Siyasi mücadele, ‘fikirlerim kabul edilsin’
beklemesi değildir.
Mücadelenin yapılacağı
alanlar demokrasi içinde belirlenmişse de, yeni çalışma alanlarının açılması,
yeni yepyeni sahalarda siyasi faaliyetlerde bulunulması da mümkündür, elbette
kanunlara (hukuka) aykırı olmamak kaydıyla.
Sokaklar, meydanlar,
kahvehaneler, köy odaları, mahalle toplantıları, evlerdeki sohbetler… Bunlar
eskidi artık. Eskidiyse de hiç mi kullanılmayacak? Olur mu öyle şey. Biz bunların
tamamının kullanılmaya devam edildiğini farz ederek konuşuyoruz. Bunlar klasik
siyasi çalışma yöntemleri, aralıksız kullanılacak.
Ne kadar meydanlarda,
kahvehanelerde, evlerde toplantılar yaparsanız yapınız, ümit verememiş iseniz,
toplantılarınızın siyasi verim kazandırması düşünülemez. Umut olmak ise, halkın
elindekilerinin aslında borçları olduğunu ve doğan her çocuğun binlerce liralık
borcun üstüne doğduğuna inandırmalısınız. Evvela yapılacak, ellerinde aslında
hiçbir şeyin olmadığına inandırmak olmalıdır. Bu çalışmalar da kalabalıklar
arasına sıkışmış insanlara anlatmakla değil, yüz yüze, bizatihi konuşarak,
tartışarak anlatılabilir. Evet zordur, herkese yüz yüze ulaşmak çok zordur. Ama
başka çare yok gibi. Kısa sürede mümkün görülmeyen bu işlem için, gerçekten
inandırıcılığın kuvvetlendirilmesine yönelik yapılması gereken ilk işlem; B İ R
L E Ş M E K T İ R… mesaj vermenin en kolay yolu, birlik, beraberliğin gözlere
gösterilmesidir. Yazık ki, birleşmeye yönelik her hangi bir hareket
göremiyoruz. Birleşemiyorsanız, bölünmenin yanındasınızdır.
Siyasi çalışmalarda karşılaşılacak
ve tespit edilecek iki önemli psikolojik kişisel tespit vardır;
1. İnanılacaksınız.. 2. İnandıracaksınız.
İnanılmayan, inandıramaz
da. Kandırma eylemi sohbetimizin hiç bir yerinde, hiçbir harfinde olamaz.
Kandıranların hangi vahim hallere düştüklerini çok yakın geçmişte birlikte
yaşadık. Kandıranlar, gün gelir kandırılırlar, bu kaçınılmaz sonuçtur.
Kirli olanlar, siyasete
soyunmasınlar. İlk tespit budur.
Siyaset; basamakları
hızlıca geçmek için gerekli bir yol filan değildir. Tam aksi, dünya ve ahiret
çalışmalarında insana köstek olan acayip bir yoldur. Başlangıçta ve işin içinde
olmayanların anlayamayacağı ilginç meslektir siyaset. Siyasette tek amaç hizmet
olmalıdır. Gelir sağlamak, mevki edinmek, şöhret yükseltmek gibi amaçları
olanlar asla siyasete bulaşmamalıdır, çünkü bu imkânları orada bulamazlar.
Maalesef, bu gerçek insanlar arasında bilinememekte ve aklı eren, ermeyen
herkes kısa yoldan köşeyi dönmek iştiyakıyla siyasete katılmak istiyor. En
büyük yanlış.
“Düşman”! Öyle tesirli çalışıyor ki, nereden
vuracağını da belli etmemekte oldukça usta. Resimler, filimler, yazılar,
röportajlar.. Çok çeşitli sahalarda hazırlıkları var. Tam bu noktada; siyasi
rakipleri ‘düşman’ olarak
görmek doğru değil, güreş minderinde rakip olarak görmek gerekiyor. Ancak, ‘düşman’
tanımımızın arkasındayız. Türkiye’mizde an itibariyle, demokrasi mücadelesi
değil, ‘Sevr’
taraftarları (yani düşmanlar) ve
milli güçler ayırımı, bilinçli olarak yaratılmıştır. Biz de bu ayırıma denk
olmak üzere söylüyoruz. Düşünebiliyor musunuz, siyasi rakiplerinizden birisi
kendisinin BOP Eş-Başkanı olduğunu ilan ediyor! Buyurunuz size, demokrat
kurallar içinde mücadele edeceğiniz bir rakip!. Bununla demokrat mücadele
değil, olsa olsa meydan savaşı yapılır. Bu sebeple ‘düşman’ dedik. İster kabul edilir, ister dava
edilir.
Artık, siz bilirsiniz.
Önümüzdeki yıllarda da
siyaset yapma niyetiniz varsa; Cumhurbaşkanı’nın “Fiilen rejim değişmiştir, yasaları buna göre ayarlayın” talimatını
ve AKP milletvekilinin “Seçim
sonucu ne olursa olsun, seni Başkan yaptıracağız”
nutkunu unutmamanızı öneririm.
Faziletli insanların
fazilet rejimi olan Cumhuriyet, elimizden kayarken, hala ayrılık peşinden
gidenleri tarih affetmeyecektir.
Yılmaz Karahan :
YanıtlaSilHayatımızın her alanında siyaset var. O halde siyasi söylemler ve tavrında etkili olmak zorundayız.
Isa Alemdag;
YanıtlaSilBizi ilgilendiren her konuda (vatan, siyaset, dis iliskiler, Turkluk, egitim v.s...) cozum uretmeliyiz. Bu bilgi ve cozumleri alasilir ve kolay bir sekilde her kitleye aktarmaliyiz. Cahillik bizim en buyuk problemimiz.