25 Temmuz 2015 Cumartesi

Oh! Devlet Varmış…


‘Demokrasi’ ve ‘barış’ yaveleriyle, hürriyetimize kastedenler tam ON Üç yıldır kollanmışlar mıydı sorusunu sormadan edemiyoruz. Devletin üst kademelerinde seçimle veya atamayla görevlendirilerek görev yapanların tabi oldukları kurallar, kanunlarla, yönetmelikle, tüzüklerle bildirilmiştir. Yazılı olan bu kurallar, tam olarak ve eksiklik bırakılmadan uygulanmak zorunluluğu vardır. kanunların uygulanmaması veya eksik uygulanması nedeniyle oluşacak, ekonomik ve sosyal zararlardan dolayı ilgililer takibata uğrarlar, muhakeme edilirler ve suçlu görülmeleri halinde de cezaya çarptırılırlar. Biz böyle biliriz. Devletin yaşaması kurallarının tam olarak ve adil bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olacaktır. Adalet, Hakkın teslim edilmesi, adaletsizlik mazlumun hayatının gasp edilmesi sonucunu doğurur. Nitekim, yıllardır terör elemanlarına karşı susan devlet güçleri, onların serpilip büyümesine, yüksek sesli tehditlerini devamlı artırmalarına, büyük şehirlere kadar varan hakimiyet gösterilerine, bulundukları alanlarda devlet güçlerini etkisiz hale getirmelerine, yol kontrollerini yapmalarına, iş makinelerini yakmalarına, barajları çalışmaz hale getirmelerine, karakolları yakmalarına, yapılacak yollara mani olmalarına.. gibi çok çeşitli ve sayısız sonuçların doğmasına sebep olmuştur. Haliyle bu durum, arkasına devlet gücünü göremeyen halkın sinmesine, korkmasına kadar varmıştır. Eli silahlı terör örgütü elemanları silahlarıyla, göstere göstere mitingler yapıyorken, masum taleplerini bildirmek isteyen küçük halk grupları polisin acımasız ve aşırı kullandığı güç ile karşılaşmışlar ve susmayı tercih etmek durumunda bırakılmışlardır.

Dış politikada yapılan basiret yoksunu yanlışlar neticesi, yeni yeni ismini dahi bilmediğimiz terör örgütlerinin doğumunu sağlamıştır. Beceriksizler sonucu, başarısız olan fiillerini anlatmakta Şeffaf olamayan devlet yönetimi, yaptığı yanlışların bedelini, savunmasız asker, polis, yargı mensubu kişilerden çıkarmaya çalışarak, kendisinin masumluğunu halka anlatmak yolunu seçmiştir. Üstelik yargı sistemiyle temelinden oynayarak, insanların adalete güveninin sarsılmasına yol açmıştır. Yıllarca, kurmay subaylarımızın Yüzlercesini terör örgütü mensubu suçlamasıyla zindanlara tıkanlar, sanki hiçbir şey olmamış gibi, bu eylemleri başkalarının sırtına, ‘kumpas’ kuruldu suçlamasını atarak ve ‘kandırıldıklarını’ söyleyerek milletin bir kez daha güveninin yitirilmesine neden olmuşlardır. Çünkü millet başlarına, kandırılmayacak, kumpas kurulmasına mani olacak insanları seçtiğini zanneder ve bu insanların asla kandırılmayacağını ve adaletten asla ayrılmayacaklarını düşünür ve öyle olmasını arzu eder.

Dış ve iç politikada yapılan ihmaller ve hatalar neticesi, terör örgütleri içeride gemi azıya aldılar. Bunların durdurulması gerekirdi. Ve devlet, devletliğini hatırladı.

Niye hatırladı, ne oldu da hatırladı bunun önemi yok. Hatırlaması bizim için gereklilikti. Lazım olan budur.

Ancak, burada çok önemli bir itirazımız olacaktır.

Devletin, PKK ve IŞİD katillerine karşı yaptığı harekatın, ABD’ye verilen tavizler neticesi olduğu sözleri seslendirilmektedir. Hükumet sözcüsü tarafından, incirlik üssünün ABD uçaklarına açılmasıyla ilgili kararın Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını açıklamasından bir gün evvel Suruç saldırısının olması, 32 gencin hayatının sonlanması, saldırıyı bahane ederek güya protesto etmek maksadıyla PKK yandaşlarının, ülkenin hemen tarafında ayaklanma denemeleri yapması ve İngiliz gazetesinden yayınlanan bir yazıda, incirlik üssünün şartsız olarak açılması talebinin pervasızca bildirilmesi üzerine, hükumetin bu kararı imzaya açması anlaşılır değildir. Her ne kadar, NATO ve ABD’nin talepleri üzerine IŞİD ile mücadele safında yer alan devlet görevlerini kutlamak ve başarılar dilemek zorunluluğundayız.

Devlet, devletliğini gösterecektir. Mazluma karşı yumuşak, zalime karşı sert yüzünü bundan böyle de göremeye devam etmek isteriz.

Yok, çözüm sürecine zarar gelecekmiş, yok, mezhep yoldaşlarımızla aramız açılacakmış gibi düşüncelere düşülürse, devlet işlemez hale gelir ve dünden daha kötü sonuçlara gark olur. Verilen kararın üzerinde cesurca durulmalı ve Kandil temizlenmelidir.

Bu noktada, Türkiyelileştirilmek hayaliyle, HDP’nin yüceltilmesi saçmalıklarına da son verilmelidir. Terörden beslenenlerin, demokratikleşmesi ancak siyasi bildiriler içinde kalan cılız cümlecikler olabilir.

Ayrıca, devletin gücü, yakında yapılması planlanan seçim kazanma üzerinde kullanılmamalıdır. Hiç beklemediğiniz sırada bir darbe yersiniz ki, nerden geldiğini bile anlayamazsınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...