“Dünyevi
kazanç merkezli, insandaki ayrımcılık ve ele geçirme hırsı ile çalışan, tamamen
materyalist orjininden kaymış din anlayışı çatırdadı.”
(okyanusum.com)
İşte
görülmesi gereken, idrak edilmesi gereken konu budur.
Hangi cemaatin, hangi dini
kisveli oluşumun maddi menfaatler temin etmediğini söyleyebiliriz? Hangisinin siyasi
faaliyetlerde bulunmadığını, devleti yönetmeye talip olmadıklarını
söyleyebiliriz? Sıfır. İşte, çıkıyorlar televizyonlara, gözleri yaşlı bir
halde, sözde yardım hesaplarını, fakire-fukaraya neler yaptıklarını anlatıp,
insanımızı zayıf yerinden yakalayarak yardımlarını talep ediyorlar. Çok da
başarılılar doğrusu. Ayetlerle, hadislerle, ulu zatların kelamlarıyla süslenen,
tamamen insanların ceplerindekini avlamaya yönelik tiratlarını nasıl da
ezberlemişler, nasıl da mükemmel bir şekilde vazifelerini yapıyorlar.
Kaç seferdir unuttum artık,
onlarca konudan dolandırmadığı Müslüman kalmayan birisi, evler, ticaret
merkezleri, villalar yapmak üzere pazarlama çalışması yapıyorken, cüppesiyle
ünlü bir hoca efendiyi neden yanına alır ve bu hoca neden bu dolandırıcının
yanında yer alır? Tabi, bir müddet sonra paralarını kaptıranlar derin bir ah
ile yanıp yakılırken, ne dolandırıcıdan, ne de hoca kılıklı dolandırıcı
yardımcısından tek kelam çıkmaz. Olan, saf ve masum insanların emek zahmet
birikimlerine olmuştur. Onların artık, ağlayanları da bulunmaz. Çünkü kendileri
ettiler, kendileri buldular. Hem de ilk değil, defalarca!..
Biliyorum, arkadaşlarım,
tanıdıklarım bizatihi veya onların anlattıklarına göre, binlercesi Menzil gibi,
İsmail ağa gibi, Nakşiler gibi, Kadiriler gibi.. daha ismini sayamayacağım
onlarca tarikat ve veya cemaat yakınlaşmasına girmesi ve hatta milletimizin
hemen tamamına yakınının özellikle 1980 darbesinden itibaren, bir bakıma kaçış,
bir bakıma kurtuluş yolu arama, bir bakıma geçmişine sünger çekme çabaları
anlamında, oralara kapaklanmışlardı. 15 Temmuz müsebbipleri de
anlattıklarımızın içindedir. Bir türlü izah edemediğimiz, o din değildir, o hikâyeler
din hükümleri değildir, yaptıklarınız yardım değil, yıkıcılıktır diyemedik,
anlatamadık bir türlü. Kimilerinin yolları
ayrıldı, kimileri ne olduğu bilinmeyen dünyalarına gömüldü. Ve geldik, 15
Temmuz tarihine…
15 Temmuz’da derin bir çöküş
yaşandı. Çöken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin zayıflatılmasına, yara almasına
rağmen çöken, sahte, Siyonist, materyalist din anlayışıdır.
Peki, bu çöküş
anlaşılabiliyor mu?
Anlaşılacak. Zaman ister. Binlerce
yıllık sözde din öğretisinin bir anda yıkılması ve o bilgilerden, o inançlardan
cayılarak hakikate yürümek o kadar da kolay değildir. Fakat hakikate
yaklaşılacak. Yani, “hakiki
Muhammedi anlayış ve yaşam tarzı” halkımızın geniş kesimince
idrak edilecek. Eğer böyle olmaz ise, “alınacak tedbirler yaraya ilaç olmayacaktır.”
Ümit edilir ki, evvela, ülke
yönetiminin teslim edildiği yöneticiler anlasın. Zordur. Evet, çok zordur. Yıllar,
yıllar boyu beyinlerini doldurdukları yanlış, hatalı, eksik bilgilerle kısa bir
zamanda temizleyip, berrak anlayışlara kavuşmaları zordur. Biraz gayret, biraz ceht
gerekir.
15 Temmuz felaketi,
kendilerini manevi sanan ve fakat maneviyatın kenarına bile yaklaşamamış
bedbahtlar ve de bedhahlar elleriyle yaşanmıştır.
“Hz. Muhammed’in anlaşılmasını bilinçli örtenlerin karşısına O’nu
anlamadan yaşayıp gidenlerin aldığı önlemlerle çıkılmaz… Allah muinimiz olsun…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder