5 Temmuz 2015 Pazar

Hedef, Kandil Olmalı!..


Bir yandan askeri batağa sürmek niyetindesiniz, diğer yandan askerin eksiklerini unutuyorsunuz.

Nedir bunlar?

En başta;

Asker, MİT’in verdiği istihbarata güvenmiyor.

Sağlıklı haber alamayan kurmay neye göre karar verecek?

Uludere’de yaşanan bombalama ve 34 vatandaşın hayatının sona erdirilmesi, Suriye’nin düşürdüğü uçak gibi vahim sonuçlar değerlendirildiğinde, Kurmay Heyetince, MİT istihbaratına güvenilmemesi, hatta sorgulaması en tabii hakkıdır.

Bu duruma nasıl gelindi?

Kısa adı GES olan, Genel Kurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı’nın “dış tehditlere karşı güçlü izleme, istihbarat ve erken uyarı merkezi”nin, Batı’nın istekleri doğrultusunda kapatılarak MİT’e bağlanmasıdır. Kısaca, Ordu başkasının gözlerine muhtaç hale getirilmiştir. GES, MİT’e geçtikten sonra Genel Kurmay harekâtlarında yapılan hatalar hep bu sebepten idi. Unutamadık, dağda kekik toplayan ihtiyarın “terörist” bilgisiyle öldürülmesi, teröristlerin de “kaçakçı” bilgisiyle, askeri birliklere kadar sızmasını.

Soralım, bu ordu nasıl savaşır?

Soralım, bu ordunun başarı şansı nedir?

Şimdi dönelim en başa:

Ergenekon, Balyoz, Eldiven, Sarıkız, Casusluk ve Fuhuş isimli soruşturma operasyonlarına. Hatırladığımız bir sözü yazalım: “Bu davanın Savcısı benim.”

Bu davalarla yüzlerce general ve yetişmiş rütbeli asker zindanlara tıkıldı. Bir tertiple ordunun gizli kalması gereken beynine girildi. Ordu Komutanı olması beklenen general cezaevine tıkılarak, önü kesilirken, yerine kimin ve ne sıfatlı olduğu bilinmeyen (esasen kendilerinin bildiği) kişinin işin başına getirilmesi gibi olaylarda;

Tek bir şey düşünebiliriz; Türk Genel Kurmayının işlemez hale getirilmesi.

Başarıldı mı? Evet başardılar.

Bugüne geldiğimizde ise, Suriye problemi üzerine toplanan Milli Güvenlik Kurulu sonrası yapılan açıklamada; “Bölgede yaşayan sivil halkı hedef alan terör saldırıları ile bölgenin demografik yapısının değiştirilmesine yönelik eylemlerden duyulan endişe dile getirilmiştir. Uluslararası kamuoyunun bölgede yaşanan insan hakları ihlallerine karşı duyarsız tutumuna dikkat çekilerek, ülkemize sığınan insanların mağduriyetinin giderilmesi için bugüne kadar yapılan insani çalışmaların kararlılıkla devam ettirileceği ifade edilmiştir.”

Görüldüğü gibi, ne kadar donuk, soğuk ve Türk Genel Kurmayı ve Milli Güvenlik Kurulu’ndan beklenmeyen anlamsız bir karar. Sıradan, rastgele üç-beş kişinin bir köşede yapacağı toplantıda alınabilecek basit bir karar.

Oysa Cumhurbaşkanı iki gün evvel; “Güneyimizde bir devlet oluşumuna izin vermeyiz” gibi, sert bir söylemde bulunmuştu. Resmi toplantının akabinde böyle bir hava sezilemiyor.

BOP hedefleri doğrultusunda olsa gerek, Suriye politikasındaki radikal değişimden sonra, tarumar edilen bir Suriye var önümüzde. Bu sebeple Türkiye’ye kabul edilen 2 Milyondan fazla Suriye vatandaşı, eğit-donat adı altında yapılan eğitim çalışmaları, Özgür Suriye ordusuna verilen destekler, MİT tırları, PYD ve Kürt yapılanması gibi onlarca problemle uğraşırken, asıl problem unutulmuştur. Esasen unutulmuş değil, öteden beri üzerinde çalışılan ve adına ‘çözüm süreci’ dedikleri, bizim ise ‘çözülme süreci’ dediğimiz politikalar nedeniyle göz ardı edilen, PKK ile mücadelenin soğutulması ve unutulması sonrası;

Gemi azıya alan terör örgütü elemanları Kandil Kamplarından tehditlerini artırmış bulunuyorlar. İşte bunların lider bozuntularından birisinin, Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sürerken yaptığı tehdit: “açık söyleyeyim, eğer onlar Rojava’ya müdahale ederlerse biz de onlara müdahale ederiz. O zaman Türkiye’nin tümü bir savaş sahasına dönüşür. Türk Devleti öyle her dilediğini yapamaz. Bu Türkiye’yi daha ciddi durumlarla karşı karşıya getirir. 6-7 ekim olaylarını unutmasınlar!”

Madem terör örgütünden açık açık tehditler gelmekte, biz de açık açık söyleyelim. Bu edepsizlerin böyle pervasızca atıp tutmaları, kendimizin, bile isteye getirdiği bir durumdur. Terör örgütü ile masaya oturulmaz, terörle müzakere yapılmaz dedikçe, bizler için faşist suçlaması, demokrasiden nasipsiz suçlaması yaptılar ve geldiğimiz yer terörist ağzıyla tanımlanmaktadır.

Türkiye’nin hedefi Suriye olmamalı. Öncelikle birlik beraberliğin sağlanması yolunda, terör bataklığının kalbi olan Kandil temizlenmelidir. Musul’da IŞİD teröristlerinin temizlenmesi fırsatı varken yapılmadı, kaçırılmış fırsatlar için ağlayacak halimiz yoktur. Bulunduğumuz yeri iyi tespit ederek, gerekli kararlar alınmalı ve gereği yapılmalıdır.

Düşman, rakibini aciz içinde gördüğü sürece, hoyrat taleplerini deklare etmeye devam edecektir.

Yapılması gereken ilk işi, içteki birliği sağlamaktır. Bunun yolu da, Kandil temizliğinden geçmektedir.

(NOT: Ahmet Takan’ın 30 Haziran tarihli yazısından bazı bilgiler alınmıştır.)


5 yorum:

  1. İlhan Yalçın .
    PKK ve hempalarının kendilerine duydukları aşırı güven, deşifre olmalarını da sağladı. Bu demektir ki dağdakiler hariç, kalanı istendiğinde armut toplar gibi toplama imkanı var
    O halde, PKK'ya midahale etmek imkan dahilindedir. Eskisinden daha da kolaydır.
    TSK, Kürt koridurunun, devletinin oluşmasını engellemeye Çin, Rusya, İran ve Suriye ile işbirliği halinde müdahale etmelidir. Bu müdahale, sadece bu amaca yönelik (haliyle Türkmen nüfusu da koruyucu), Türkiye'deki 2,5 milyon Suriyelinin de ülkelerine dönmelerini sağlayıcı noktada olmalıdır, diye düşünüyorum Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türk ordusunun Suriye'ye girmesinin istenmesi, milli bir karar değildir, BOP dayatmasıdır. Planlamaları ve harekatı buna göre yapılmalıdır. Suriye sınırı tahkim edilerek, içeriye odaklanmalı, 13 yıldır dağıtılmış, çözülmüş, parça parça edilmiş milli birliği kurmak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.

      Sil
  2. Tuncay Altunezen :
    Aynı kanaatte değilim Hocam, Ortadoğu'da Türk'ün serçe parmağını dahi görmek istemeyenler, ayak basmasını hiç istemezler.

    YanıtlaSil
  3. GES Komutanlığı'nın MİT'e devredilişi konusuna değişik açılardan bakmak isterseniz yaşanmış olduğum akla zarar olayları inceleyebilirsiniz.
    http://www.benoyum.com/2015/05/07/sozde-casusun-manifestosu/
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Yazıyı aldım, en kısa zamanda incelenecektir.

      Saygılarımla

      Sil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...