[“Mümkün âlemler
içerisinde bundan daha güzeli olamazdı” diyen her kimse, kesinlikle halt
ediyor.]
(Mustafa Öztürk/01.12.2018
karar gazetesi)
Anlıyorum. Son günlerde
özellikle kendi mahallesinden aldığı eleştiriler ve hatta ölüm fetvaları,
kendisini savunmaya zorlamakta. Lakin bazı cümlelerin, üzerinde pek de fazla
düşünülmeden kaleminden, sinirli bir hal içerisinde çıktığı anlaşılıyor.
Öyle suçlamalar, öyle yalanlar
(kumpaslar) ileri sürüldü ki, belki hastalığının da
sebebiyle sonunda dünyadan (buradaki dünya, asla dünya değil)
nefret etmeye başladığını düşünüyoruz. Artık onun için dünya yaşanılacak ve
verilen ömür süresince değerlendirilecek bir mekan (mümkün âlem)
değil, bir an evvel terk edilmesi gereken, işkenceler merkezi!. Kendi
mahallesinde, verilen fetvaları, kendine has verilen bir emir olarak algılayıp,
üstüne vazife edinen ve ayniyle uygulamaya geçebilecek bir sürünün olduğunu
düşündüğünden olsa gerek, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş ve bu
sebep gereğinden, canı gibi sevdiği memleketini terk etmeyi bile düşündüğünü
yazılarında ve sohbetlerinde dile getirmiştir. Oysa hocanın söyledikleri,
yüzyıllardır söylenegelen fikirlerden başka bir şey değil. Toplum olarak, güzel
görmeyi, hoşgörüyü kaybettiğimizin resmidir hocanın yaşadıkları. Ancak, çok
büyük bir siyasi kuvvete sahip olduklarından ve bu durum sürekli olarak
gündemde taze tutulduğundan ve ‘diğerleri’ böcek gibi görüldüğünden, bu mahalle
sakinlerinde pek büyük bir şımarıklığa yol açtığı da önemli bir sebep olarak
tesit edilmeli.
Yazısından alıntıladığımız yukarıdaki
cümleyi kim/kimler söylemiş bilmiyoruz. Ancak, içinde bulunduğu savaş durumunu
göz ardı ederek, cümleye biraz daha yakından bakmakta fayda var.
***
Bilinen bir husustur ki, “kişi,
nefsine arif olursa ancak Hakk’ı bilir.” ‘Nefsin’ bilinmesi
safahatı ise ancak bu dünyada mümkündür. Dünyadan göçtükten sonra, bilinmesi ise
na mümkündür. Çünkü artık o âlemde nefise gerek yoktur. Nefs, bu âlem için
verilmiş, bir öğrenme, öğrenebilme, çalışma ve çalışmaya itme varlığı ve
şeytanının müslümanlaştırılması aşamasında öğretici Rab olmaktadır. Ki ayeti
kerimede şöyle buyrulmaktadır:
“Kim bu dünyada körlük
ettiyse ahirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır. İsra/72 (Diyanet
meali)”
Dünyada gözünü açamayanlardan bahsediliyor. Gözün açılacağı mekân
dünyadır yani. Şahit olunacak mekândır burası. Şahitlik! Şehadet âleminde
olmakta ve şehadet âlemi (şühud) de burasıdır. Bu sebeple bu dünya (mümkün âlem) muhteşemdir, çünkü burada şehadet vardır.
Çünkü ilerlemeye başlama bu dünyadadır. Dünyada ilerlemeye başlayanın
ilerlemesi öte dünyada da devam eder. Ama ilk başlayış mahalli bu dünyadır. Ahirette ilerleme olabilmesi, bu âlemdeki gözün
açılmasına (şehadet) ve ilerlemeye başlanılmasına bağlıdır. Yoksa ahirette “Keşke geri döndürülsek/En’am 27” denir miydi?
Nerden bakılsa Mustafa Öztürk hoca sinirli bir zamanında veya kafasının
karışık olduğu bir anda yazdığını kabul ediyoruz. Yani, yazdığı cümle, söylemek
istediği mana değildir.
Allah en iyisini, en doğrusunu bilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder