Şu cümleyi hatırlarsınız “siz
bizi, halkımız Müslüman olduğu için kabul etmiyorsunuz…”. Şimdi mantık bu. Bir başarısızlık, bir savsaklama
tespit edilirse, dış politikada
dostlarımızı kaybeder, iç yatırımcılarda geri çekilmeler olursa sebep söylemek
kolay. Müslümanlığınızı söylersiniz ve siz bizi bunun için kabul etmiyorsunuz
dersiniz. Dolayısıyla suçu karşının geri düşüncelerine bağlar ve kendinizi
kurtarırsınız. Müslümanlığınızı vurguladığınız için de, içeride büyük destekler
sağlarsınız.
Hayal
içindeki birinin hayatıdır anlattığımız, gerçeklikle alakası olmayan!.
Biz
nasıl bilirdik;
Nerede
bir Müslüman yaşıyor, yaşantısıyla, davranışlarıyla, ahlakıyla, toplum
meselelerine olan ilgisiyle, bilgisiyle, düşünceleriyle, sabrıyla, güvenirliğiyle…
o beldede sevilen, aranan, güvenilen, onsuz olamayacağına inanılan bir zat-ı
muhteremdir. Müslümanın tanımıdır anlattığımız. Eğer o beldede, istenmeyen,
korkulan, güvenilemeyen bir kişiyse ve bu sebeplerle de aralarına kabul
etmiyorlarsa, o kişiye değil Müslüman, insan bile diyemeyiz.
O
halde, “Müslüman” olduğu için
kabul edilmemek fikri havada kalıyor, dayanaksız kalıyor.
Hayalen,
vehimlerin esirindeki birinin feveranından başka bir anlamı da yok.
Hasan Karaçaylı :
YanıtlaSil"Kaç o Müslümanlardan, sığın Müslümanlığa..."
M.İKBAL