28 Mart 2012 Çarşamba

Avrupa, Aydınlar ve Cemil Meriç

                 (Emrah Bekçi Beyefendi’ye teşekkürlerimle)
Batılılaşma putunu düşman ilan eder kendine Meriç.

Her makalesinde, her düşünce aktarımında, aklına her geldiğinde uyarmayı görev beller. Hükümetleri, aydınları, halkı…

Batılılaşma yaygaralarından sonra, hedef eskiyince yerine ulaşılması elzem yeni bir hedef konulur. Çağdaşlaşma. Bakın çağdaşlaşma hakkındaki sözlerine; “Batılılaşma miti eskiyince, yeni bir yalan çıktı sahneye, daha doğrusu aynı nazenin taze makyajla arz-ı endam etti: çağdaşlaşma. İntelijesiyamızın uğrunda şampanya şişeleri patlattığı bu ihtiyar kahpe, Tanzimat’tan beri tanıdığımız Batı’nın son tecellisi, çağdaşlaşma, karanlık, kaypak, rezil bir kavram. Rezil, çünkü tehlikesiz, masum, tarafsız bir görünüşü var. Çağdaşlaşmanın kıtası ne? Hippilik mi, bürokrasi mi, atom bombası imal etme gücü mü…  Çağdaşlaşmak, Avrupalılaşmaktır. Avrupalılaşmak, yani yok olmak.”

Bugün yazılmışçasına taptaze duruyor ‘Umrandan Uygarlığa’ kitabının sayfalarının arasında. Bir var ki, bugün çağdaşlaşmayı da itelediler. Yeni kavramları bulup dayadılar kafası karışık milletin önüne. Yardım daima içeriden geldi. Milletin öz kaynaklarından beslenen, eğitilen ‘aydınlar’ eliyle. Hepte güzel kelimeleri, reddedilemeyecek, herkesin kabul edebileceği kelimeleri kavramlar dünyamıza iteklediler. ‘Değişim’le başladı bu istila, ‘insan hakları’, ‘demokrasi’, ‘ileri demokrasi’ aydın kesimin ağzında sakız, kaleminde bedava mürekkepti adeta. Yanına ‘ordu düşmanlığını’ da koyunca gerçek ‘demokratlar’ arz-ı endam ediverdiler sahnede. . Şimdi biz de Üstadın sözlerini söyleyebiliriz. İleri demokrasi, karanlık, kaypak, rezil bir kavram. Rezil çünkü tehlikesiz, masum, tarafsız görünüşü var.

Cemil Meriç; “Apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız, düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin.” Cümlelerini yazarken, şimdilerde içine düştüğümüz, ‘Dinler arası Diyalog’, ‘Medeniyetler arası İttifak’ isimlendirmeleriyle düşünce ve siyaset dünyamıza zorlanan yapılanmalar daha hayatta değillerdi. Kim bilir neler yazardı şimdi?

Kandırmacalar dünyasında daima yeni ‘put’lara ihtiyaç vardır. Kimsenin itiraz edemeyeceği, itiraz sesini yükseltenlere de, bu putlar üzerinden ‘faşist’, ‘gerici’, ‘yobaz’.. Yakıştırmalarının hemence kondurulduğu putlar. Her gün onlarca yazar tarafından, ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilen putlar. Gönüllü hizmetkâr zavallı aydınlar, gönüllü yıkım müteahhitleri bizim aydınlarımız.

Ortaya sürülen ‘put’un ömrü uzun değildir Meriç’in zamanlarındaki gibi. Ta Tanzimat’tan beri ‘çağdaşlaşma’ tartışılmışken, yerine, çok kısa zamanda yepyeni ‘put’laştırılan kavramlar düşünce dünyamızı alt üst eder oldu. Avrupa Birliği müktesebatından uygulanmak üzere ithal edilen kavramlar (put). Meriç’in üzerinde durduğu,çok daha insanca bir..” bir medeniyet sahibi olduğumuz göz ardı edilerek. Varsa da yoksa da Avrupa, çağdaşlaşmak, demokrasi, insan hakları, değişim… Nasıl da propaganda tezgâhında işleyip allayıp-pullayıp sürüyorlar piyasaya, sadece kendilerinin anladığını, kendilerinin dışındakilerin bu kavramlardan anlamadığını yüksek sesle haykırıyorlar. En yükseklerde bulunan bir zat-ı muhteremin “bu işlerden biz anlarız” dediği kulaklarımızdadır. Biz anlarız, yani siz bilmezsiniz.

Bakınız A. Bayramoğlu köşesinden nasıl kurşunluyor: Türkiye değişiyor otoriter ve vesayetçi bir düzenden demokratik bir düzene doğru hareket ediyor, bu iddiayı taşıyor, bu iddianın aktörlerini siyasette, bürokraside, basında, üniversitelerde üretiyor.

Ancak değişim süreciyle meşruiyet ve görecelik arasındaki bağlar git gide zayıflıyor. Keskin, kuvvetli fikirler alan temizliği yaparken, yeni değerlerde zorlanıyor.

Bu bir ölçüde doğal…

Kabul etmek gerekir ki hiyerarşi, kapsayıcı otorite ve itaatin egemen olduğu bir düzenden, özerklik, özgürlük ve eşitliğin düzenine geçiş, kolay ve sıradan değildir.” (Y.Şafak, 24.3.2012)

Kısaca, teslim olun bize, Avrupa’ya diyor. Özgürlük, özerklik, demokrasi Avrupa’da diyor. Siz isteseniz de istemeseniz de sistem bu inançtaki kişileri üretiyor diyor. Bizim inançlarımıza ‘vesayetçi’, ‘otoriter’, ‘itaatin egemen olduğu’ yaftalarıyla hakaretler ediyor. Aydın’ımızın hali bu. 7000 yıllık Türk’ün devlet kurma birikimi, 1500 yıllık Türk-İslam külliyatı bir kenarda dururken, güdük Avrupa’nın kirli emellerine ‘aydın’ tipi hizmet. Asla Türk olmayan, asla Türk-İslam olamayan Türk aydını, zavallı hizmetkâr.

Ülkemizin bir tarafında bölünme provaları, kendi devlet yapılanmaları sürdürülürken ‘özerklik’ (ne anladığı da belli değil) söylemini zihinlerimize kazımaya devam etmeleri de acınacak bir vaziyetin resmidir. Sanki mal bulmuş mağribi edasıyla, hiç bilinmeyen bir sistemi anlatıyor edasıyla ortaya sunulan karışık meyve tabağı tadında…

Beylik yönetiminden bihaber kafalar, yeniymiş gibi aldıkları ve aldıkları gibi (işlemeden) sundukları ‘özerklik’.

Tekrar söyleriz…

Zavallı hizmetkâr…

6 yorum:

  1. Türk(!)Aydını(!)nın temel özelliği yabancı öykünmeciliği... Türk Devletleri kuruluşunda her zaman MİLLİ'dir. Ancak, aydınların (!), egemen tabakaların yabancıya öykünmesi ile kısa sürede MİLLİ vasfını kaybeder... Devletler yıkılır, ama Türk'ün devlet kurma yeteneği sayesinde yenisi kurulur..
    Bilge Kağan, Çin'lilere öykünen Bey'lerden şikayet eder.
    Selçuklu Milli vasfını Farsça yazıp çizen aydınlar yüzünden kısa sürede kaybeder..
    Osmanlı, Yavuz'dan sonra Arap hayranlığının etkisinde kalır, Millilikten uzaklaşır... Tanzimat'tan sonra Frenk mukallitliği Millilik vasfının kırıntılarını da yok eder...
    Ve Cumhuriyet... Türk'ün Asr-ı Saadetinden (1923-1938)sonra öykünmecilik başlar yavaş yavaş...
    Bir taraftan ABD ve Batıya öykünenler, diğer yanda Rus hayranları...
    AB'ye gireceğiz hulyası ile "Aydın(!)"ın "hizmetkâr" ruhu yeniden depreşir...
    Yazınızın bana hatırlattıkları..
    Cemil Meriç'e ve O'nu mükemmel bir şekilde yorumlayan Mahmut Emin'e teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. Murat Dogan:

    Mahmut Emin Bey, Üstada özellikle bugünlerde daha da bçok ihtiyacımız var. Sağolsun Emrah Bey sayesinde böyle güzel fikir sahibi arkadaşlardan haberdar oluyoruz.

    YanıtlaSil
  3. Harun Meral :

    Anasını kaybetmiş Kurt yavrularının Köpek sürüsüne karışıp köpekleri taklit etmesi neticesinde doğan değişim kompleksine benzer biçimde kendi öz değerlerini suçlayarak, özüne yabancılaşan Aydın etiketli beslemelerin kötü örnek teşkil etmeleri sayesinde geldiğimiz son duraktayız.

    Gelişirken özede kopmamayı amaçlaması gerekenler, özden kopmayı değişim ve gelişme olarak algılama garabetini yaşamışlardır. Maalesef son 70 yılda ülkemizde, geçmişine söven ve inkar edenler Aydın, gelişirken başkalaşmamayı savunanlar gerici olarak sınıflandırılmıştır. Bizi bu tuzağa düşüren CHP VE TEK PARTİ YÖNETİMLERİNİN ALLAH BELASINI VERMİŞTİR.

    Aydın adıyla yıllarca milleti yönlendiren ve hatta dayatma fikirlerle bir aristokrasi hegomanyası kuran zihniyet, örtülü olarak hep yabancıların sözcülüğünü yaptıklarını hiç kabullenemediler.

    Gultekin Parlak:

    Burada sorun , Bireyin kendisinde , Bakınız Arjantin i hatırlayınız , Brezilya' yı hatırlayınız , Belçika'daki çiftçilerin Brüksel sokakalarında neler yaptıklarını hatırlayınız, yakın zamanda Fransa nın göçmen mahalleri ve İngiltere'deki ögrenci eylemlerini hatırlayınız... Sorun Yönetende değil, BU ŞEKİLDE YÖNETİLMEYE SESİNİ ÇIKARMAYANDA....

    Maalesef Bir Türk Milliyetçisi olarak Anadolu' nun hemen hemen her yerine ayak basmış biri olarak gözlemim ;" Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın " üzülerek belirtiyorum.

    Toplumsal genlerimizde bir sorun var, Galiba bu Devlet i yalnış tanımlamaktan kaynaklanıyor...

    YanıtlaSil
  4. Sayın Mahmut Emin Hocam; Yazınızda şahsıma atıfta bulunmanız benim için bir onur olmuştur. Sayın Hocam asıl ben sizlere teşekkür ederim var olunuz.Saygı ve Sevgilerimle Emrah BEKCİ

    YanıtlaSil
  5. Gülten Erginer:

    Batılılaşmanın ne ifade ettiğini doğru kavrayabildiğimiz zaman sanırım sorun daha iyi anlaşılır hale gelecek.
    Her milletin kendine özgü inançları , ananeleri ,gelenek ve görenekleri vardır .Bunlar o ülkenin kültürel değerleridir.
    Batılılaşmadan benim bugün anladığım , gelişmişlik yolunda çaba sarfetmek anlamına geliyor. Yoksa Avrupanın sosyal kültürünü almak değil.İster Hippi olsunlar isterlerse tüm ahlak dışı olaylara hoşgörü görüşü ile baksalar bizi ıvgalamamalı.
    Toplum aydın kişilere , vasıflarından dolayı , inanmak ve güvenmekte. Onlar kendilerine inanan güvenen , topluma yanlış dayatmalarla hizmet ederse ,ki maalesef bugün bu şekilde olduğunu görmekteyiz.
    “Atatürk demişki ülkemiz muasır medeniyetler seviyesine çıkmalıdır.”
    Atatürk’ün “muasır medeniyetler “ den kastı teknolojik ,bilimsel ,ekonomik gelişmelerdir. Ata’nın gösterdiği hedef kültürel ,inançsal ve geleneksel değerlerimizi yitirmeden medeni olabilmektir. O zamanlar muasır medeniyet Avrupada idi fakat bugün işler değişti.Japonya ,Kore , Çin , Hindisten çıktı ki ,hepsinin teknolojisi Avrupadan fazla. Çin gelişme gösteriyorsa amacımız Çini geçmek olmalıdır eğer bu ülke İzlanda ise hedef bu omalıdır.

    YanıtlaSil
  6. Başta Mahmut Emin Beyefendi olmak üzere yorum yapan bütün arkadaşlarıma şükranlarımı sunarım. Her biri ayrı bir değer olan asıl aydın diyebileceğimiz kişilerin beyanlarını takdirle karşılıyorum ve beğeniyorum. Maalesef Tv. de veya tv.deki bazı oturumlarda laf kalabalığı ve laf gürültüsü ile fikir adamı olduğunu ispatlamaya çalışan bir güruh oluştu. Bunlar devrin embesilleri, çünkü buradan besleniyorlar. Ama maalesef bunlar ve bu tipler aydın muamelesi görerek her oturuma davet ediliyorlar. Sonrada milletin kafasını karıştırarak neyin doğru olduğunu saptırıyorlar. Ve böylece provokatör mekanizması amacına ulaşmış oluyor, hiç bir çaba göstermeden. Vatanını ve milletini sevenlerin sesini kısmak ve Milli duygularımızı yoketmek isteyenlerde amacına ulaşmış oluyor. son 10 yıl içerisinde bu daha bariz olarak görülüyor. Dilini dejenere et, Gelenek ve göreneklerini yok et, Toplumda sınıflandırma yarat ki, parçalamak ve bölmek kolay olsun, toplumda kin ve nefret yaratmak için her fırsatı kullanmak mübah diyen bir zihniyet 50 seneden beri faaliyette, fakat bunu millete anlatacak ve gösterecek akl-i selim aydınlarımız ve milliyetçilerimiz diskalifiye edilmekte ve sindirilmekte veya pasifize edilmektedir. Zavallı vatandaşımda bu vatanda sadece bunlar var zannetmektedir. Kurtuluşu da bunlarda görmekte ve bunlardan medet ummaktadır. Kötünün iyisi varsayımını topluma yerleştirdiler, bunlardan başka alternatif olmadığını her fırsatta çok iyi işlediler ve millete aşıladılar adeta. Millette körün göz misali takılıp gidiyor bir girdaba. Nasıl uyanacaklar, nasıl gözleri ve kulakları ve beyinleri açılacak bilemiyorum.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...