Bir yandan iktidardakiler
bütün güçleriyle, halkoyuna sunulacak anayasa değişimi için propaganda
faaliyetlerine hız verdiler, diğer yandan, propaganda hedeflerinin
Milliyetçi-Ülkücü taban olduğu anlaşıldı. Sanki diğer seçmenler hazır onların
emir eri. Böyle olmayacak tabi, her seçim tahmini ve çalışmaları ayrı veriler
üzerinde yoğunlaşır. Kazanan ille de doğru yaptı, isabet gösterdi gibi övgülere
mazhar olsa da, kaybedeni olmayan sonuçtur halk oylamaları. Nihayetinde, ortaya
çıkan sonuç uygulamaya geçildiğinde, milletin tamamını kapsayacaktır.
Muhalefet olmak değil,
sunulan öneriye karşı fikirlerimiz olduğu için, ‘hayır’ cephesinde yer
alıyoruz. Oluş ve gelişme seyri, kuşkularla dolu bir tasarı çünkü. Hayatının
bütün zamanlarında, hem Başkanlığa, hem de Tayyip Erdoğan’a kuvvetli muhalefet
yaptıktan sonra, bir kere bile ağıza alınan o laflar ağızdan çıktıktan sonra,
nasıl olur da, 180 derece çark edilerek, başkan yapılmak istenen kişinin,
fikirleri savunulur olur!. Anlamak zor.
Bizim mahallenin kafası
gerçekten karışık. Mesela, ‘terörü bitirmek için’ başkanlık isteyenler varmış.
Gülmemek için zor tutuyorum kendimi. Ne alakası var!. Terörü yapan var,
ikincisi terörü yaptıran var. Teröristin elinde, terör araçları olan silahları
var, bu silahları temin edenler var. Terörü bitirmenin ilk şartı nedir
derseniz; başka ülkelerdeki terör gruplarını desteklememektir deriz. Ayrıca,
birlikte yola çıktığın kişinin, geçmişindeki yalpalamalarının olmaması veya hiç
olmazsa az olması gerekir. Üçüncüsü, kör ideolojilerin esiri olup, beynini bir
türlü oralardan koparamayanların, sağlıklı politikalar ortaya getirmeleri de
mümkün değildir. Nitekim yıllardır bu durumu ayniyle yaşamaktayız. Oslo’yu,
Habur’u, Diyarbakır meydanlarını, megri-megri’yi, Türk’ü dağlardan, taşlardan
silme girişimlerini (daha yüzlercesi)… Unutmak mümkün mü? Bu uygulamaları
yapanlar mı terörü bitirecek? Güldürmeyin Allah aşkına.
Şimden sonra karşılıklı
fikirler söyleme ve karşıyı mat etme çalışmaları dönemine giriyoruz. Sosyal
medyada fikirler uçuşuyor. Yandaşlar ve yandaşlara yanaşanlar gruplarını
kuvvetlendirmek ve referandumu kazasız savuşturmak heyecanındalar. Bu maksattan
olarak, kıymetli bir kardeşimizin sosyal medya yazısını ayniyle alıyorum. Belki,
bu yazıdan ilham alanlar da ellerine kalemi alırlar.
Bundan böyle söz bizimdir;
Buyurunuz:
“Diyorsunuz ki biz terörle
mücadele edilsin diye başkanlığa onay veriyoruz yani devletin bekası için
iktidara destek oluyoruz.
Hatta daha da ileriye gidip
iktidarın sizin çizginize gelip "millileştiğini" iddia ediyorsunuz.
O halde şu sorulara cevap
vermeniz gerekir:
- Dün ak dediğine bugün
kara diyebilen yapıda olan iktidarın yarın aynı şekilde davranmayacağının
garantisi nedir?
- Tayyip beyi başkan
seçtirdikten sonra yani diğer bir ifadeyle köprü geçildikten sonra sizi dikkate
alacağı vehmine nasıl kapıldınız?
- Yasama, yürütme ve yargı
erklerine hükmeden bir iktidar oluştuğunda sizin mevcudiyetinizin manası nedir?
- Ülkenin ileride federatif
bir yapıya götürülmeyeceğinin garantisi var mıdır?
- Madem iktidar sizin
çizginize gelip millileşti. O halde sizin parti olarak kurumsal kimliğinizin
bir anlamı kalıyor mu?
- Başkan yardımcılığı
teklifi gelirse kabul eder misiniz?
v.s gibi soruların
cevaplandırılması şarttır.
Bugüne kadar başkanlığa
haklı olarak şiddetli muhalefet eden ve iktidarı eleştiren bir partinin bugün
aynı iktidarı desteklemesi ve başkanlık konusunda mutabakata varmasını
"devletin bekası"na bağlamak çok inandırıcı durmuyor.
Hiçbir siyasi parti devletin
bekasının kahyası olmadığı gibi devletin bekasını savunmak da politikacılara
kalmamıştır. Devleti sürdürecek olan yegane kuvvet milletin iradesi ve onun
iradesini gösteren erklerdir.
İleride yaşanacak
gelişmeler kimi haklı çıkaracak bunu elbette temaşa edeceğiz ama görünen köy
kılavuz istemiyor.
"Başkanlık olunca
şehit vermeyeceğiz" diyen kafa yapısı nasıl hem kendini hem de milleti
uyutmaya yönelikse MHP'nin başkanlık konusundaki tavırları baştan beri
sorunludur ve tabanını uyutmaya yöneliktir diye düşünüyorum.
Mevcut siyasi konjonktür ve
yaşanan gelişmeler ülkenin büyük bir hızla uçuruma gittiğini göstermektedir ve
işin acı tarafı bu duruma milliyetçi cenah da "devlet bekası"
gerekçesiyle destek olmaktadır.
Çok bariz bir şekilde
ülkemizde "kaht-ı rical" sorununun olduğu ortadadır. Ehliyet/liyakata
dayanan, akıl ve bilimle yoğurulmuş vatansever kadroların siyasetin dar
kalıplarını bir tarafa bırakarak birleşmeleri ve sorumluluk alarak siyasete
müdahil olmaları gerekiyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder