9 Ekim 2016 Pazar

Aklı Olanlara…


Savaş oyununda aklı kullanamayan yaya kalır. Bu oyunda ‘akıl’ nedir?

Aslında, akıl çok yolda yaya kalan ve fakat lazım olduğunda kullanılmazsa, ilgilisini yaya bırakan muhteşem varlık.

Şimdi, bütün kaybettiklerimiz “aklın kullanılmasından kaynaklanır” hükmünü kabul edip, etmeyenler arasında gerçekleşiyor. Bilmedikleri halde aklın yerine ‘kalb’i koyuyorlar. Amenna ve sadakknâ, itirazımız yok. Lakin eğer, bu dünyada iş yapmak istiyorsan ve bu dünyanın koşullarına ayak uydurmak niyetindeysen, ‘akıl’ı göz ardı edemezsin.

Ayak bastığımız yeri ölçüp biçen odur. Gidilip, gidilmeyeceğini mizanında tartıp yol gösteren odur. Yalnız burada bir incelik var. Nefsin emrindeki akıl (burada, muhafazakâr ehlinin dilindeki nefis ile bahsettiğimiz nefis karıştırılmasın) veya akl-ı külle devir ettirilmiş akıl. Her ne kadar akıl, yol gösterici ve ışığı buldurucuysa da, öyle bir anın kollayıcısı olur ki, şeytanın emrinde olarak, kişiyi yolundan eder, sarp yollara saptırır. Bu onun zevkidir ve hatta görevidir de.

Şimdi, ‘saptırır’ dedik ya, eğer aklın saptırma gücü varsa, ‘buldurma’ gücü de kabul edilmelidir. Bize düşen, saptırma gücünü iteleyip, buldurma gücünü ortaya çıkartmak olmalıdır. Her iki işi yapan da akıldır. Aklı olmayana ne emir verilir, ne ceza tertip edilir, ne sorumluluk aranır… Ya, aklını kullanamayana? İşte sorulması gereken soru. Var olan varlığı, fonksiyonlarını kullanmamasını sağlamak ona zulüm değilse nedir? Ve cehennem bu değilse nedir? Verileni kullanmamak, var olanı hayata getirmemek.

Niye bu haldeyiz?

Savaş oyununa dönecek olursak, aklını kullanmayan kurmay heyetinin akıbetinin ne olacağı bellidir. İşin ucunda ihanet-i vataniye vardır. Kurmayın kellesi koltuğundadır. Alacağı kararlar, uygulayacağı iş veya işlemler tamamen hayatı ile ilgilidir. Ancak, sözlerimiz tamamen ‘devlet’ kabulüne inan ve görevini devletinin vereceği emirlere göre ayarlayan gerçek devlet adamları için geçerlidir. Devleti kabul etmeyen, olsa da olur olmasa da anlayışındakiler için değildir. Değildir, çünkü kabul etmeyenlere ne denebilir ki? Etmiyor, zorla mı? Ne de olsa onların da bir aklı var, kime hizmet ettiğini bilmeyen!.

Kaldı ki, asıl savaş kişinin kendi kendiyle olan savaşıdır. Bu aşamada, yola düşüren de, yoldan çıkaranda akıldır. Bu noktada düşünülmesi gereken, ‘aklı’ eksi veya artı yönde harekete geçiren kimdir?

Lafı uzatmayalım.

“Aklını kullanmayanlara pislik yağar”..

Yok canım, “yağar” kavramı gökten inen yağmur anlamında değil, her yönden (fakat yalnızca birisinden) gelebilecek ilginç bir yağış… (Bu noktada söylenmeli; Hak tecellisi her yönden mümkün… Karıştırmayalım)

En doğruyu Allah bilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...