“Siyaset bilmeyen!”
birileri, “C.B.’nin ABD’ye gitmemesi” gerektiğini söylediği zaman, kıyamet kopa
yazdı. Söylenmedik laf bırakmadılar. En hafifi cehalet suçlamasıydı. Gerçi
sonunda siyaseti kimin bilmediği ortaya çıktı lakin medyanın bir yanına bakınca
öyle değil, büyük bir zaferden dönülmüş zannedersiniz. Bu ne banallik!.
Sonrası, başa dönüş.
Yapılan konuşmalar,
geçmişin hatalarını örtme, yapılanları unutturma, hataları başkalarına yükleme
faaliyetiydi.
Mesela, ‘yeni atılım
süreci’ ne demektir? Tamamen önceden yapılanları eleştiri…
Başa dönüş olunca, eskiden
yapılan hataların tekerrürü de kaderimiz olmalı. Nasıl ayağı kaymışsa evvelden,
yeniden kaymayacağını söylemek iyi niyetlilik olur.
Zaten kimi cümleler,
tekrara düşüleceğinin de göstergesiydi.
Üzerinden hafta bile
geçmeden, kendi ağzından tam tersi cümlelerin deklaresi gösteriyor bunu.
‘Nokta olmaz’, ‘AB’siz
olmaz’, ‘Stratejik ortaklık’, ‘Kadim dostluk’… Gibi laflar gösteriyor.
Yani, “ne derseniz o”.
Manasından başka ne anlamalıyız?
Mesela şu ‘dostumuzu
artırmak’ cümleciği. Neyi anlatır? Vaktiyle azaltılan dostlukları değil mi?
Peki son Bir yılda hangi artırımı yapabildiniz dostluk artırımında? Hiç!.
Bunlara rağmen, sunum
mükemmeldi. Renkli devrimlerin ihmale gelmez yaygarası kusursuz yerleştirilmiş,
çığırtkanlar görevlerini eksiksiz yerine getirmişti. Göz boyamak için yapılan
her şey olması gereken yeterlikteydi. Televizyon canlı yayınlarına
yerleştirilenler görevlerini hakkıyla yaptılar. Her üç cümlenin içine ustaca
oturtulan, “kurucu genel başkanımız” sözü, sanki yaklaşık üç yıldır siyasetten
uzaklaştırılmış bir mağdurun hayat hikâyesi gibiydi. Tıpkı, ‘şiir söylediği’
için hapsedilen bir mağdurun öyküsünün tekrarı gibi…
Anayasa, kanunlar,
teamüller bir yana, kurucu genel başkanın talepleri bir yana. Her şey ona feda
olsun.
Bir saat Kırk altı
dakikalık konuşmada ne söylendi, Seçim meydanlarında söylenenleri tekrardan
başka, ne umut verildi, ne vaat edildi? Klasik siyasetçinin yaptıklarını
anlatmaktan maada neler söylendi? Hani, çılgın projeler nerede, ecdattan miras
büyük hayaller nerede.. Yok. Geleceği umutla kırbaçlamalar yoktu. Yorulmuş,
neredeyse bitmiş bir ‘kurucu genel başkan’. Zaman zaman yükseltilen ses ile
kalabalığın sloganlarına karışan kırılmış heyecanları kabartama arayışı,
sessizce uzaktan izleyenleri sanki güldürüyordu.
Terör örgütleri aleyhinde
söylenen sözler de muhalefeti güldürdü. Hem yap, hem suçu muhalefete at. Bu
cinliktir?
Cezaevindeki HDP eş-başkanı
Demirtaş’ın, kongrelerine gönderdiği mesajda, ‘ortak vatan’dan bahsetmesi,
konfederal bir yapıyı anlatıyordu. Klasik AKP rabiasındaki (parti
tüzüğüne de kaydedilen) ‘tek vatan, tek devlet, tek bayrak’
söylemi ne anlatıyor acaba? Aralarındaki fark nedir? Bilemiyoruz.
Bekleyip göreceğiz.
Dualarımız, devletimizi
yönetenlerin, basiretinin açık olması, hatalara, kandırılmaya kapalı olması
yönündedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder