Hala, FETÖ diyorlar da
başka bir laf çıkmıyor ağızlarından. Tamam, FETÖ; FETÖ ama FETÖ’nün yalnız
olmadığını ve asla tek başına bu işi yapamayacağını belirtmiştik. Peki,
durmaksızın FETÖ demenin manası ne demektir?
Dikkatleri başka mecralara
çekmekten başka ne anlamı olabilir?
Tamam, aslını
söyleyemiyorsun, üst akıl diye nitelendirdiğini aşikâr edemiyorsun. Her şeye
tamam. Bütün kötülüklerin anası olarak durmaksızın FETÖ’yü ortaya sürmek,
söyleyelim ki, kendini ihbar etmekten öteye geçmez.
Bir savaşın içindeyiz,
büyük bir savaşın. Bu fikrimizi yıllar önce söylemiştik. PKK’nın görünür
olduğunu, asıl olanın arkasındaki gücün ABD’de olduğunu ve savaşımızın ABD ile
olduğunu yıllar önce söylemiştik. Biz bu fikri ileri sürdüğümüz günlerde,
iktidarımız ‘model ortaklık’, ‘stratejik ortaklık’ gibi
ne idüğü belli olmayan ve yalnızca kendilerinin inandığı dış politika
enstrümanlarıyla oyalanıyorlardı. Ve bu politikalar sayesinde Onlarca
vatandaşımızı kendi silahlarımızla hayatlarına son verdik. Yıllar boyunca ki,
bu politikayı sürdürdüler. Ve hala ısrarla bu politikanın doğruluğunu söylüyor
ve yürütüyorlar. Yazık ki, iktidar mensupları ‘kandırıldık’ lafıyla milleti kandırmanın
telaşındadır.
Gelişen olaylar yeni bir
kapıya getirdi devleti, işte buyurun size imkân ve fırsat. Uygulayın
politikanızı ve değiştirin. Fırsat bu fırsat.
Durmaksızın FETÖ derseniz,
tüm suçu FETÖ’ye yükler ve asıl düşmanı gizlemiş olursunuz. Hiç olmazsa ara
sıra, vaktiyle ‘Üst Akıl’
dediğiniz gibi…
Her suç için ortaya aynı
şahsı çıkarırsanız, asıl suçluyu unutturmak gayeniz vardır demektir.
Her kanuna aykırı eylemin,
bir suçlusu vardır. Adaletin görevi bu suçluyu itirazsız tespit edip,
cezalandırmaktır. Siyaset araya girerek, yalnızca bir isim üzerinde durursa,
adaletin de kafası karışacak ve yanlış yargılara varma ihtimali bulunacaktır.
1.
FETÖ ve örgütü, bu kalkışmada ilk ve kesin tespitli suçludur.
2.
NATO bu kalkışmada kesinlikle suçun en büyüğüne ortaktır.
3.
Ne NATO ne FETÖ, ABD’siz böyle bir işe kalkışamaz.
4.
Avrupa ve Asya’nın merkezini yöneten bir Türkiye’de kalkışma yapmak için sadece
ABD’nin onayı yeterli değildir. AB’yi yöneten büyük güçlerin, bu kalkışmada
sorumluğunu aramak Türkiye’yi yönetenlerin namus borcudur.
5. Biraz
da, öteden beri uygulanan dış politikaya bakılmalıdır. Ne yaptık da, Suriye’de,
Libya’da, Irak’da, Mısır’da hatalar yaptık diye düşünmek, yönetenlerin kendi
kendilerini soruşturma namuslarıdır. Ve 15 Temmuz kalkışmasındaki dış politika
hatalarını bir kenara not etmek ve üzerine gitmek görevleridir.
….
Ne büyük hatalar yapılmış,
ne büyük laflar edilmiş, geriye dönüp bakınca anlaşılıyor.
Şimdi, FETÖ’nün gelişmesi,
devlete yerleştirilmesi üzerinde konuşmanın zamanı değil. Çünkü zaman
mücadeleye dönüktür. Bütün kuvvetiyle ordular düşmana saldıracaktır. Zaman, o
zamandır.
Ve düşünülmelidir, yoksa
FETÖ çözülemez.