dış politikayı Türkler değil; Bilderberg, CFR ve Trilatel Komisyon Üyeleri belirlemiştir.”

Eşeği sürüyorsanız, osuruğuna katlanacaksınız. Eğer, küreselleşme devrinde rol kapmak, paylaşımından istifade etmek gibi amaçlarınız varsa ve bu yönde kararlar alıp, çalışmalar yapıyorsanız verilecek emirlere, tavsiyelere de uymak mecburiyetiniz vardır. B. Avar’ın ismini bildirdiği kuruluşlar da kürselleşme çağının emir merkezleri olarak vazifelerini icra etmektedirler. Kürselleşme, bir ABD imparatorluk projesidir. Küresel hegomanlara yaslanarak iktidarınızı sürdürmek isterseniz, onların emirlerine de uymak zorundasınız. Bu anlamdan olarak, danışmanlık süresi sonunda “Dış İşleri Bakanı olacak Davutoğlu’nun ‘stratejik Derinlik’ kitabının, ‘küresel hegomana yaslanarak bölgede güç yansıtma’ savına uygun biçimde ABD’nin projesine kendi projesini monte etmeye heveslendi. Başbakan kendini Büyük Ortadoğu Projesi’nin ‘eşbaşkanı’ ilan etti. Daha sonra, AKP tüm Sünni İslam dünyasında ‘örnek ülke olarak’ sunulmanın heyecanına kapılıp Ortadoğu’nun, İslam dünyasının lideri olmaya, Irak Kürdistanı’nı kendine bağlamaya Osmanlı nüfuz alanını restore etmeye kalkıştı.” (Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet, 16 Haziran 2014)

Anayasa’nın vermediği görev ve yetkileri ezberlerinde olduğu gibi kullanmaya başlarlar. Fakat içlerindeki akıllılar ve ABD’li akıl daneler vasıtasıyla, anayasa değiştirme çalışmaları başlatırlar. Şimdilerde hemen hepsiyle kavgalı oldukları bir heyete hazırlattıkları anayasa tasarısı metnini Türkiye’de açıklanmamışken, ABD’ye götürürler ve tartışırlar (bu tartışmalar hakkında henüz bir bilgi alınamamıştır). Millet Meclisi’ndeki oy sayıları yeterli olmadığından, söz konusu metin rafa kaldırılır. Fakat anayasayı ille de değiştirmek istekleri sonlanmaz. Komisyon kurarlar, aylarca çalışır bu komisyon. AKP’nin dayatmacı ve uzlaşmadan uzak fıtratı yüzünden çalışmalar boşa gider ve komisyon dağılır. Anayasayı değiştirme tartışmaları bir türlü bitmez, konu daima taze tutulur. AKP’nin istediği, Başkanlık, Yarı Başkanlık veya Partili Cumhurbaşkanlığı daima tartışılacak bir konu olarak kamuoyu önünde hazır tutulur, fakat anayasanın niçin değiştirilmesi gerektiği hakkında, ‘darbe anayasası’ demekten öte mantıklı ve tatminkar bir açıklama getiremezler. Oysa biz biliyoruz, anayasanın değiştirilmesi küresel güçlerin talebidir.

Yiğit Tuncay, Suat Parlar ile yaptığı röportajı 7 Nisan 2011 tarihinde halksahnesi org adresinde “Anayasal Kuşatma ve Sermaye” başlığı altında yayınlar. Bu mülakatta, Parlar’ın ilk tespit cümlesi çarpıcıdır: “Totaliter neo-liberal sömürgecilik, Türkiye’de anayasayı rehabilite etme kararı almıştır. Bu bir bakıma hukukun Amerakanlaşması anlamına geliyor. Çünkü küreselleşmenin odağında ABD duruyor. Küreselleşme, Amerika’nın ulusal çıkarlarının dünya düzleminde ideolojik hukuki, politik, ekonomik, askerî ve stratejik unsurlarıyla egemenliğine işaret ediyor. Bu egemenlik tam anlamıyla bir hegomanayı mümkün kılmasa da, o hegomanya da büyük ölçekte çözülmeler yaşansa da, ‘Amerika’nın en iyi ihraç malı küreselleşmedir’. Dünyada kapitalist sisteme bağlı bütün ulus-devletlerin meşruiyetleri, ekonomik süreçleri, askeri şekillenmeleri böyle bir uyum içerisinde gerçekleştiriliyor.”

Elbette anayasalar, değiştirilmez nas hükümlerinde değildir. İlmi gelişmeler, sosyal istekler ve zamanın değişimine uyumlu olarak anayasanın da değiştirilmesi ve hatta baştan sona yenilenmesi mümkündür.

Bir şartla;

Küresel güçlerin dayatmalarına, büyük devletlerin tavsiyelerine kulak tıkayarak, onları umursamadan, kendi bilgi birikiminle, kendi adamlarının araştırmaları, kendi üniversitelerinin hazırlıklarıyla, bağımsız ve hür iradenle yapmalısın.


Karar kendi beyninde üretilirse kıymetlidir, önemli değil yanlışta olsa, kendinin alacağı bağımsız ve özgür karar, doğru da olsa yabancının dayatacağı karadan daha makul olacaktır.

1 yorum:

  1. İlhan Yalçın:
    Hocam, bu yaşadıklarımız da eski hastalığımızın, yine eski güçlerin baskısı ile nüksetmesidir. Her şeyi, her kötülüğü ya da iyiyi Anayasaya bağlarsak, olacağı da budur. Kolayı da budur. Beyin çatlatmak, yatırım yapmak, eğitime de yükseltmek vs. zordur. Anayasa değiştirmek, daha kolaydır.
    1961 Anayasası, en özgürlükçü ve sosyal Anayasa idi. Milli çevreler dahi " geniş geliyor" deyip tenkit ederdiler. "982 Anayasasının, 5-6 maddesi kaldı. Ona rağmen, 1982 Anayasamız "günah tekesi" olmaya devam ediyor. Kolaycıyız vesselam!

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...