20 Eylül 2016 Salı

Oradan, Buradan!..


‘Büyük Kürdistan’ ve ‘Büyük İsrail’

Ne ilginç. Her iki tanımlamada, aynı merkezin adlandırması gibi,

İkincisi, birincisine muhtaç. Yayılma ve ikna etme aşamasında kullanılacak en önemli argüman. Kürdistan.

Öyleyse, bağımsız Kürt devletinin kurulması için ne yapılması lazımsa, yapılmalıdır.

Şu cümleyi not alalım lütfen;

“Devletler düşmanlarını tanımak zorundadır. Varlığını ve geleceğini huzurla sağlamak için, düşmanlarıyla dostane geçinmeye mecburdurlar.”

Muazzam bir zekâ kıvraklığı, muhteşem bir irade gerektirir bu sözün altındaki anlam.

Bağırarak, çağırarak, küfür ederek, sinirli vaziyette diskur çekerek, yapılmaması gerekenleri uygulamaya sokarak… Üstünlüğünü gösteremezsin. Her şeyden evvel psikolojik olarak yenilmişsindir. Moral zafiyeti yaşayanlar ve bunu karşıya gösterenler yenilmişliğinin lezzetini yaşıyor ve bu lezzet içinde derin rüyalara dalıyor demektir. Osmanlı hülyası böylesi bir zamanlardaki haletin su yüzüne çıkışıdır.

Hayal nefsaniyeti, benlik zanları körükler, birbirlerini fasit daire içinde büyütürler.

Bilim ile ilime, tefekkür ile insanlığa ulaşılır. İnsan, doğruyu bulan, doğruyu düşünen ve uygulayandır yerinde.

Ezberlerin tekrarı, umutsuzluğa düşenin kurtuluş yoludur. Yazık ki, müşterisi boldur.

Koca bir milleti, ezberlerinize, hayallerinize kurban edemezsiniz, böyle bir hakkınız yoktur. Hakikat ırmağında yıkanabilenlere ne mutlu.

Bilmem neyin eş-başkanı olmakla övünülecek günler geride kalsın. Milletinin sana bahşettiği makamlar nene yetmez?

Daha çok, daha çok, daha çok olsun. İyi de nereye kadar? Kanaatkâr olmak kişiyi kötülerden, kıskançlıklardan, hırslılardan da korur.

At ile it izini karıştırmışsan, suç ne atta ne de ittedir. Hemen bir göz hekimine müracaat etmeni salık veririm.

Başkalarının işine burnunu sokarsan, kötü kokulardan kurtulamazsın. Bırak kim nasıl istiyorsa, keyfince yaşasın. Bizim görevimiz, kovanın insicamını karıştırmak değil, balın üretilmesine yardımcı olmaktır.

Acımasızca eleştirdiğin insana dikkatlice bir bakıver, ne görüyorsun, kimi görüyorsun?

İyi insan olmak için kendini iyi hissetmen kâfi değildir, komşunun tavuğundan da gözünü alman lazımdır.

‘Kürdistan’dan nerelere gelmişiz? Konu başkaydı, bilinemeyenler deryasında ne işin var, sana dünya dar mı gelir? Bir nebze dalış, yeni hayatlara kucak açmak gibi.

Arkanda bıraktığın koca bir ömür. Kocaman demişsek, sonsuzluk deryasında hiç mesabesindeki ömür. Ne yaptın, nasıl yaptın, niye yaptın, ya da yapmadın? Ne yapılmalıydı da yapamadın? Bu sorulara doğru cevap verilirse, mesele çözülür. Cevabı, bir daha bu dünyaya gelme imkânının olmadığını unutmamak kaydıyla verebilirsin.

Bir şeylerin yanlış gittiğini anlamanın yolu, o işte görevli olanın sohbetlerinde açığa çıkar. Kulak kesilin diskurlara. Ne potlar, ne açıklamalar, ne itiraflar bulacaksınız.

‘Başörtüsü’ne kurban edilen bir rejim, bunalıma dönüşen ihmaller, bir Paşa’nın başörtülüye teslim edilişi, yapacak işi kalmamış gibi, kadın polislerin de başörtüsü kullanabileceğini yönetmeliklere geçirmek.. heey, “411 el”, şimdi Hürriyet’in manşetini hatırlamak zamanı değil mi? Kaos iliklerimize kadar işlemişken.

‘Kürdistan’mış… şurada kardeş, kardeş yaşamak varken!...

Bir yazımızda şöyle demiştik büyüklerden alıntılayarak: ’Şeytan, olmayanı varmış gibi, var olanı yokmuş gibi gösterir.’

Ne demişti ulu kumandan:

“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur”.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...