2 Mart 2012 Cuma

Vedat Bilgin ve Şimdiki 28 Şubatlar!


Vedat Bilgin, MHP saflarında Genel Müdürlük, Genel Başkan Danışmanlığı gibi görevlerden sonra, partiden istifa edip yandaş basında yer bulabilmiş, bir garip arkadaş! Bugün 28 Şubatta, yazı konusunu da 28 Şubat üzerine oturtmuş.

Şu dikkatimi çekti Bilgin’in yazısında. Cümleleri, konusu, ana fikri tamamen yandaş kalemlerin ve çizerlerin bugüne kadar yazdığı, söylediği, çizdiği cümleler gibiydi. Kendine ait bir cümlenin bile bulunmadığı bir Profesör yazısı!

Tabii ki, seçilmiş hükümetlere karşı yapılacak darbe ve darbeyi çağrıştıran kalkışmaları savunacak halimiz yoktur. Biraz insaf imandandır mantığı ile hareket ederek düşünceler serdedilmelidir. Burada amacımız, ne 28 Şubatçıları savunmak, ne de 28 Şubatçıların karşısındaki “güc”ün mağduriyetini bildirmek.

Eleştirisine Bilgin şöyle başlar;hâkim ve savcıları hizaya çekip” Hâkim ve Savcıların hizaya çekilmelerini bugünkü 28 Şubatlarda da gördük birlikte. Şuna cevap isteriz;

-HSYK seçimlerinde, istenilen yönde silme, firesiz oy çıkmasını nasıl cevaplandıracağız?

-Yargıtay seçimlerinde düzenleyicilerin istediği yönde oylamaları nasıl cevaplayacağız?

Nasıl mı? Yargı elemanlarının hizaya çekilmesi şeklinde! Bu duruma 28 Şubat dönemlerinde rastlanıldı mı?

“Batı Çalışma Grubu”; 28 Şubat döneminde meşruiyet dışına çıkılarak oluşturulan bu grubun eylemlerinin hukuk devleti işledikçe unutulmayacağını söylemesi, gülünç geldi bana. Belledikleri bir Batı Çalışma Grubu. Bugünün 28 Şubatlarında benzeri pek çok gayr-ı resmi örgütün kurulduğu dillendirilmektedir. Mesela “Yönder” nedir? Nasıl işler, ne gibi işler yapar? Yöneticileri kimlerdir? Niçin saklı gizli bir oluşumdur? Devlet kademelerinde onların istekleri dışında bir atama yapılmakta mıdır? Buyurun Sayın Profesör Kardeşim cevaplandırınız. Yoksa 28 Şubatlara rahmet mi okunacaktır?

28 Şubat’tan geriye kalanları da şöyle değerlendirir yazarımız:

- 28 Şubat unsurları bugün Ergenekon sürecinde içeri alınmışlardır. “28 Şubat bu anlamda, toplumsalla siyasal alanı arasındaki çelişkiyi çözecek demokrasi taleplerini yükseltmiş ve devletin buna göre yeniden, bütün kurumlarıyla köklü bir dönüşüme uğramasına neden olmuştur.” Böyle mi acaba? yoksa AB+D ve diğer küresel güçlerin dayatmaları sonucu, bazı kanunlarda yapılan değişikliklerden ibaret midir?

- “Militarist ideolojinin çözülmesi, antidemokratik çıkış yolu arayışları, bir kısmının ise sürecin geri döndürülemezliğini anlayarak yeni yeni duruma eklemlenme çabaları”.. vay vay demenin zamanı. Bir şekilde mevcut antidemokratik durumların gizlenilmesi çabaları da diyebiliriz bu anlatıma. Meclisten geçirilen yasaların geçirilme usullerini hiç mi izlemezsin, dünyadan bu kadar mı bi-habersin arkadaşım? Neredeymiş bu demokratik durum? Yoksa biz mi başka ülkelerde yaşıyoruz?

- Bir de; “27 Mayıs’ta şekillenmiş olan militarizm restorasyon çabasının başarısızlığına rağmen eski alışkanlıkla devlet içindeki bazı kurumların ve bunların toplumsal uzantılarının bütün bu değişimi yok sayarak veya anlamayarak gerici, reaksiyoner tavırlarını sürdürme isteğinden vazgeçmemeleridir”. Yine bir vay çekme vaktidir. Kimmiş bunlar? Diyecek ki Ergenokon’cular. İyi de reaksiyoner tavır ne zaman gösterilmiş? Diyecek ki, ama hazırlık yapılmıştı, gösterilecekti! Biz söyleyelim mi arkadaşım; reaksiyoner tavır şu anda hem meclisin içinde, hem iktidarda. AB+D’nin ve NATO’nun istekleri hükümetin istekleri olarak, Meclise Kanunlar, Kanun Hükmünde Kararnameler, uygulayıcılara Yönetmelikler olarak gelmiyor mu? Her gün karşılaşmıyor muyuz bu tür uygulamalarla?

28 Şubat sürecinin geriye bıraktıkları arasında en önemlisi, militarist ideolojinin sonunu hazırlamış olmasıdır.Cümlesi ile sonlandırıyor yazısını. Militarist ideoloji! Ben hiç hatırlamıyorum 28 Şubat’çıların ‘KİN’den bahsettiklerini. Militarizmin en belirgin alanı kindir. Kimin kinden bahsettiğini de kendisi bizden iyi bilir.

28 Şubat liderinin şu günlerde ne iş yaptığından da, kimlere danışmanlık hizmeti verdiğinden de bahsetmesini ne kadar isterdim!
28.02.2012

6 yorum:

  1. Yazinizin basini okur okumaz o bünleri ahtirladim, BEYIN KONTROLU yapimasina mpsaade eden bir TV acik oturumlarina katilan ve pradfa baskalarinin fikrini kendi fikri olarak benimseyen bir Mankurt.
    DEVLET BEYIN Stratejik düsncelerini orada desifre eden agzi bos bir bilgin, bir bilm adami, aptalligin insanligi iflasa götürmesinin örnegi

    YanıtlaSil
  2. Ahmet Hakan – 05.03.2012


    28 Şubat’ın mazlumlarının haline bir bakın: Brifing günlerinde babayiğit bir ses çıkaramadılar ama bugün maşallah her biri cengaver kesilmiş durumda.
    Tankların yürüdüğü günde öksürmekten bile kaçındılar, bugün sembolik tanklarla güya 28 Şubat’a meydan okuyorlar.28 Şubat’ta köstebek gibi toprağın altında saklandılar, bugün en afili pozlarıyla ortaya çıkıyorlar.28 Şubat günlerinde “Tedbiri elden bırakmamak lazım” diyerek başörtülü sekreterlerini işten çıkardılar, bugün “Çok mağdur olduk çok” diye mağduriyet öyküleri anlatıyorlar.
    28 Şubat’ta direnmek yerine imzayı çaktılar, bugün hiçbir şey olmamış gibi kahramanlık destanları anlatıyorlar.28 Şubat günlerinde devrin kodamanlarına “Biz onlar gibi toleranssız değiliz, hoşgörü abidesiyiz” diyenler, bugün toleransı, hoşgörüyü falan bir tarafa bırakıp çullanma yarışında bayrağı en yukarıya dikmeye çalışıyorlar.
    Peki ya 28 Şubat günlerinde mazlumlara destek olmak yerine arazi olan bugünün ultra demokratlarına ne demeli? Sanki 28 Şubat günlerinde “Ne şeriat / ne darbe” ya da “Ne cami / ne kışla” sloganlarıyla “Biz bu işte yokuz” diyenler onlar değilmiş gibi, cadı yakma ayinin odun taşıyıcıları haline gelmiş durumdalar. Biri 28 Şubat sürecinin iki büyük gazetesinden birinin yöneticisi pozisyonunda devrin bütün günahlarına ortak olmuş, şimdi çullanma ayinine katılarak günahını unutturmaya çalışıyor. Bir diğeri 28 Şubat’a kalemiyle en büyük desteği vermiş, şimdi yaptığı iki sayfalık özeleştiriyle durumdan sıyırmaya çalışıyor.28 Şubat’ta kafayı kuma gömen bir başkası ise, şimdi 28 Şubat mağdurlarından bile daha öfkeli pozlarla çıkıyor kamuoyunun karşısına...

    YanıtlaSil
  3. Bu yazıyı yazan zeka sahibi(!), sen kimsin ki Vedat hocanın yazısını analize kalkışmışsın. Hiç birşeyini anlayacak bile kapasitede olmadığın zaten yazının sığlığından belli. Muhtemelen de lise mezunu falansın. Vedat hocanın herhangi bir makalesinden bir sayfayı versek bunu anlamaya kabiliyetin yetmez anlaşıldığı üzere. Hadi onu geçtim, yazındaki ulusalcı safsatalara da girmeyeceğim, sonradan bir de yorumda Ahmet Hakan'ın yazısını kopyalamışsın. Git sor bakalım Ahmet Hakan'a 28 şubatta korkudan Kanal 7'ye çıkaracak adam bulamazken Vedat Bilgin kaç defa çıkmış Kanal 7 habere? Sizin gibi çete mensuplarını hiç ciddiye almamak lazım aslında ama yine de sizin gibilere had bildirmek de lazım. Sen git Emin Çölaşan, Güzin abla falan oku, bu yazılar senin boyunu aşmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://mahmutemin.blogspot.com/2012/03/adsz-mankurtlar.html

      Sil
  4. a be cahil ..... ya bu adam " bılgın hocan "

    hocan olmadan ... veya " ikna" edilmemişken ..

    birlikte ekmek , sıgara , kıtap paylaştıklarındansa......... yanı sen portakalda vitamin deyil toprakta minaralken ...
    80 sen önce...... ????? allah bazen korur

    " ya gözüne girseydi " denir senin için ....
    oku daha çok oku

    atılla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yapalım, cehalet işte.
      "İkna edilmek" tanımlaması bir şeyleri, bir tartışmayı hatırlatıyor.
      "İkna edilmek".. Hıımmm... Tamam.
      "İyi ki gözümüze girmemiş".. durup dururken bir de kör olmak vardı..
      Paylaşmak önemli değil, paylaşanın onu unutması değerlidir.
      Yorumunuz için teşekkürler.

      Sil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...