“Neye direnç gösterirseniz varlığını sürdürür” *
başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi, karşı olunan, istenmeyen, düşman gibi
görünen ne varsa ilgilenmemek en iyisi. Görmezden gelmek değil, ilgilenmemek,
üzerinde durmamak, ona karşı hareketlerde bulunmamak…. Lazım olan tedbirde
kusur etmemek ve fakat onunla asla ilgilenmemek, önemsememek, değer vermemek.
Böylece unutulacak. Bırakın sizi o eleştirsin, size karşı ağıza alınmayacak
lafları etsin… Siz hiç duymayın. Umursamayın, kıymet vermeyin…
Bu manadan olmak üzere
şöyle bir sonuca varabiliriz:
“Kötüden uzak yaşamak elinizdedir. Tercihleriniz, Hayat kalitesini
belirler.” Öyle değil mi, hayat kalitemizi,
tercihlerimiz belirlemiyor mu?
Vardığımız sonuçta üç
kelime öne çıkmaktadır. “Elinizde”, “Tercih” ve “Hayat”. Tercihiniz sonunda
elinize geçen, hayat kalitesini belirliyor. Hayat, dirilik demektir. Uykudan
uyanmak demektir. Uyuyan kişide hayat emaresi horultudan ibarettir. Bir bakıma
hayal dünyasında. Dirilmek, yaptığımız tercih sonucudur. Neyi tercih ettiğiniz,
nelere karşılık onu tercih ettiğiniz önemlidir. Mesela, bir çocuğun eline
verilmiş altın oyuncaklarını, üç kuruşluk renkli şeker karşılığı
değiştirebileceğini düşünelim. Ki, bu örnek doğrudur. Çocuğun kendisine, o an
için lazım olacak şey şekerdir. Şekerin tadına dayanamaz, öylesi bir çekim kuvveti
vardır şekerin çocuk zihninde. Ya, uykudan uyanınca (büyüyünce) altınları feda
ettiğini, hem de hiçbir değeri olmayan şekere karşılık feda ettiğini anlarsa!,
ha, nasıl olur, neler olur?
Demek ki, tercihlerimizde
bin düşünüp, bir davranacağız. Nerden biliyorsun ki, doğru diye savundukların
yanlış olmasın. Nerden biliyorsun ki, yanlış dediklerin bir gün karşına
doğrular olarak çıkmayacaktır. İki sus bir söyle, kırk düşün bir söyle gibi
vecizelerimiz bize hep bu manaları anlatır.
Hayatımızda ne varsa tamamı
tercihlerimiz değil midir? “Gündelik
yaşamımızı devam ettirmek için de birçok karar alma süreci içerisine giriyoruz.
Bunların bazıları oldukça önemsiz görünse de, bazıları da bir o kadar hayati
kararlar.” (Zuhal Yeniçeri, Pivolka, Başkent Üni. 14.
Sayı). Bu noktada söylemeliyiz, tercihlerimizin ayak bağı
olması, zincirlerimizi bile isteye tercih ettiğimiz de vakidir. Önceki
tercihlerimiz, şimdi yapacağımız tercihimize açılan kapı olacaktır. Rahatlıkla
söyleyebiliriz ki, ‘şimdi’ yapacağımız tercihte asla ‘özgür irade’den
bahsedemeyiz. Ne evvelki tercihlerimizi göz ardı edebilir, ne de tercihimizi
yaparken çevreyi unutabiliriz. Hem bildiklerimiz, hem içinde yaşadığımız çevre
bizim ayak bağımız oluyor ve tercih kararı verirken bizi kıskıvrak yakalıyor,
bağlıyor, cendereye alıyor.
Gerçi bilemek zordur hangi
karar hayatidir, hangisi değil. Lakin bizce hayati olduğunu düşündüğümüz
kararları verirken aceleci ve ısrarcı olmamamız, bilgiyi öğrendikten sonra
bir-kaç günlüğüne demlenmeye bırakmamız, yerinde ve doğru bir hareket (tercih) olacaktır.
Haziran ayının ilk haftası
milletvekilliği genel seçimlerine koşturuyoruz. Eli kalem tutan, ağzı laf yapan
herkesin ittifakla kabul ettiği bir gerçek vardır ki, bu seçimler hayatidir.
Sağdan da, soldan da, iktidar yanlıları da, muhalifleri de hep aynı kanaati
paylaşıyorlar. Bu düşünce bizim içinde geçerlidir. Hayatidir, çünkü bir taraf
federasyonlaştırma, özerkleştirme, başkanlık sistemine geçme gibi ülke
menfaatleri dışında siyasaları gündeme taşımaktadırlar. Bu düşüncelere karşı
duranlar içinde bulunuyoruz. Öyleyse, siyasetlerinde bu yıkıcı ve bölücü
fikirlerini propaganda edenlerin, ne söylediklerini iyice not almak ve gerekli
hazırlıkları yapmak görev olmakla birlikte, siyasi meydanlarda onlara asla cevap vermemek, onları yok hükmünde
görmek çok önemli bir siyaset uygulaması olacaktır. Zira onların
parası, yandaşları, medyası, destekçisi dış devletleri çok çok kuvvetli,
onlarla meydanlarda, ağız dalaşına girerek izlenilecek kavgada baş etmek
neredeyse imkânsız. Buna inanarak tekrar ederiz ki, onlara cevap vermemek,
yalnızca kendi yapacaklarımızı, siyasi uygulamalarımızı anlatmak ve bu silahı
en etkili şekilde kullanmak üstünlük sağlayacaktır. CHP Genel Başkanı’nın iki
Bayramda iki ikramiye vereceğini açıklaması örneğini inceleyiniz. İktidar
yanlılarının vücut kimyaları bozuldu. Hepsi birden cevap yetiştiriyorlar.
Burada kazançlı sadece bu teklifi getirendir. Karşı duranlar kaybetmiştir.
Sosyal medyada da onlara
ait, çocukları dâhil hiçbir resim, söz, espri, hakaret, eleştiri
paylaşılmaması, onların unutulmasını sağlayacaktır. (Bu görev gençlik teşkilatlarına
düşmektedir.)
Bırakalım, onlar bizi
eleştirsinler, küfre varan sözlerini meydanlarda bize karşı bağırsınlar
gırtlaklarını yırtarcasına. İnanın bu daha hayırlıdır.
Unutmayınız; “neye direnç gösterirseniz varlığını
sürdürür.”
*http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi132012-Neye_Direnc_Gosterirseniz_Varligini_Surdurur.html
Mehmet Gökbayrak:
YanıtlaSilBu görüşlere katılmamak ne mümkün. Allah Türk milletini layık olduğu bir yönetime kavuştursun, Zira bu millet, bir gün söylediğini ertesi gün yalanlayan bir anlayıştan derhal kurtulmalıdır.