Bidden Bey’in gelişinden
itibaren,
Kürt politikasında,
doğrusunu şöyle söyleriz PKK politikasında acil bir değişikliğe gidilecektir.
Değişiklik dedikse,
Eskiye acil dönüş
diyebiliriz.
Zaten, bizimkiler de böyle
bir vesile bekliyorlardı.
Yok, silahları
bırakacaklardı, yok, yurt dışına çıkacaklardı gibi anlamsız laflar yine
söylenilmeye başlanıldı.
Bidden efendi, sen ne büyük
bir As Başkan’mışsın…
Bizdeki Eş Başkan(lar)
hemence ne demek istediğini anladılar da, senin bile söylemekten imtina
ettiklerini uçak yolculuğunda bile olsa söylediler.
Ah,
Ah, dünya reisi olduğuna
inanılan yüce devletin ikinci başkanı ah…
Bir toplantı yaptın,
çağırdıkların yalnızca PKK’lılardı… Anlayamadığım bir konu şudur;
Niçin, MHP’den çağırdığın
kişi O. Vural’dı? Reddedileceğini varsaydığın
için mi çağırdın, yoksa emrinden çıkmayacağını düşünerek mi çağırdın? Bu konu
MHP içinde tartışılacak, nasıl tartışılacak, niye tartışılacak bilmiyorum, ama
tartışılacak. Bir de, o toplantıya katılmamak, parti merkezinin kararı mıdır? Bu
da tartışılacak.
Şimdi şu konuyu tartışmaya
açalım:
İki partili bir Türkiye
özlemi var özellikle ABD gibi devletlerde ve an itibariyle Türkiye’yi yönetenlerde.
Ancak, yanlış algılanan konu şudur: birinci parti iktidardaki AKP ise, ikinci
parti CHP değil!... HDP’dir. HDP’nin Türkiye partisi olduğu, ekranlarda saz
çaldırıldığı, Cumhurbaşkanı adayı yapıldığı, neo-liberallerin, romantik
solcuların desteklediği şu anki siyasi parti HDP’dir. Ve ABD ikinci adamının
toplantıya çağırdığı isimlere bakınız. Sözlerimiz çabuk anlaşılır. Çağrılanların
tamamı PKK’lı olanlardır. Peki, bu çağrıların içinde O. Vural’ın ne işi vardı? Sanırım,
katılmayacağını hesap edemediler.
Katılsaydı ne olurdu?
1. Katılmış olsaydı, belki
Türk milliyetçilerinin fikirlerini anlatabilirdi. Bunun ne faydası olurdu? Bence
hiçbir faydası olmazdı. Dinleyenler bile olmazdı. Hatta dinleyeceğini söyleyen
başkan yardımcısı bile dinlemezdi. Çünkü toplantıya MHP temsilcisi figüran
olarak çağrılmıştı.
2. Katılmış olsaydı, diğer
katılan PKK’lılar tarafından provake edilebilir ve kavgaya neden olabilirdi. Bu
kez, kavgayı MHP’li bir kişinin çıkardığı propagandası bütün gazetelerde
yayınlanır ve yenilgi kesin olurdu.
Ben diyorum ki,
1. iyi ki, katılmamış. Her halde
kavgadan uzak durmak ve/veya kavgadan uzak durmaya çalışmak iyidir.
2. İyi ki, katılmamış. Yüksek
siyaseti okumuş olmak ve ona göre tavır almak önemlidir. Yanlış bile olsa,
inandığını uygulamak, zaman gelir doğrulanınca, hakkı verilir.
Doğrusu,
ABD çok acemice hareket
ediyor. Bir yandan Türk siyasetinden MHP’yi ekarte etmeye çalışırken, HDP’yi
Türk solunun tek temsilcisi seviyesine yükletmek istiyor. Diğer yandan PKK’yı
güya düşman ilan ederken, PKK’nın Suriye temsilcisini, ABD’nin kara ordusu ilan
ediyor. Bu kadar yanlışı, ancak bir ilk mektep talebesi yapabilir ki, Biden
efendi henüz ilk mektebe bile gidememiş gibi duruyor. MHP temsilcisinin
çağrısına katılmamasını bile izah edecek durumda değil.
Bu kadar büyük bir devletin
bu acemilikleri, akıl almaz derecede.
Hele, hele… Misafiri olduğu
bir devlette, en yetkili kişi ile görüşmeyi sona bırakmak demek, artık senden
ümidimizi kestik manasına bile gelebilir. Bunu bile yanlış yaptılar bence…
ABD durmadan yanlış
yapıyor, elindeki maydanozları görüp, peşlerinden koşuşturanlara bir sözümüz
var;
Sakın ola ki, maydanoz olarak gördüklerinizin,
zehirli ot olduğunu hatırlatmadınız demeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder