2 Eylül 2015 Çarşamba

Can ve Mal Emniyeti ve Küreselciler


Terör, küreselleşmeci çetelerin ellerinde kullandıkları ve bölüp-parçalamak istedikleri devletlerin-milletlerin üstüne hoyratça saldıkları yıpratıcı bir silah.

Bu silahı kullanırken kendilerinin sorumlulukları sıfır. Çünkü silah, parçalamak istedikleri milletlerin evlatlarının elinde. Onlar, kumanda mevkiinde. İşler, sessizce ve derinden halloluyor.

Kimi zaman, devletin en başındaki kişiyi bile bu çeteye, eş-başkan ayaklarıyla dâhil edebiliyorlar. Öylesi bir durum yaşanıyor ki, devletin en üst düzey yöneticisi, bir de bakıyorsunuz, kendi devletini parçalamak için çalışıyor. Tabi suçlu yine küreselci çeteler değil, onlar her zamanki gibi ak-pak insanlar.

En tehlikeli durum da şudur: halkın çoğunluğu, küreselleşmecilerin söylediklerini kendi fikirleri olarak anlatırlar, tartışmalarda onların fikirlerini kendi fikirleriymiş gibi söylerler, makalelerinde onların görüşlerini ve mutlak yazılmasını istedikleri fikirleri köşelerine taşırlar ve kendi fikirleriymiş gibi savunurlar. Bu düşünceler, halkın ekseriyetinin düşünceleriymiş gibi kabul gördüğü vakit, küreselleşmeciler başarıyı yakalamışlardır.

Muhakkak anlattığımız verileri yaşayan bir ülke tanıyorsunuzdur. Bu ülkede, insanların düşüncelerinin bir önemi yoktur. Dindar olabilir, dinsiz olabilir, sosyalist olabilir, milliyetçi olabilir, kapitalist olabilir ve hatta komünist olabilir… Hiçbir önemi yoktur. Kimin ne olduğunun, neyi savunduğunun önemi yoktur. Yeter ki, küreselci efendilerinin söylediklerini kendi lisanlarından anlatsınlar. Onlara, dünyalıkları hazırlanır, makamlar verilir, şan-şöhret yolları açılır ve gerçekten bunu da yaparlar. Niye yapmasınlar ki, neyi kaybedecekler? Ordularını salsalar binlerce kayıp verecekler, trilyonlarca masrafa neden olacak. Uyguladıkları bu taktikle, hem insanlarının kaybını önlüyorlar, hem de ekonomik olarak muhtemel kayıplarını. Üstelik patlayan silahların, bombaların da bedellerini hem de peşin olarak tahsil ediyorlar. Çünkü satarak ticaret yapıyorlar!. Ne güzel değil mi?

Bu uygulamalar sonunda ne mi oldu? Ne olacak dünyanın ürettiği servetin yarısı, yalnızca %1’in eline geçti. Göbeklerini kaşıyarak, viskilerini yudumlayarak zevk-ü sefaya vurarak yalancı cennetlerinin içinde patlayıp gidecekler.

Adaletin, demokrasinin, insan haklarının hiçbir kuralına uymadan, hoyratça sömürmeye ve öldürmeye yönelik uygulamalarına devam ediyorlar.

Oysa Bosna’yı aldıktan sonra Fatih Sultan Mehmet Han’ın Latin Papazlara verdiği ferman, günümüz için çok çok önemli insan hakları fermanı özelliğini taşıyor. Bırakalım dış ülkeleri ve ülkemize düşmanlık taşıyan milletleri, maalesef içeride bile 1463 yılında yayınlanan fermanın kilometrelerce uzağında olduğumuzu tespit edelim. Ferman ayniyle şöyledir:

“Ben ki Fâtih Sultan Mehmet Han’ım, cümle avâm ve havassâ malum ola ki, iş bu dârendegân-ı ferman-ı hümâyûn Bosna ruhbanlarına mezîd-i inâyetim zuhura gelüp buyurdum ki: Mezburlara ve kiliselerine kimse mani ve müzahim olmayup ihtiyatsız memleketimde duralar. Ve kaçup gidenler dahi emn u emanda olalar. Gelüp bizim hassa memleketimizde havsız (korkusuzca) sakin olup kiliselerine mütemekkin olalar. Ve yüce hazretimden ve vezirlerimden ve kullarımdan ve reayalarımdan ve cemîi memleketim halkından kimesne mezburlara dahl ve taarruz edüp incitmeyeler. Kendilerine ve canlarına ve kiliselerine ve dahi yabandan hassa memleketimize adem gelürler ise yemîn-i muğallaza (ağır ve büyük yemin) ederim ki, yeri göğü yaradan Perdevdigâr hakkı içün ve ulu peygamberimiz hakkı içün ve kuşandığım kılıç hakkı içün bu yazılanlara hiçbir fert muhalefet etmeye, madem ki bunlar benim emrime mutî ve munkâd olalar.” (İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğunda Millet Sistemi Sh.217)

Can ve mal emniyetinin zayıfladığı ülkemizde, adaletsizliklerin zirveye çıktığı ülkemizde, ehliyetsiz adamların işbaşına getirildiği ülkemizde… Fatih’in Fermanı’nı okuyalım da, nerden nereye geldiğimizi anlamaya çalışalım.

Ah!. Körleştiren ideoloji.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...