19 Ocak 2011 Çarşamba

Stadyum Islıkları

Evimiz şehir stadyumunun çok yakınındadır. Her hafta sonu amatör spor karşılaşmaları, iki haftada bir de şehir futbol takımının müsabakası olurdu. Kalabalıklara alışık yaşadık hayatımızı, gürültülere alışık, sloganlara alışık. Sırasında kavgalara tanık olduk, kanlı bıçaklı, kimi zaman silahlı. Islık temelidir protestonun. Islık kardeşidir alkışın. Kopan ıslık tufanından gol atıldığını, diğer bir ıslık sağnağında golün kaçırıldığını, kesik kesik gelen tiz ıslık gürültüsünde rakip takımın gol attıını, ıslığın gülme krizlerini andıran şeklinde rakip takımın gol kaçırdığını anlardık. Öyleki ilk biz öğrenirdik sahadaki oluşagelen futbol sonuçlarını, hatta ailecek sahadan gelen ıslık ve gürültülere göre nelerin olduğunu tahmin yarışması yaptığımız bile olurdu.

Amigo ünlü bir futbolcu kadar ünlüdür, hemen her takım için. Orta saha elemanı, savunma oyuncusu ne kadar önemli ise amigoda o kadar önemlidir, futbol takımı için. Nasıl idare eder, nasıl yönlendirir kalabalık seyirci kitlelerini. Eminim ki, tüm yöneticiler kıskanırlar amigoları. Hayrandırlar ona, kitleye hâkim olma özellikleri için. On binlerce seyirci güruhu bir gözleri ile onu takip ederler, bir hareketi emirdir onlar için.

Tribünlerin idaresi amigoya bırakılmıştır. En önemli orta alan idarecisidir her zaman. Onun hareketleri ile seyirci kalabalığı hareketini sloganını, hareket tarzını, bağırış notasını, bir anda değiştirir. O dur sahanın tek hâkimi. Ne derse odur. Bir hareketi ile her şeyi değiştirir. Sahada top koşturan futbolcular bile onun yüreklendirmesiyle nice savaşları kazanmışlardır.

***

Wikileaks belgelerinde açıklandı. Tunus Başkanının karısı vaktiyle fakir bir kuaförmüş, başkanla evlendikten birkaç yıl sonra çok zengin olmuş. Bu haber gündeme oturunca, Tunus Halkı arasında kulaktan kulağa bir nakış gibi işlendi. Duymayan kalmadı. Bütün millet içten içe kıskançlık, haset ve iştahla hırsızlığın açıklanması ve gereken cezaların verilmesini ister oldular.

Yüksek mektep bitirmiş fakir mi fakir bir Tunuslu, namus timsali, gurur, haysiyet timsali fakir bir Tunuslu. Bu fakir, ekmek parası kazanmak, çocuklarına bir dilim ekmek götürmek için, bir cadde kenarına küçük bir tezgâh kurar ve ıvır zıvır satmaya başlar. Polis gücü Fakir Tunuslunun kanunlara aykırı hareket ettiğini belirterek fakiri döver, döver,döver.. Onuruna yediremez fakir. Bir gün çıkar dışarı insan kalabalıkları arasında yakar kendini. Gün bu gündür. Olan olmuştur. Fakirin kendisini yakma olayı dilden dile, kulaktan kulağa, ondan buna, şundan ona derken tüm ülke ahalisi tarafından duyulur. Birinci bayanın hırsızlıkla, kazandığı zenginliği ve Fakir Tunuslunun ekmek parası uğruna kendini yakması birleştirilince öfke sel olur setleri yıkar geçer.

Öfkeli gençlik ve işçiler başta olmak üzere, tüm Tunus halkı Başkanı protesto ederek, görevlerini bırakmasını istemektedirler. Onunla da kalmıyor, mutlaka yargılanması, lazım gelen cezaya çarptırılması gerektiği halk içinde yayılmakta, yayıldıkça da öfke zirve yapmaktadır.

Derken başkan dayanamaz. 23 yıl kan kusturduğu halkını bırakıp, ülkesini kaçarak terk eder. Yıllar boyu kendisini kullanan dostları yatacak bir yer bile vermemişlerdir.

***

Galatasaray Futbol Takımının maçlarını oynaması için tahsis edilen stadın açılış törenlerinde: spiker   “Başbakan”ın sahaya teşrifini duyurur mikrofondan. Nasıl olduğu anlaşılamayan bir uğultu kopar, protesto ıslıkları bütün geceyi kaplar. Memleketin önemli bir habercisi, köşe yazarı, kitap yazarı, haber sunucusu, demokratların önde gideni…”eyvah” der. Kendince bir tedbir düşünür, hemen orada “sansür” gelir aklına. “alın sesi” emrini verir, bu emir yayını izleyenlerce duyulmuştur. Naklen yayında bulunan televizyondan artık saha ıslıkları kesilmiştir. Türkiye rahatlamıştır. Olayları kapatmıştır eksik aklınca.

***

Başbakan stadı terk etmek zorunda kalır. Etrafı ile birlikte çıkarlar. Morallerinin bozuk olduğu her halinden bellidir. Türkiye’nin başbakanı ıslıklanmış, protesto edilmiş olacak gibi değildi. Terk ettiler.

***

Daha sonraki günlerde ıslıklı protestoların “organize” olduğu Başbakan tarafından açıklandı. “ama orada bir organizasyon var mı? açıkça söyleyeyim bir organizasyon var ve bunu da kimse son zamanlardaki bazı spesifik olaylara mal etmesin.” Demiştir.(Gazeteler).

Eğer söylenildiği gibi “organize” ise, organizatörü bulup çıkarmak, millete göstermek, dava açmak, yargılamak devletin görevlerindendir. Bunu beklemek de bizim hakkımızdır.

Ama öyle görünmüyor. Spontane oluşan bir olay gibi görülüyor. İşte korkulacak durum. Spontane oluşan hadiseler çığ gibi büyür. Kontrol altına alınamaz. Eş zamanlarda Tunus’ta yaşananlar doğrular niteliktedir. Organize olmasını arzu etmeleri bundandır. Ortada amigo yok. Kitleler kendi hallerinde demokrat haklarını kullanarak ıslıklamada bulunmuşlardır.

Bu arada ağanın oğlu ev satmaya, çalığın oğlu petrol sondalamaya devam ediyordu.

Pahalı cipleri ile yandaş iş adamları ticareti ile meşguller idi. Zenginliklerinin kaynağı bir türlü açıklanamıyordu.  Galatasaray taraftarı oldukları tahmin edilen küçük bir grup ıslık çalarak, Almanya’da emsali 85 milyon dolara mal edilen, benzerinin yapılarak kendilerine armağan edilen 300 milyon dolarlık statda protesto etme haklarını kullanarak tatminlerini artırıyorlardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...