“Hayır” diyenlere saygı
duyuyorum, lütfen hakaret, küfür etmeyin!”
Şimdi bu laf moda olmuş.
Modanın geçiciliğinden
habersiz yaşayanların, ötekinin bir dayatması olarak sunulan, olguyu,
sahiplenerek, hayatında bir yerlere yerleştirmesidir. Aslında, derinlere
yerleşen bir korkunun da itirafı olarak değerlendirilebilir. Biraz, sevgi
kokusu da sinmiş. Yılların arkadaşlığını bir anda yok etmeme isteği de
diyebiliriz.
Lakin düşünebilme yetisinin
de yok edildiğini tespit ediyoruz. Nasıl mı? En yukarılardan yapılan
hakaretleri görmezden geldikleri için.
Ne diyor C.B.; “Hayır
diyenler, FETÖ’nün yanında duruyorlar.”
Ne diyor Başbakan; “PKK,
IŞİD, FETÖ hayır diyor.”
Ne diyor Bahçeli; “Bugünün
Türkiye’si ile Cumhuriyetin kuruluş yılları arasındaki sosyal, siyasal ve
hukuksal bağları ve kökleri kopartma tehlikesini bünyelerinde bir virüs gibi
taşıdıklarını göremeyecek kadar cehaletin kayalıklarına toslamışlardır.”
Bu sözlerin, ülkeyi
yönetenlerin ağzına yakışmadıkları bir yana, gerçekten asıl hakaret
cümlecikleri olduğunu idrak etmeliyiz.
Eğer hainin yanında
duruyorsak, neden haine yapılanlara maruz kalmıyoruz. Bilinir ki, hainin
yanında duran da haindir.
Oysa, yukarıda adı geçen
terör örgütlerini besleyip büyütenler kimlerdir, onların aleyhine söylenen
sözlere karşı canhıraş saldırıya ve savunmaya geçenler kimlerdir, Başkanlık
sevdası yüzünden Türk Ordusunu yıllarca zindanlarda süründürenler kimlerdir?...
Modanın peşinden
sürüklenerek, büyük ilgi, aşırı düşkünlük göstermek, ileride doğacak ve
tedavisi çok zor bir hastalığın kollarına kendini bırakmaktır.
‘Evet’ diyeceksen de. Ama
hakarete varan, saygı duyma laflarını filan bırak.
Ve söylediğin lafın
gerçekte hakaretin en büyüğü olduğunu da anla.
Bizleri de, bir şeyden
anlamaz, geri zekâlı, cahil sınıfına yerleştirmekten de vaz geç.
Yarın yine yüz yüze
bakacağız…
Unutma!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder