11 Ağustos 2015 Salı

Kürtçü ve İslamcı Talepler Farklı mı?


“Anadolu Gençlik Derneği” adlı bir dernek varmış. Haklarında hiçbir bilgimiz yoktu. Bunların yöneticilerinden birisi, çalışma ortamımızda bulunan oda arkadaşlarımızdan birisini ziyarete geldiğinde, uzaktan tanıştırıldık ve öylece, böyle bir kuruluşun varlığından haberdar olmuştuk. İsminden, ‘Anadoluculuk çağrıştırması nedeniyle’ hemen iktidar destekçisi olduğu, İslamcı siyasaları benimsediği anlaşılıyordu. İslamcı kavramını özellikle yazdık, çünkü öteden beri haklarında kabul ettiğimiz şey, dışarıdan beslendikleri ve desteklendikleri şeklindeydi. Nitekim özellikle son 13 yıldır Türkiye siyasetine yön verenlerin, vaktiyle ‘Yeniden Milli Mücadele’ birliği üyelerinin olduğunu biliyorduk ve bunların İngiliz hamiliği altında faaliyet yürüttükleri hakkında binlerce yazı okumuştuk. Halen, kendilerini Hakk yolunda ve millete hizmet yolunda tarif etseler de, uygulamaları sonunun memleketi nerelere getirdiğini görmemek için kör olmak lazım gelir. Onlar ne derlerse desinler!. Akil oldular, yanlış uygulamaları doğruymuşçasına desteklediler, dün destek için ölesiye çalıştıkları hususları bugünlerde aleyhinde atıp-tutuyorlar, ‘O bizim için ikinci peygamberdir’ gibi amorf bir tanımlama, bir başkası tarafından (özellikle muhalefet) söylenseydi ve kabul edilseydi, dünyayı başlarına yıkacakları abesliklere ses çıkarmadılar. Kabullenerek, sineye mi çektiler, yoksa ‘kırılan kol yen içinde kalır’ diyerek, günahları mı üstlendiler bilinmez. Ama bilinen bir şey var ki, asla seslerini çıkartamadılar. Bu itibarla kimilerine -hatta çoğunluğa- göre, günah -haram- çukurlarında debelenip duruyorlar.

Neyse biz dönelim adını verdiğimiz derneğin konusuna.

Efendim bu dernek yöneticileri Ankara’da toplanmışlar ve devletimizin, üniversitelerimizin, hükumetimizin çözüm bulamadığı Kürt Sorununa şıppadak çözüm bulmuş ve buldukları çözümü 15 madde halinde açıklamışlar. Haklarını vermeliyiz ki, asıl problemin ‘dayatılan sınırlar sebebiyle oluştuğunu’ vurgulamaları güzel bir tespitti. Lakin, Osmanlıyı yıkma çalışmaları, Arapları Osmanlıya düşman çalışmaları nerden baksanız (yıkılıştan geriye doğru) 200 yıllık bir süredir. Sınırların çizilmesi aşamasına kadar geçen sürenin, kahırlar, zulümler süresi, Türk evladının şehitler kervanını yüceltme süresi olduğunu bir türlü vurgulamamışlar. Bütün suç, 20. Yüz Yılın ‘Ulus Devleti’nde. Bu ulus devlet var ya bu ulus devlet, Arap’ı Arap, Fars’ı Fars, Kürt’ü Kürt, Türk’ü Türk yapmış. İşte bölünmenin, parçalanmanın sebebi buymuş!. Ulus devletler insanlara kimlik dayatmış, inançlara müdahale etmiş.. gibi yalan-yanlış, iftira dolu teraneler.

Diğer 14 madde üzerinde durulmaya değmez. Hep bildik şeyler, efendilerinin emrettiği ve bunları bunları söyleyin diye ezberlettiği şeyler. Gerçi birinci madde de öyle ama üzerinde az da olsa durulmaya değer. Çünkü düğüm vurulduğu yerden çözülür.

Bize dayatılan nedir? Anayasa değişimi, neresini beğenmiyorsunuz anayasanın, ilk 3 maddesini. Ne var bu maddelerde? Burası bir Türk Devletidir tanımı var. İşte düğüm, işte çözülecek yer. Öyleyse balta buraya vurulacak. Diğer lafların tamamı salata tadında olan şeyler. Hani, anayasa değişimi için referanduma gidilmişti de, içinde sadece bir madde vardı, diğerleri herkesçe kabul ediliyordu da, sırf o bir madde için anayasa değişimine gidilmişti. Herkes kendine seçtiği (kendince güzel) maddelerden birine evet oyu verdi. Sonra ne oldu, Türk Yargısının başına gelenleri birlikte yaşadık, yaşıyoruz…

Adını verdiğimiz (AGD’nin) derneğin çözüm maddelerinin birincisi şu: “Öncelikle insanların temel hak ve özgürlüklerini teminat altına alan, bölge ya da etnisite merkezli değil mutlak adalet merkezli, hakkı üstün tutan, inançların gereğini yaşamaya imkân veren, dünyanın her yerinde bir anlam ifade eden kısa ve net bir anayasa hazırlanmalıdır. Anayasa da temel prensip kendin için istediğini diğerleri için de istemek, kendin için istemediğini diğerleri için de istememek olmalıdır.”

Her zaman, her yerde yaptıkları gibi bu uzun cümlede yine laf kalabalıklığı var. Beyinleri bulandırmak, söylenilenlerin iyi bir şey olduğu zehabını uyandırmak… Vaktiyle ‘müsavat, hürriyet’ yaveleriyle Sevr’e dayanan sonuç, bugünlerde de; ‘insan hakları, özgürlükler, inançları yaşamak’ gibi kimsenin itiraz edemeyeceği sosyolojik tabiiliklerin içine karıştırılmış etnisite merkezli değil”  vurgulamasıyla Türk Devleti kavramından vaz geçilmesini, yani Türk egemenliğinin devredilmesini, belki de Türklükten feragat edilmesinin anayasa da tespit edilmesini önermektedirler.

Bedbahtlık çukurundaki arkadaşlar bu önerilerini yaparken aynı zamanlarda bir başkası da şunları söylüyordu:

Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak İl başkanı Salih Gülenç (bakın onlar da Demokratmış!): “Kentte bulunan devletin tüm kurumları bizim için meşrutiyetini kaybetmiştir. Bu şekliyle devletin hiçbir atanmışı bizi yönetemeyecektir. Bundan sonra halk olarak öz yönetimimizi esas alarak, demokratik temelde yaşamımızı inşa edeceğiz. Bundan sonrada gelişecek tüm saldırılar karşısında demokratik öz savunmamızı gerçekleştireceğiz. Bundan sonra kentimizde kendimizi de bizler yöneteceğiz. Başkalarına yönettirmeyeceğiz.”

Şimdi İslamcı bu kuruluşumuzun talebiyle, bölücü partinin talebi arasındaki farkı analiz etmeyi her okuyucunun idrakine bırakıyoruz, aralarında ne fark var?

Bendeniz hiçbir fark göremiyorum.

Çünkü konuşturan efendileri ortak, aynı.

Bölücü Kürtlerin ağzından öyle, bölücü İslamcıların ağzından böyle konuşuyor, konuşturuyor.

Sahi, bunlar ortaklaşa Türk Genel Kurmay Başkanı’nı, terör örgütü lideri suçlamasıyla zindana tıkmadılar mı?

Giyindikleri cesaret elbisesinin ilk kesimlerini oralarda arayınız.


5 yorum:

  1. İlhan Yalçın :

    Kalemne, yüreğine sağlık Hocam.
    bir de TÜRK, bunun farkına varsa... Kuyusunu kazanları 13 yıldır desteklediği yetmemiş gibi hala desteklemeye devam etmese...

    YanıtlaSil
  2. Mehmet Velit Yurt :

    Hocam zayıf olduğunuzu düşündüklerinde hepsi birden üşüşür leş sinekleri gibi.. Ortak düşmanları türkiye cumhuriyeti devletidir.. Bunlar ürmeye meraklı.. Zaten sahipleri de ürmelerini istiyor..

    YanıtlaSil
  3. Abdullah Mehricihan:

    Erbakan hoca bak senin gençlik ne yapıyor ....

    YanıtlaSil
  4. Görüşlerinizde tespitleriniz de son derece haklısınız...
    İslamcı hareketlerin hemen hemen tamamının ipi taaa Osmanlıdan beri hep birilerinin elinde olmuştur.Genellikle de İngilizlerin...
    Tarikat ve cemaatler içinde ajanlar cirit atmıştır..
    Bu bahsettiğiniz YENİDEN MİLLİ MÜCADELE HAREKETİ var ya,sonradan AKP nin elit kadrosunu oluşturan zevat,onları en iyi bilenlerdenim...Epeyce mücadele geçmişimiz var..O zamanda İngiliz güdümü,bugünde İngiliz güdümü..
    Kraliçenin boğazdaki savaş gemisine kadar giderek,gemide nişan alanları da unutmamak gerek diye düşünürüm...Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah...
      Bir destek, bin kale yıkarmış...
      Teşekkürler.

      Sil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...