"Başarısız olursam bırakırım"
Mesele de bu zaten.
400’den 335’e nasıl
inilmişse, artık ‘başarısızlık’ da konuşulmaya başlandı.
‘Kitap yazacak’mış beyzade.
Neye yarayacak? Diye soralım. Önceki yazdığın neye yaramıştı? Diye soralım.
Bizim bu sorumuza bir
dostumuz şöyle cevap verdi:
- “daha önce yazdığı ''Stratejik Derinlik''
kitabını ve neticelerini gördük ,sanırım serinin devamı olarak ''Trajik Çöküş''
kitabı ile devam edecektir..”
Diğer bir dostumuz ise
şunları söyledi:
- “ADvitoğlu'nun reklamını yapmaya yaradıydı.
Okumadan kitabı "mucizeler kitabı, dış siyasetin zirvesi" diye
sunulmasına vesile olduydu. Bu da, "Nasıl Küçük Enişte
Oldum?" ismini taşımalı... Yazarsa.”
Artık, başarısızlıktan
bahsediyorlar. Başarı öyküleriyle dolu 13 yıl gerilerde kaldı. Geldiğimiz sınır,
kırılma sınırıdır. Kırıldılar artık, kimsenin de doğrultmaya mecali yok. Geçirdiğimiz
zaman içinde, yapılan hatalar nedeniyle millete borçlandılar lakin ödemeye
takatleri yok.
****
“Mimarlar Gökçek için suç
duyurusu yaptı” diyor gazete.
Şu ‘Parsel Parsel’ lafı
unutuldu mu?
Sahi, bu sözü söyleyen
kişi, bu bilgiyi nasıl öğrenmişti? Başbakan Yardımcısı olması nedeniyle. Peki,
satma yolsuzluğu öğrendiği sırada niçin Cumhuriyet Savcılığı’na bildirmedi? Saklamak
için olmasın!
Ee, öyleyse burada da bir
suç var. Memur, görevi nedeniyle bir suçun işlendiğini öğrenirse ilgili
makamlara bildirmek zorundadır. Burada 1. Bildirmeme suçu, 2. Yolsuzluğun,
hırsızlığın ve zimmetin artmasına sebebiyet vermek suçu oluşmuştur. Yani demem
o ki, parsel parsel diyen kişi de, o kişinin içinde bulunduğu bakanlar
kurulunun üyelerinden bu bilgiyi öğrenen kişiler de suçludur. Ve suç duyurusu
onların üzerine de yapılmalıdır. Derim.
Elbette, bir hukukçunun bu
konuya yorum getirmesi doğru olur. Bizim ki, hariçten gazel okumaktır.
****
Bu utanç insan olanı
öldürür..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder