Niçin ihraç edeceklermiş
veya niçin istifa etsin?
Göreve getirenin, görevden
alma hakkı da vardır.
Öyle, böyle değil. Kırılan
potun tamiri o kadar zor, o kadar zor ki; “Bir kez gönül yıktın ise şu kıldığın namaz değil”
(Yunus). Kaldı ki, kırılan tek bir gönül değil, kaç adet oy
almışsa, oy verenlerin tamamını bu sayıya dâhil edebilirsiniz.
Bilmem kimin adına,
birisine dinsizlik ithamı yapmak da nereden çıktı? Eğer yapacaklarsa ki, 13
yıldan beri hem MHP için hem CHP için bu ithamı yapmışlardır (ve
halen yapıyorlar) bırakın onlar yapsın, onlar yapsınlar da
bizde karşı duracağımız alanı bilelim.
Ne oldu?
Sizin, vekâleten
dinsizlikle suçladığınız kişilere, müvekkiliniz sahip çıktı! Sahip çıktı ve
puan topladı… Anlayabiliyor musunuz? En tepeden en alt kademeye kadar, sizin
aleyhinizde olmak üzere bir haftadır ver yansın ediyorlar. Susunuz ve bu hatayı
nasıl yaptığınızı idrak etmeye ve nasıl temizleyeceğinizi bulmaya çalışınız.
Niye yapıldı bu hata? Söyleyelim.
Muhafazakâr tabandan oy toplamak kaygısıyla. Oldu mu şimdi? Öteden beri, bu muhafazakârlığın
yanlış olduğunu, bu söylemden uzaklaşılması gerektiğini söyleriz. Kulak veren
olmadı. Cahilane bir kabulleniliş, bilmeden, biliyormuş gibi yapmanın
daniskası.
Güya onlarla birlik
olduğunuzu söylemeye çalıştınız. Ne kazandınız? Hiç…
6 Haziran’daki hesap
sorucular, Yüce Divancılar, çözülme sürecine karşı çıkanlar nerede, nerede
kaldı şimdi?
Daha ilk günden, hükumete
devam etmeleri gerektiğini söyleyenler, kendilerine muhalefet sıralarını layık
görenler elbette, muhafazakâr söyleme sığınacaktı. Başkaca bir bilgileri yoktu
çünkü.
Siyaset oyununda
düşünülmeden hamle yapılmaz. Manevra, rakip geniş alanlara çekilerek yapılır. Oyun
sahasını kendin daraltırsan, pas verecek alan ve/veya pas verecek kişi
bulamazsınız. Dar alanlar kıvrak, zeki, usta oyuncuların top çevirebileceği çok
kıymetli alanlardır. Kendinizi buna layık görmüşseniz, biz ancak seviniriz. Ama
sadece sizin kendinizi layık görmeniz bir şey değiştirmez. Gerçekten o sahada
top çevirecek kabiliyette misiniz, işte burası sorundur.
Birbiri peşi sıra hatalar
yapıldı ve bu hatalar kendine çok güvenden kaynaklandı. Haydi, izah edin de
görelim; Meclis Başkanlığının kaçırılmasını. Ne inattır bu!
Ne hakla milyonlarca oy
almış bir siyasi kuruluşa dinsizlik etiketini yapıştırabiliyorsunuz? Kimden alıyorsunuz
bu yetkiyi?
Sakın ola ki, en büyük
rakibinizin durmaksızın propaganda ettiği, yok camileri ahır yaptılar, yok
kuran kurslarını kapattılar, yok aleviler gibi söylemlere sığınmayınız. Sorumuz,
sadece bu hakkı nereden ve nasıl aldığınızı söyleyiniz. Hem de bir Profesörün
ağzından nasıl açıklarsınız? Sanırım, Ortaçağın engizisyonunda bile bu denli
toplu ithama rastlanılmamıştı. Affedilebilir bir suç değildir, affı zordur, af
yetkisi yalnızca suçlamanın muhataplarıdır ki, sayısı on milyonun üstündedir.
Bu karayı nasıl
silecekseniz bakalım?
Evet, Halaçoğlu Grup
Başkanlığı görevinden alınmış. İyi etmişler. Şimdi bir kısım arkadaşlarımız, bu
görevden almayı eleştiriyorlar. Haklarıdır, eleştirebilirler. Hatta, görevden
alınacak kişinin partisinden istifa bile edebileceğini söylüyorlar. Niye istifa
etsin, ne olacak istifa edince? Bu kadar çocukça yorumlar siyaset aklının harcı
olamaz.
Göreve getirilirken iyi idi
de, alınınca mı kötü oldu?
Devlet idaresinde benzer
işlemlerle her gün karşılaşıyoruz.
Ne dağdan vazgeçeriz, ne
dağa küseriz.
Günahlarını temizlemeden,
kimseye de cennet vaat edilmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder