Katılımcılar ellerinde bir
küp ile geldiler toplantıya. İçeri her giren elindeki küpü, masanın ortasına
konulan diğer küplerin üstüne istifledi. Tavana kadar vardı yüksekliği.
Öyle bir an geldi ki,
En muzipleri
katılımcılardan,
En alttaki küpü çekiverdi.
Aman Allah’ım, bir gümbürtü
koptu ki, sorma gitsin.
Korkanlar oldu, çekinenler
oldu… Gülme krizlerine takılanlar oldu.
***
Şimdi muzip bir yiğit
gerek.
En alttaki küpü çekecek.
Bizler gülmeye hazırız.
Son felaket…
Değilse de,
Eh, birazcık tehlike var.
Gümbürtü içinde, kendine yer
bulmaya çalışanlara dikkat derim.
Bunlar her zaman burnu iyi
koku alanlardır.
Onların aldıkları pozisyon
iyi incelenirse, geleceği tahmin kolaylaşır.
Olaylara bakalım:
Suudi Arabistan liderliğine
terk edilmek istenen Türk Silahlı Kuvvetleri, nasıl bir pozisyon alacak?
Askerlik ve savaş tecrübesi
sıfır bir orduya,
Dünyanın en büyük ordusunu
monte ediyoruz.
Hadi bakalım, duymayın da
göreyim gümbürtüyü…
Sahi,
En alttaki küpü kim
çekmişti?
Katılımcıların en muzibi!..
Problemin çözümü şimdi kolaylaştı.
Muhalefeti uyut. Basını sustur.
Medyayı emrine çek. Kameraları kapat.
Oh… Ne ala memleket.
Yalnız bir şey var.
Nasıl oldu da, dünyanın en
büyük ordusu şeklinde tanımlanan ordu,
Aylardır, üç-buçuk eşkıyayı
alt edemedi?
Yoksa bu da bir muzibin
eseri olmasın?
Yoksa oralardan gelen
gümbürtü de,
En alttaki küpün
çekilmesinden kaynaklanmasın?
Artık, bilmiyoruz. Bilemiyoruz.
Duyulması istenen cümlelere takıldıkça, altındaki anlamı kaçırıyoruz. Zaten istenen
de bu olsa gerek.
Anlamsız gürültüler içinde
boğuluyoruz.
Medet…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder